Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) Nedir?

Son zamanlarda anne babalardan, eğitimcilerden sıkça duyduğumuz “Ne oldu da çocuklarımız bu kadar dikkatsiz ve yerlerinde duramaz oldular?” sorusu dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun sanki yeni ortaya çıkmış bir sorun olduğunu vurgulamaktadır. Oysaki dikkat eksiliği ve hiperaktivite bozukluğuna sahip çocuklarla geçmiş yıllarda da karşılaşılmaktaydı. Ancak bu çocuklar geçmişte farklı kavramlarla (dik kafalı ya da söz dinlemeyen, asi gibi) adlandırılmaktaydılar.

Son yıllarda bu bozukluk ile ilgili araştırmaların ve yayınların artmasıyla gündemde olan, bilinen bir konu halini aldı. Ancak aileler çocuklarının her dikkatsiz, uyumsuz ve hareketli davranışını bu bozuklukla bağdaştırmaya başlayıp çaresizce uzmanlara danışma yoluna gittiler. Çoğu zaman sadece yaşının gerektiği ölçüde hareketli davranan çocuklara gelişigüzel hiperaktif denilmeye başlandı. Bazen de gerçekten bu bozukluğa sahip çocuklar davranışlarıyla suçlandı, görmezden gelindi.

Bu noktada dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun ne olduğunu, belirtilerini, tanı kriterlerinin neler olduğunu, tedavisindeki önemli detayları ve bu rahatsızlıkla başa çıkma yollarını bilmekte yarar var.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) nedir?

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), erken çocukluk döneminde başlayıp erişkinlik dönemine kadar devam edebilen, kişinin yaşına uygun olmayan dikkat süresi kısalığı/dağınıklığı, odaklanma zorluğu, aşırı hareketlilik ile birlikte dürtüsellik (istekleri erteleyememe)  tablosunun görüldüğü ve yaşamın çeşitli alanlarında bozulmaların olduğu bir rahatsızlıktır. Aynı zamanda bireylerin sosyal ilişkileri, okul yaşantısı gibi birçok alanda olumsuz etki yaratan psikiyatrik bir bozukluktur.

DEHB çocukluk çağında en sık rastlanan bozukluklardan biridir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu denlince akla genellikle aşırı hareketli çocuklar gelse de durum her zaman böyle olmamaktadır. Bazen yalnızca dikkat dağınıklığı, bazen yalnızca hiperaktivite, bazen ise dikkat eksikliği ve hiperaktivite bir arada gözlemlenmektedir. DEHB  tanı koyulmasını kolaylaştıran bu üç ana başlık halinde incelenir.

DEHB tanı ölçütleri nelerdir?

DEHB klinik bir tanı olup; tanıyı kesinleştirmeye yönelik herhangi bir laboratuar incelemesi veya özgün bir test yoktur. Klinisyenin tanı araçları; aile ve çocuk ile yapılan görüşmeler, klinik gözlem, psikiyatrik ve nörolojik muayene, davranış değerlendirme ölçekleri, ebeveyn ve öğretmen ölçekleri ve bilişsel testlerdir. DEHB’li çocuklarda; dikkatlerini belirli bir konuya veya olaya odaklayamama, dikkati sürdürmede zorlanma, eşya ve oyuncakları sık kaybetme, aldığı sorumluluk ve görevleri unutma gibi dikkat problemleri görülür. Bunlarla birlikte sırasını beklemede güçlük, isteklerini erteleyememe, acelecilik, başkalarının sözlerini kesme gibi dürtüsel davranışlar, yaşıtlarına göre belirgin olarak fazla olan, günlük işlevlerde sorun oluşturan hareketlilik gibi belirtiler görülmektedir. Bu tanıyı alan çocuklarda belirtiler 7 yaş öncesinde başlar. Aşırı hareketlilik genellikle geç çocukluk veya erken erişkinlik döneminde düzelme gösterirken, dikkat eksikliğinin devam ettiği, sonuç olarak DEHB’li çocukların %30-80’ninde ergenlik döneminde, % 65’inde ise erişkinlik döneminde de belirtilerin görüldüğü ileri sürülmektedir.

Dikkat eksikliği baskın olan görünüm:

DEHB bileşeni olan dikkatsizlik belirtilerinin mevcut olduğu bireyler;

  • Genellikle okuldaki çalışmalarında ya da diğer etkinliklerde dikkatsizce hatalar yapar, ayrıntılara yoğun dikkat gösteremez.
  • Çoğu zaman görev ya da oyunlarda dikkatini korumakta zorlanır.
  • Doğrudan kendisiyle konuşulduğunda çoğu zaman dinlemiyor gibi görünür (örneğin dikkatini dağıtacak açık bir dış uyaran olmasa bile, aklı başka yerde gibi görünür).
  • Genellikle, sürekli zihinsel çaba gerektiren görevlerden kaçınır, hoşlanmaz ya da bunlara isteksizce yaklaşır.
  • Genellikle görev ya da etkinlikler için gerekli eşyaları kaybeder (örneğin, oyuncaklar, kalem, kitap, okul ödevleri, araç gereç).
  • Genellikle verilen talimatları sonuna kadar uygulayamaz ve küçük ev işlerini, ev ödevini ya da görevleri tamamlayamaz. (örneğin, işe başlar ancak hızlı bir biçimde odağını yitirir ve dikkati dağılır).
  • Genellikle görev ve etkinlikleri organize etmekte zorlanır. (örneğin, ardışık işleri yönetmekte güçlük çeker; kullandığı gereçleri ve kişisel eşyaları düzenli tutmakta güçlük çeker; dağınık ve düzensiz çalışır; zaman yönetimi kötüdür; zaman sınırlamalarına uyamaz).
  • Genellikle gündelik etkinliklerde unutkandır.
  • Çoğu zaman dikkati dış uyaranlardan kolayca dağılır. ( örneğin ders dinlerken, konuşmalar ya da uzun bir okuma sırasında odaklanmakta güçlük çeker).

Yukarıda belirtmiş olduğumuz maddelerden altı veya daha fazlasının en az altı aydır görülüyor olması dikkatsizliğin göstergesidir.

Aşırı hareketlilik (hiperaktivite) – dürtüsellik olan görünüm

DEHB’in alt bileşeni olan aşırı hareketlilik ve dürtüsellik görülen bireyler;

  • Çoğu zaman elleri ve ayakları yerinde duramaz ya da oturduğu yerde kıpır kıpırdır.
  • Genellikle yerinde oturması beklenirken sınıfta ya da diğer durumlarda oturduğu yerden kalkar.
  • Çoğu zaman çevrede aşırı bir şekilde koşturur, tırmanır ya da huzursuzluk hissettiğini söyler.
  • Genellikle sakince oynamakta zorlanır.
  • Sürekli “hareket halindedir”  ya da genellikle “motor takmış” gibi hareketlidir.
  • Genellikle aşırı konuşur. Sınıf içi etkinliklerde sessiz duramaz.
  • Çoğu zaman daha soru tamamlanmadan yanıtı ağzından kaçırır ( örneğin, insanların cümlelerini tamamlar; konuşma sırasını bekleyemez).
  • Çoğu zaman konuşma sırası beklemekte zorlanır.
  • Genellikle diğerlerinin sözünü ya da hareketlerini yarıda keser ( örneğin konuşmaların, oyunların ya da etkinliklerin arasına girer; sormadan ya da izni almadan başka insanların eşyalarını kullanmaya başlayabilir).

Yukarıda sıralamış olduğumuz maddelerden altı ya da daha fazlasının en az altı ay boyunca görülmesi hiperaktivite-dürtüsellik işaretidir.

Bileşik görünüm (dikkat eksikliği ve hiperaktivite)

Bu görünüm, en sık şikayette bulunulan görünümdür. Dikkatin kolayca dağılması, belli bir konuya odaklanmada problem, yaş düzeyine uygun olmayan aşırı hareketlilik, okul ortamında problem yaşama gibi hem dikkatsizlik hem de dürtüsellik görünümlerinde bulunan belirtileri birlikte barındırır. Bir çocukta DEHB olduğunu söyleyebilmek için;

  • Dikkat eksikliği,
  • Aşırı hareketlilik,
  • Dürtüsellik belirtilerine ek olarak; belirtilerin yedi yaşından önce başlamış olması, belirtilerin en azından bir bölümü iki ya da daha fazla ortamda, örneğin ev ve okulda ya da okul ve akranlarla oyunda görülmesi, sürekli olması ve kişinin yaşamını olumsuz yönde etkilemesi gerekmektedir. Burada tanıyı koyabilecek yetkin kişiler çocuk alanında eğitimini tamamlamış uzman psikolog, çocuk ve ergen psikoterapisti ve psikiyatristler olacaktır. Bu alanlarda uzmanlığı olmayan kişilerin tanı koymasına yetki yoktur. Rehber öğretmenler ise yalnızca bu sorundan şüphelenip çocuğu uzmana yönlendirme konusunda rol alabilirler.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun görülme sıklığı

DEHB okul çağı çocuklarında görülen rahatsızlıklar arasında en sık rastlanan bozukluklardan biridir. Bu rahatsızlığın çocukların %3-%5’inde rastlandığı ve kızlara oranla erkeklerde daha sık görüldüğü bildirilmiştir. Bu çocukların yarısının yetişkinlik döneminde de DEHB ile bağlantılı problemler yaşadığı görülmektedir. Yapılan çalışmalara göre yaşla birlikte hiperaktivite azaltmakta, dikkat eksiliği ise gittikçe artmaktadır. Kliniğe başvuru oranı açısından bakıldığında, erkeklerin kızlara oranla dokuz kat daha fazla olduğu gözlenmiştir. Kızlarda ağırlıklı olarak dikkat eksikliğinin önde geldiği tipin görülmesi ve eşlik eden davranış sorunlarının daha az olmasının kliniğe başvuru oranlarını azalttığı düşünülmektedir. Erkeklerde ise saldırganlık, ataklık ve davranış bozukluklarını daha sık göstermeleri nedeniyle ailelerin tedavi amaçlı başvuruları daha sık ve erken olmaktadır.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun nedenleri nelerdir?

Yapılan araştırmalarda DEHB’nin nedeni tam olarak bilinmemekle beraber ortaya çıkışında genetik, biyolojik, psikososyal ve çevresel faktörlerin hepsinin birden rol oynadığı görülmüştür.

Genetik faktörler

DEHB’nin genetik kökenli bir bozukluk olduğu yapılan araştırmalarla belirlenmiştir.  İkiz, evlat edinme ve aile araştırmalarından elde edilen bilgiler ile DEHB’nin kalıtsal özellik gösterdiği belirtilmiştir. Aile çalışmalarının sonuçları, DEHB olanların birinci derece akrabalarında riskin 4-6 kat arttığını göstermektedir. İkiz çalışmalarında ise tek yumurta ikizlerinde % 50-80, çift yumurta ikizlerinde % 33 oranında genetik geçiş saptanmıştır. Sonuç olarak ailesinde DEHB bozukluğu olan bireylerin bu rahatsızlıkla karşılaşma olasılıkları olmayanlara göre daha yüksektir.

Biyolojik faktörler

Beyin görüntüleme yoluyla tanı yöntemleri sayesinde hiperaktif olan ve hiperaktif olmayan bireylerin beyin yapılarında ve beyin işlevlerinde bazı farklılıklar olduğu görülmeye başlanmıştır. Manyetik rezonans görüntüleme (MR) kullanılan çalışmalarda DEHB olan çocukların çoğunda beynin sağ yarıküresinin sol yarıküreden daha büyük olduğu görülmüştür, buna karşılık DEHB olmayan çocukların büyük bölümde bunun tam tersi durum söz konusudur. Bununla birlikte beyindeki yapısal işlev farklılıkları (beyin hasarı veya nörokimyasal aksaklıklar) görülebilir.

Çevresel faktörler

  • Gebelik Dönemindeki Faktörler: Annenin alkol, sigara ya da ilaç kullanımı, yetersiz ve kötü beslenme, toksin maddelere ve ağır metal zehirlenmesine maruz kalma (örneğin, kurşun) maruz kalma, çoğul gebelik.
  • Doğum Sırasında Ve Doğumdan Sonraki Faktörler: Zor doğum, doğum esnasında veya sonrasında yaşanan tıbbi sorunlar (kordon dolanması, beynin oksijensiz kalması), erken doğum, düşük doğum ağırlığı(DEHB riskini 2-3 kat artırmaktadır), merkezi sinir sistemi iltihapları, demir eksikliği, alerjiler.
  • Psikososyal Faktörler: Bozukluğun gelişiminde temel bir etkiden çok hazırlayıcı ve ortaya çıkışını hızlandırıcı etkilerden söz edilebilir. DEHB olan çocukların genellikle parçalanmış ailelerden geldiği, anne-babanın sürekli geçimsizliği ve anne-babada psikiyatrik bozukluklara rastlandığı görülmüştür. Buna ek olarak yetiştirme yurtlarındaki çocukların dikkat sürelerinin kısa olduğu ve aşırı hareketli oldukları gözlenmiştir. Bu belirtiler uzun süreli duygusal yoksunluktan kaynaklanmaktadır. Özetleyecek olursak yoksulluk, eğitimsizlik, suç oranı yüksek veya ruhsal sorunları olan bir çevrede yetişmiş olmanın DEHB oluşumuna ortam hazırladığını söylenilebilir.

DEHB ile birlikte görülebilen diğer bozukluklar

DEHB diğer psikiyatrik bozukluklar ile birlikte sıkça görülen bir bozukluktur.

  • Davranım bozukluğu (%30-50)
  • Karşıt olma gelme bozukluğu (%50)
  • Öğrenme ve dil bozuklukları (%25-35)
  • Duygudurum bozuklukları
  • Anksiyete
  • Zihinsel gerilik
  • Otizm spektrum bozukluğu
  • Tik bozuklukları
  • Tourette bozukluğu
  • Özgül Öğrenme bozuklukları

DEHB hangi durumlar ile karıştırılabilir?

  • Görme ve işitme bozukluklarına bağlı davranışsal problemler.
  • Akut ve kronik fiziksel hastalıklar (örneğin, astım) gibi durumlar sıklıkla sonradan gelişen dikkat sorunlarına yol açar.
  • Bazı nöbet tipleri ( epilepsi çeşidinde yer alan dalma nöbetleri) aileler ve öğretmenler tarafından DEHB zannedilebilir.
  • Uyku bozukluklarına bağlı yetersiz uyku, çocuk gün içinde uyuklayacağı ve dikkatini toplamakta güçlük çekeceği için DEHB ile karıştırılabilir.
  • Kafa travması sonrasında da DEHB belirtileri gelişebilir; özellikle 7 yaşından sonra gelişen DEHB varsa bu ihtimal akla getirilir.

Çocuklar ne zaman hiperaktif olarak değerlendirilmelidir?

Sağlıklı ve uyumlu bir yaşam sürdürebilmeleri açısından DEHB’li çocukların erken teşhis edilmesi ve eğitime erken başlanması önemlidir. Bu çocukların, çoğu zaman eğitim öğretim ortamlarıyla tanıştıktan sonra fark edildiği görülmektedir. Sınıfta sürekli koşan, gürültü yapan ve çok konuşan öğrencilerin “hiperaktif” olarak değerlendirilmesi, okul ortamında sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Ancak yaşının gereği hareketli olmakla aşırı hareketli olmak birbirine karıştırılmamalıdır. Bu nedenle, normal hareketlilik ile aşırı hareketlilik arasındaki farkların bilinmesi önem taşımaktadır. Normal hareketlilikte davranışın bir amaca yönelik olması, aşırı hareketlilikte ise davranışın amaçsız olması, aşırı hareketlilik ile normal hareketlilik arasındaki en önemli farkı oluşturur. Aşırı hareketli öğrenciler özellikle dikkat toplamaları gereken durumlarda hareketlerini kontrol etmekte daha da zorlanmaktadır. Aynı zamanda normal hareketlilik gösteren çocukların stresli durumlarda hareketliği artarken hiperaktif çocukların heyecan verici durumlarda sakinleştiği, normal durumlarda ise hareketlilik düzeyinin arttığı görülmektedir. Çocuklara DEHB tanısı konulabilmesi için daha önce bahsettiğimiz DEHB ile birlikte görülebilen rahatsızlıklarla karıştırılmaması ayrıcı tanı  niteliklerine dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu sebeple de DEHB olan çocuklarda gözlemlenebilecek durumların bilinmesi ve şüphe duyulduğunda mutlaka uzmana başvurulması gerekmektedir.    

DEHB olan bireylerin sosyal ve gelişimsel özellikleri nelerdir?

Çocuklar okula başlamadan önce normal olarak hareketlidir ve dikkat süreleri kısadır. Bu nedenle okul öncesi dönemde DEHB’ten şüphelenilmesi zordur ancak çocuktaki dikkat eksikliği ve hareketlilik yaşıtlarına oranla önemli ölçüde farklılık gösteriyorsa o zaman bu tanı düşünülebilir. Sıklıkla çocuklar ilkokul döneminde iken bu tanı konur. DEHB’in temel özelliği, kalıcı ve sürekli dikkatsizlik belirtileri ile aşırı hareketliliktir. Yürümeye yeni başlayan bir ya da iki yaşındaki bir çocuğun çok hareketli olması gelişimsel olarak beklenen bir durumdur ancak on bir yaşındaki bir çocuğun sınıfta 10-15 dakika bile yerinde oturamaması gelişimsel olarak olağan karşılanmamaktadır. Yine de bir yıl içinde sadece birkaç gün aşırı hareketli olan çocuğa bu tanı konulamaz. Tanı koyma aşamasında belirtilerin birden çok ve çeşitli olması beklenmekte, sadece unutkan olmak ya da arkadaşlarına dürtüsel davranmak tanı için yeterli kabul edilmemektedir. Genel olarak DEHB tanısı almış çocukların gelişimsel özellikleri şunlardır:

  • DEHB olan çocuk genellikle birinci çocuk olmaktadır ayrıca aşırı konuşkan ve gürültücü çocukların annelerinin de normalden daha konuşkan olduğu gözlenmiştir.
  • Boyu ve kilosu yaşına göre ortalamanın altındadır.
  • Bu çocuklar diğerlerine nazaran acıya daha dayanıklı olabilirler.
  • Sınıfta kalma oranı normal çocuklara göre iki-üç kat daha fazladır.
  • Bireysel olarak uygulanan IQ testlerinde bilişsel gelişim, olduğundan daha düşük görülmektedir. Bunun nedeni zihinsel gelişim için gerekli odaklanma eksikliği ve zihin tembelliğidir.
  • DEHB olan çocuklar aynı zamanda öğrenme güçlüğüne de sahiptir. Öğretmen uygun düzenlemeleri yaparsa bu çocukların çoğu normal sınıflarda öğrenim görebilir.
  • Satır veya sözcük atlama, okuduğu yeri kaybetme, sözlükte veya rehberde istenileni bulamama gibi yakınmaları vardır.
  • Okuduğu bir öyküyü ya da gördüğü bir olayı anlatırken ortasından başlar, başa döner, sonunu anlatır ve karmakarışık şekilde tamamlar.
  • İnce kas hareket bozuklukları çatal bıçak kullanma, yazı yazma ve resim yapma gibi becerilerde çok belirgindir. Ya çok yavaş yazar, yazmayı zamanında bitiremezler ya da hızlı yazıp çok hata yaparlar.
  • Defterleri düzensizdir ve yarım bırakılmış sayfalar defterin en belirgin özelliğidir.
  • Dağınık, unutkan olmaları, zihinsel olarak organize olamamalarından kaynaklanan düzensizlik, koordinasyon bozukluğu, sosyal beceri sorunları, tutarsızlık vb. gibi sorunlar da görülebilir.

Bu bireylerin olumlu özellikleri de söz konusudur ancak bu özelliklerinin açığa çıkartılması için uygun ortamların sağlanması gerekmektedir. Bu özellikler şunlardır:

  • Yaratıcıdırlar ancak potansiyellerini ortaya koymakta zorluk çekerler.
  • Enerjik, canlı ve keyiflidirler.
  • Risk almaktan çekinmezler.
  • Hayal güçleri zengindir.
  • Kolayca birilerine güven duyabilirler.
  • Espri yetenekleri gelişmiştir.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun tedavisi

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’nun tedavisi çok yönlü bir süreçtir. Bu süreç psikoterapi ve tıbbi (medikal) destekleri içerir. İlaç tedavisi, bilişsel-davranışçı terapi, oyun terapisi, ebeveyn görüşmeleri, bireysel görüşmeler, okul desteği ve öğretmen görüşmesi gibi bir çok farklı yöntem kullanılmaktadır. DEHB tedavisinde en önemli unsur DEHB tanılı bireylerin, ailelerinin ve çevrelerinin bu bozukluk hakkında bilgilendirilmesidir. DEHB olan çocuklarda en iyi ve etkili tedavi yaklaşımını belirlemek için ayrıntılı bilgi almak, farklı kaynaktan bilgi toplamak, ailenin ve çocuğun özelliklerini belirlemek gerekir. Şimdi bu tedavi yöntemlerinin neler olduğunu inceleyelim.

İlaç tedavileri

Günümüzde DEHB belirtileri ilaçlar ve eğitim ile oldukça başarılı şekilde tedavi edilmektedir. Farklı türde ilaçlar kullanılmaktadır. Amerika’da beyindeki bozukluğu uyaran çeşitli ilaçlar kullanılmakta birlikte ülkemizde şu anda yalnız Ritalin kullanılmaktadır. Ebeveynler ilaca olası yan etkiler sebebiyle pek sıcak bakmasalar da uzmanın gerekli gördüğü kadar ilaç kullanımı ve ek tedavi metotlarıyla birlikte iyileşme hızlanacaktır.

Bilişsel-davranışçı terapi

Hem bilişsel hem de davranışsal yöntemlerin birlikte uygulandığı ayrıca DEHB hastalarında iyileştirici rol oynadığı kanıtlanmış etkili bir yöntemdir. Bilişsel teorilere göre kişinin çevreyi, dış dünyayı ve olayları algılaması ile ilgili bilişsel hatalar gelişimde sorunların temelini oluşturmaktadır. Özellikle bilişsel terapi uygulamalarının merkezinde kişinin oluşturduğu bu olumsuz şemaların, otomatik düşüncelerin düzenlenmesi temel tedavi tarzını oluşturmaktadır. Davranışsal terapi ise duyarsızlaştırma, maruz bırakma, pekiştirme gibi tekniklerle davranışı şekillendiren bir yöntemdir.

Oyun terapisi

Çocuk için oyun; hem eğlence aracı hem de çocuğun fiziksel, sosyal ve psikolojik gelişimine katkı sağlayan bir gelişim aracıdır.  Çocuk farkında olmadan yapsa da oyun içinde günlük yaşantısında çözüm bulamadığı, kendini ifade etmekte zorlandığı birçok alanda çözüm bulabilir. Oyun yoluyla çocuğun duyguları, problemleri, istekleri gibi genel ruhsal durumu hakkında birçok bilgiye ulaşılabilir. Oyun terapisi, çocuk ve oyun kavramını bu bakış açısı ile irdeleyerek ortaya koyan bir terapi tarzıdır. Özellikle çocukların yetişkinlerden farklı olarak kendilerini ifade etmeleri ile ilgili yaşadıkları güçlükler oyun içinde kolaylıkla aşılacaktır.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda psikososyal tedavi

Aile Eğitimi’nin Rolü:  DEHB tanılı bireylerde aile desteği ve aile eğitimi son derece önemlidir. Çünkü DEHB sadece rahatsızlığı taşıyan bireyi değil,  onun çevresini ve ailesini de etkileyen geniş ölçekli bir bozukluktur. Bu nedenle tedavi boyunca ailenin bilgilendirilmesi, aile desteği ve eğitimi oldukça önem arz eder.  Aile eğitimi, anne babalara DEHB tanılı bireylere karşı tutum ve davranışlar hakkında bilgi vermeyi içerir. Bu durum da anne-baba yetkinliğini arttırır,  ebeveyn-çocuk arasındaki ilişkiyi olumlu şekilde etkiler, karşılaşılabilecek problemlere karşı yetkinlik kazandırır.  Anne ve baba eğitimi; çocuğun anne ve babasıyla ilişkisinin geliştirilmesinde, çocuğa yönelik doğru bir yaklaşım izlenmesinde ve ev ortamının çocuğun ihtiyaçları ve özelliklerine göre düzenlenmesinde etkili olmaktadır.

DEHB ile ilgili ailelerin bilmesi gerekenler

DEHB olan çocukların benlik gelişimlerini sağlıklı tamamlayabilmeleri ve öz denetim sağlayabilmeleri için davranışların kontrollü, tutarlı ve denetimli öğretilmesi gerekir. Bu rahatsızlık asla çocuğun suçuymuş gibi davranılmamalıdır. “İstese dikkatini verebilir, bize inat olsun diye böyle yapıyor çocuk işte, büyüyünce düzelir.” gibi yaklaşımlar çocuğun yaşadığı probleme duyarsız kalmak, sorunu görememek ve daha da büyük sorunlara sebep olmak demektir.

  • Ailelerin, DEHB’e bağlı problemlerin (derse dikkatini verememe, çabuk sıkılma, kendisine söylenenleri dinleyememe, sürekli hareketli olma, sabırsız olma ve bekleyememe, çok konuşma, bir iş için “Tamam.” deyip sürekli erteleme, plan yapamama, yaptığı planları uygulayamama) çocuğun elinde olmadan ve istemsizce geliştirdiği tutumlar olduğunu bilmeleri gerekir.  Bu sebeple aileler kendilerini ve çocuklarını sürekli suçlama eğilimde olmamalı çocuğa anlayışla yaklaşmalıdır.
  • DEHB’in aile, öğretmen ve uzman ile işbirliği içerisinde çözülecek bir sorun olduğu unutulmamalıdır. Aile kendini yalnız veya çaresiz hissettiğinde, ilaç kullanımıyla ilgili aklına takılan sorular olduğunda uzmanlardan destek alabileceğini aklından çıkarmamalıdır.
  • Çocuğun bu süreçte iyi günleri olabileceği gibi zor zamanlar geçirebileceğini de bilmekte fayda var bu noktada en büyük destek çocuğa her zaman yanında olacağınızı hissettirmeniz olacaktır.
  • Kesin olarak yapılması istenmeyen davranışlarla izin verilebilecek davranışları onunla önceden konuşmak ve bunlarda anne-baba olarak kararlı ve tutarlı olmak gereklidir. Tutarsız davranışlar sergilemekten kesinlikle kaçınılması gerekir dikkat problemi olan çocuğun aklını bir de tutarsızlıkla karıştırmak iyileşmeyi güçleştirir.
  • Olumsuzluklara, yapamadığı şeylere odaklanmaktan ziyade olumlular üzerinde odaklanmak geliştirici olacaktır.

DEHB’li çocukların eğitimi nasıl olmalıdır?

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’nda sadece ilaç kullanımıyla iyi sonuç almak mümkün değildir. İlaç, çocuğun daha sakin durmasına, dikkatini daha iyi kullanmasına yardım edebilir ancak davranış, ilişki ve okuldaki sorunlar için eğitim teknikleri kullanılmaz ise ilacın yararları sınırlı kalacaktır. İlaçla bazı durumların kontrol altına alınması ile birlikte, çocuğa kendini kontrol (öz denetim ) ve idare etme öğretilmelidir.

DEHB’te okul ve öğretmen desteği

DEHB tanılı çocuklar okul hayatlarına ilk defa başladıkları zaman birçok yeni durum ile karşılaşırlar. Okul hayatı belirli bir disiplin ve düzen içinde olduğundan, adapte olmakta zorlanabilir ve problemli davranışlar gösterebilirler. DEHB tanılı öğrencilere öğretmenlik yapan kişiler ise bu davranışlar karşısında zorlanabilir ve problem yaşayabilir. Genellikle öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişki olumsuz olarak etkilenmekte ve bu durumda öğrenciyi birçok alanda etkileyebilmektedir. Bu yüzden öğretmenlerin DEHB hakkında bilgi sahibi olması önemli bir etmen olma özelliği taşımaktadır. Öğretmenlerin DEHB’in nasıl bir bozukluk olduğu, öğrencilerin tutum ve davranışları hakkında bilgilendirilmeleri, aynı zamanda bu konuda nasıl çözüm yoluna ulaşabileceği bilgisinin verilmesi gerekmektedir. Anne ve babalar ile işbirliği, davranış terapisi teknikleri ve bilişsel davranışçı terapi teknikleri bu süreç içinde kullanılabilecek yöntemlerdendir.

Çocuğun eğitiminde uygulanması gerekenler

  • İç kontrol( öz denetim) geliştirmek.
  • Dikkat, işitsel, görsel, odaklanma gibi yetersiz oldukları alanlarda gelişime yönelik egzersizler yapmak.
  • Çocuğun özelliklerine göre var olan potansiyelini en iyi şekilde kullanmaya yönelik eğitim programı geliştirmek.
  • Duygusal, davranışsal, sosyal ortamdaki beceriler ve psikolojik alanlarda sorunlar yaşıyorsa çocuğa bu konularda bireysel veya grup terapi olanakları sağlanmak.

DEHB olan çocuklarda kaynaştırma eğitimi

Okul dönemine kadar geçen sürenin özellikle farklı gereksinimleri olan çocuklar açısından bir kayıp olmaması için okul öncesi dönemde DEHB olan öğrenciler için kaynaştırma eğitimi sağlanmalıdır. Aynı yaş dönemindeki özel gereksinimli çocuklara yönelik olan hizmetlerden DEHB olan çocuklara da özel eğitim programlarının yani Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı(BEP) uygulanması gerekmektedir. Böylece çocuk bilişsel ve akademik alanlarda gelişme sağlarken toplumsallaşma sürecine de aktif olarak katılmış olacaktır. Özellikle kalabalık sınıflarda dikkatlerinin çabuk dağılması veya aşırı hareketliliği nedeniyle öğrenemeyen çocuklara bireysel eğitim desteği verilmesi çok önemlidir. Sınıf yapısı ve okul kuralları hiperaktif çocuk için oldukça zorlayıcıdır. Çocuk için yeterince zorlayıcı olan ortamda eğitimcinin bilgisi, sabrı ve ilgisi kurtarıcı olacaktır. Bu bozukluğu tanıyan öğretmenin çocuk ve ailesiyle olumlu iş birliği kurması daha kuvvetlidir. Olumsuz davranışların düzeltilmesi ve yerine olumlu davranışların konması için çeşitli destekleyici ve davranışçı yöntemler kullanılmalıdır.

Kaynaştırma eğitiminde eğitimcilerin sınıfta dikkat etmesi gereken unsurlar:

  • Dikkatini toplamakta zorlanan hiperaktif çocuk için kalabalık okul veya sınıf yerine mevcudu daha az eğitim kurumu tercih edilmelidir.
  • Çocuk ödevlerini yaparken veya herhangi bir etkinlikte bulunurken kısa aralar verilmelidir. DEHB olan çocuklar bu aralara diğer çocuklardan daha çok ihtiyaç duyar.
  • Mümkünse çocuk öğretmene yakın göz önünde bir yerde oturtulmalıdır.
  • Çocuğun fazla enerjisini atabileceği oyun saatlerini azaltma ya da oyundan çıkarma gibi cezalar saldırganlaşmasına sebep olacaktır. Çocuk fazla enerjisini atamadığı için sınıfta ders saatinde olumsuz davranışlar sergileyecektir.
  • Genellikle bir sınıfta üçten fazla hiperaktif çocuk olması önerilmez.
  • Sınıf öğretmeninin belli kuralları ve sınıfın belli bir düzeni olmalıdır. Aksi halde çocuğun dikkati serbest ortamda daha kolay dağılacaktır.
  • Ders anlatımı yaparken bilgilerin kolay kazanılması adına çocuğun dikkati çekecek yöntemler kullanılmalıdır. Konuyla ilgili nesneler, görseller veya işitsel öğelerden yararlanılabilir.
  • Çocuğun yapması gereken ödev veya görevleri küçük parçalara ayırılmalıdır. Bu şekilde çocuk yapması gerekenleri gözünde büyütmeyecek ve motivasyonunu arttıracaktır.
  • Dikkatin dağıldığı fark edildiğinde sadece öğretmen ve çocuk tarafından anlaşılan, diğerlerinin anlamayacağı bir şifre, işaret onu utandırmadan dikkatini anlatılana vermesini sağlayacaktır.
  • Çocuğun yapmasını istediğiniz işi nasıl yapabileceğini çocuğa ayrıntılarıyla anlatmak yararlı olacaktır (Örneğin, çantasını toplamasını istiyorsanız; önce nelerden başlayacağından, hangi eşyaları nasıl çantaya yerleştireceğine kadar bütün ayrıntıları tek tek anlatın.).
  • Okul öncesi dönemde kullanılan bütün araç gereç ve materyaller ( top, legolar, küpler, oyun hamuru, resimli kartlar, hafıza kartları gibi) DEHB olan çocuklar için de kullanılmaktadır. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta bu materyallerin belirli bir program kapsamında daha sık ve yoğun bir şekilde kullanılmasının gerektiğidir.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tüm olumsuzluklara rağmen anlayışla, ilgiyle ve uygun tedavi metotlarıyla iyileşebilecek bir rahatsızlıktır. Bu konuda ebeveynlere, eğitimcilere ve bu alanda çalışan uzmanlara düşen görevler büyüktür ve bunlar sağlandığında çocuk potansiyelini kullanabilecek uyumlu ve sağlıklı bir birey olarak hayatına devam edebilecektir.

Referanslar
  • Abalı, O. (2009). Hiperaktivite ve Dikkat Eksikliği, İstanbul: Adeda Yayıncılık.
  • Yazgan, Y. (2012). Hiperaktif Çocuk Okulda. İkinci Baskı, Doğan Yayıncılık, İstanbul.
  • Tınaz D. (2004), Ergen ve Yetişkinde ADHD-Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dergisi, 1; 195-206.
  • Yavuzer H., (2002), Eğitim ve Kişilik Özellikleri ile Okul Çağı Çocuğu, Remzi Kitap Evi.
  • Işık, E. , Işık Taner Y. (2009). Çocuk, Ergen ve Erişkinlerde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu. Türkiye Klinikleri Yayınları.
  • Okan KARKA, Dikkat Eksikligi , MEB Yayınları, Ankara, 2006.
  • http://www.cocukvegenc.com/icerikdetay-118/dikkat-eksikligi-icin-egzersizleri.
  • POLLOWAY Edward, SERNA Loretta, Özel Gereksinimi Olan Öğrenciler
  • için Öğretim Stratejileri, Nobel Yayınları, 2014.
  • Öztürk, Orhan. (2015). Ruh Sağlığı Ve Bozuklukları, On Üçüncü baskı, Nobel Tıp Kitapevi, Ankara.
  • Bee, Helen.  Çocuk Gelişim Psikolojisi.  İstanbul: Kaknüs Yayınları,1.basım  2009.

Yorum yapın