Transaksiyonel Analiz Nedir?

Yazar:

Kategori:

Transaksiyonel Analiz (TA), psikolojide bir iletişim kuramı olarak bilinse de hem bir kişilik kuramı, hem bir gelişim kuramı, hem de bir psikopatoloji kuramıdır ve transaksiyonel analiz tüm bunların gelişimiyle ilgilenir. İnsanı olumlu olarak ele alır, kişiliğin işleyişini kuramlaştırmıştır ve insan davranışlarını, kişiliği ‘egoların işleyişi’yle açıklamaktadır. Uyumsuz davranışları ve bunların nedenlerini açıklamayı; davranışı analiz etmeyi hedeflemiştir. Değişime ve gelişime açık bir kuramdır.

Transaksiyonel Analiz kuramı Kanadalı tıp doktoru Eric Berne tarafından ortaya atılmıştır. Berne, önceleri 1936 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde Yale Üniversitesi’nde psikiyatri kliniğinde çalışırken Eric Ericson’dan psikanalize dair eğitimler almış ve psikanaliz üyesi herkesin katıldığı meşhur ‘salı toplantıları’na eşlik etmiştir. İyi bir psikanaliz eğitimi aldıktan sonra psikanalist olarak çalışmaya başlamıştır. Ancak sonraları psikanalizin oldukça uzun olması ve somut iyileşme belirtilerini göremediği gerekçeleriyle psikanalizden şüphe duymaya başlamıştır. Sonraları kendi çalışmalarını yapmaya başlayan Berne, aslında yeni bir kuram ortaya atmak amacında değildi, o yalnızca psikanalizi geliştirmek istiyordu. Ancak Psikanaliz Enstitüsü’nden üç defa ret alınca artık kendi kuramını oluşturmaya karar vermiş ve 1957’de ‘Transaksiyonel Analiz’, ‘Ego Durumları’ gibi terimleri kullanarak yazdığı ilk makalesini yayınlamıştır. 1964’te de ‘Transaksiyonel Analiz Derneği’ni kurmuştur.

Transaksiyonel analize göre insan davranışının nedenleri nelerdir ?

Transaksiyonel Analiz birtakım temel sayıltıları da beraberinde getirir. Transaksiyonel Analiz’e göre ;

  • İnsanlar doğuştan OK’dir: Bu madde bizlere insanların doğdukları andan itibaren ayrıştırılmadan ve ötekileştirilmeden sadece ‘insan’ oldukları için değerli olduklarını vurgular. Yani insan ve o insanın davranışları arasında ayrım yapmalıyızı söyler. Bir insan kötü davranışlar sergileyebilir ancak onun davranış kısmından önce ‘insan’ kısmını sevmeliyiz.
  • Herkesin düşünebilme kapasitesi vardır: Freud’un Psikanalitik Kuramı’na zıt olarak Berne burada insanın pasif olmadığını tam aksine herkesin kendisi için düşünebilmekapasitesinin var olduğunu vurgular ve transaksiyonel terapide bireyin bu kısmını ortaya çıkarnaya çalışır. Yaşamında neler olacağına herkesin kendisinin karar verebileceğine inanır.   

Berne’e göre insan davranışını etkileyen bir çok etmen olabilir ancak en kritik şey bizim kendi kararımızdır. Eğer bazıları kendi hedefinde ilerleyebiliyorsa  burada önemli olan çevresel etmenlerin onu etkileyip etkilemeyeceğine kişinin kendisinin karar veriyor olmasıdır.

Transaksiyonel Analiz’e göre insanlar varlığını onaylatmak amacıyla diğerleriyle ‘temas’ kurar ve ‘zamanı yapılandırır.

  • Temas: Transaksiyonel Analiz’e göre insan davranışının temelinde temas edilme ihtiyacı yatar ve temas ‘kişinin varlığının onanması’ anlamına gelir. Yani bir kişinin var olduğunu göstermeye yarayan herhangi bir mesaj bir temastır. Bu temas sözlü ya da sözsüz ; olumlu ya da olumsuz ; koşullu ya da koşulsuz olabilir. Örneğin ; ‘’ne kadar güzelsin.’’ (olumlu ve sözlü temas), ‘’aşağılayarak bakmak’’ (olumsuz ve sözsüz temas).

Bebeklik ve çocuklukta temas daha çok fiziksel uyarılma açlığını karşılamaya yöneliktir. (bebekler dokunulma ve sevgi ile temas kurar). Daha ileriki yaşlarda ise temas tanınma açlığını karşılamaya yönelir. (kişinin varlığını kabul etme, onu takdir etme). Ve bazen olumsuz da olsa temas almak hiç temas olmamasına tercih edilir. Örneğin; çocuklar ilgisiz bir ortamda büyüyorlarsa kendilerinin de orada olduğunu gösterebilmek, varlıklarını kabul ettirmek amacıyla olumsuz bazı davranışlar sergileyebilirler. (vazo kırmak, bağırarak konuşmak…)

  • Zamanı Yapılandırma: Temas alabilmek için yaşamın sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalır, zamanı yapılandırma ihtiyacı duyarız. Berne burada 6 basamaklı bir zamanı yapılandırma piramidinden bahseder. Bu piramit yukarıdan aşağıya doğru; geri çekilme (kişinin kendisiyle baş başa kalması), ritüeller (‘selam, nasılsın ?’gibi gündelik hayat diyalogları), vakit geçirme (moda, gündem, siyaset konuşmak), aktiviteler (daha yakın arkadaşlarımızla gerçekleştirdiğimiz planlar), psikolojik oyun ve raket, yakınlık (samimiyet) adını verdiği kavramlardan oluşur. Basamaklarda yukarıdan aşağıya doğru inildikçe diğer insanlarla olan temasımızın artacağını söyler.

Transaksiyonel analiz ve ego durumları

Transaksiyonel Analiz’in getirdiği yenilikçi yaklaşımlardan biri de ego durumlarıdır. Ego durumları doğumdan, hatta doğum öncesinden başlayarak öznel yaşantıların her biri bir ego durumuna dönüşür. Berne’e göre ego durumları 3 bölümde sınıflandırılır:

1- Ebeveyn Ego Durumu: Bireyin yaşamında beraber olduğu büyüklerinin duygu, düşünce ve davranış örüntülerini içselleştirmesi ile oluşur. Hangi davranışları içselleştirip kabul ettiğimiz tamamen bilinçli bir durum değildir, bazen ebeveynlerimize ait istemediğimiz davranış kalıplarına kendimizde de rastlayabiliriz. Bu ego durumunda büyüklerimizin bize söyledikleri her şey bizim için çok önemlidir.

2- Yetişkin Ego Durumu: Bu ego durumu ise bizim daha çok sorgulayan, eleştiren, anlamaya çalışan, sorunlara çözüm getiren, disiplinli ve planlı tarafımızdır. Burada büyüklerimizin bize söylediklerinden ziyade bizim o söylenenlerden neler çıkardığımız olgusu vardır. Dolayısıyla bu ego durumu bireyin yaşam deneyimlerinden etkilenir. Bu ego durumu daha çok filtre edilmiş, mantıklı yargıları ön planda tutar.

3- Çocuk Ego Durumu: Bu ego durumu da bir çocukta rastlayabileceğimiz tüm duygu, düşünce ve davranış örüntülerini içerir. Genelde plansız ve o an canımız nasıl isterse hareket ettiğimiz, sonunu ve sonucunu pek düşünmediğimiz tarafımızdır. Bireyin daha çocuksu, sorumsuz tarafı da olabilir.

Örneğin, kendisine verilen işleri zamanında yerine getirmeyen bir çalışana, patronunun farklı ego durumunda verdiği tepkiler şu şekilde olabilir:

Ebeveyn ego durumunda: Bu ne sorumsuzluk, asla kabul edilemez.

Yetişkin ego durumunda: Böyle devam ederse işine son vermek zorunda kalacağım.

Çocuk ego durumunda: Keşke ben de onun gibi çalışmasaydım.

Siz böyle bir durumda patron olsaydınız verdiğiniz tepkilere göre hangi ego durumuna daha yakın konumda olurdunuz ?

Ego durumlarının analizi

Ego durumlarını analiz etmek için yapısal analiz ve fonksiyonel analiz kullanılır. Yapısal analizde ego durumunun içeriği nedir, nasıl gelişir gibi sorulara cevap aranırken ; fonksiyonel analizde ise ego durumunda gözlenen davranış ne, işlevi ne gibi sorulara cevap aranır. Bu yazıda sizlerle ego durumlarının fonksiyonel analizi üzerinde konuşacağız.

Ego durumlarının fonksiyonel analizinde ebeveyn ego durumu ‘eleştiren ebeveyn’ ve ‘koruyucu-kollayıcı ebeveyn’ olarak ikiye ayrılırken; çocuk ego durumu ise ‘uyumlu çocuk’ ve ‘doğal çocuk’ olarak ikiye ayrılır. Ego durumlarını analiz ederken yetişkin ego durumunu parçalara ayırmayız çünkü bu ego durumu bireyin kendi,öznel, mantıklı yanı olduğu için başkalarından aldığımız bir parça bulunmaz.

Ebeveyn Ego Durumunda Eleştiren Ebeveyn Tepkisi ; bu ebeveyn tipi kolay beğenmeyen,, hükmedici, otoriter ve dominant karakterdedir. Aslında bazen hepimiz birilerine karşı bu tavıra bürünmüyor muyuz ?

Ebeveyn  Ego Durumunda Koruyucu-Kollayıcı Ebeveyn Tepkisi ; bu tip ise daha bağışlayıcı, merhametli, şefkatli, izin verici ve koruyucu bir yapıya sahiptir. Hatalarımızı bağışlar ve bize yol gösterir.

Çocuk Ego Durumunda Doğal Çocuk Tepkisi ; kendisini kontrol etmeye çalışan otoriter figürlere karşı kendini daha kolay ifade edebilen, istediğinde ağlayabilen, istediğinde gülebilen, duygularını diğerlerinden gizlemeyen, hislerini aktarabilen, baskıya maruz kalmadan davranan spontan tepkileri verebilen tiptir.

Çocuk Ego Durumunda Uymaya Zorlanan Çocuk Tepkisi ; ise doğal çocuktan farklı olarak kendini daha sindiren, hep bir kontrollü davranmaya çalışan, davranışları başkalarına uymaya yönelik olan ve kendini rahat ifade edemeyen tepkidir. Buna bağlı olarak farklı davranış problemleri de ortaya çıkarabilir.

Ego durumları nasıl tanımlanır? Siz hangi ego durumundasınız ?

Ego durumlarını tanımlarken 3 metod kullanılır ;

1- Davranışsal Tanılama: bireyin hareketleri, kelimeleri, jest ve mimikleri, ses tonu gibi davranışsal ipuçlarından yola çıkılarak bir tanılama yapılabilir.

2- Sosyal Tanılama: “Bireyin diğer insanlarla olan etkileşiminden aldığı mesajlar neler?”, “Bireyin aldığı bu mesajlara verdiği tepkiler neler?” gibi soruların cevaplarıyla bir tanılama yapılabilir.

3-Tarihsel Tanılama: Bireyin bu ego durumundaki yapısı onun geçmişinden (babası, annesi) mi geliyor?

  • Egogram: Ego durumlarını tanımlamada kullanılan bir diğer yöntem ise egogramdır. Egogram ise bir kişinin başkalarıyla ilişki kurarken harcadığı enerjinin grafiğidir. Genel olarak farklı ego durumlarının bireyde hangi oranda aktif olduğunu gösterir. Egogramın bir diğer önemli kuralı ise ego durumlarındaki toplam enerji miktarının sabit olduğudur. Yani ebeveyn ego durumundaki enerji artarsa yetişkin ego durumunun ve çocuk ego durumunun enerjisi azalır gibi. Peki siz diğer insanlarla iletişim kurarken hangi ego durumunuzda daha fazla enerji hissediyorsunuz ?

Örneğin, yetişkin ego durumu çocuk ve ebeveyn ego durumlarına göre daha baskın olan bir birey hayat boyu karşılaştığı olaylara daha mantıklı ve akılcı tepkiler vermeye meyilli olurken, ebeveyn ego durumu daha baskın olan bir birey ise daha nasihat veren ve olaylara daha geleneksel yaklaşmaya eğilimli olabilir.

Siz günlük hayatınızda karşılaştığınız olaylara verdiğiniz tepkileri gözden geçirdiğinizde ve çevrenizde bulunan diğer insanlarla olan ilişkilerinize baktığınız zaman kendinizi hangi ego durumunda tanımlarsınız ? Ya da şu an bulunduğunuz ego durumundan memnun musunuz? Farklı ego durumundan tepkiler vermek ister miydiniz?

Transaksiyonlar ve iletişim

Transaksiyon denilen şey aslında kişilerarası ilişkilerde bir uyarıcı ve bunun karşılığında verilen bir tepkiyi ifade eder. Yani aslında bireyin üç kısımdan oluşan ego durumları (ebeveyn, çocuk, yetişkin), diğer bireyin ego durumları ile iletişime geçer. Ve bu ego durumlarının etkileşimi doğrultusunda üç tür transaksiyon türü tanımlanır ;

– Paralel (tamamlayıcı) Transaksiyonlar

-Çapraz (kapalı) Transaksiyonlar

-Gizil (çift anlamlı) Transaksiyonlar

Paralel transaksiyonda iletişime geçmiş bireyler yalnızca bir ego durumundan hareket ederler ve uyarıcıyı gönderen kişi karşıdaki kişide hedeflediği ego durumundan tepki alır. İşte bu şekilde transaksiyon okları birbirine paralel olacağı için iletişim sağlıklı bir şekilde devam eder. Paralel transaksiyon diyaloglarına örnek vermek gerekirse:

+Saat kaç ? (yetişkin ego durumundan yetişkin ego durumuna)

-12.30 (yetişkin ego durumundan yetişkin ego durumuna)

Çapraz transaksiyonda iletişimde bulunan kişiler yine yalnızca bir ego durumundan hareket ederler ancak uyarıcıyı gönderen kişi karşıdaki kişide hedeflediği ego durumundan tepki alamaz. Böylece transaksiyon okları birbirine çapraz gideceğinden kişiler arası iletişim devam edemez, kopar. Okların birbirini çaprazladığı bir diyalog örneği vermek gerekirse ;

+Hadi eğlenelim biraz! (çocuk ego durumundan çocuk ego durumuna)

-Sen hiç ciddi olamaz mısın ? (ebeveyn ego durumundan çocuk ego durumuna)

Gizil transaksiyonda ise iletişimde bulunan iki kişiden birinin ya da her ikisinin de iki ego durumundan tepki verdiği ve aynı anda hem psikolojik hem de sosyal mesajın birlikte yer aldığı transaksiyonlardır. Açıkça ifade edilen, söylenen (sosyal mesaj) ile açıkça söylenmeyen ama sözsüz olarak iletilen (psikolojik mesaj) birbiriyle uyuşmamaktadır. Ve dolayısıyla kişi üstteki mesajı pek dikkate almadan alttaki mesaja takılır.  Bir satış danışmanı ile müşteri arasında geçen şu diyalog gizil transaksiyona bir örnek olabilir ;

+Bu en iyi ürünümüz ve bu belki de sizin için biraz pahalı olabilir.

-Tamamdır o halde, alıyorum.

Transaksiyon oklarının birbirine gidiş yönü baz alınarak iletişimde 3 kuralın var olduğu söylenir ;

-Transaksiyonlar paralel olduğunda iletişim sonsuza kadar devam edebilir. Birinci kişi beklediği ego durumundan yanıt almaya devam eder. (Paralel Transaksiyonlar)

-Transaksiyon okları birbirini çaprazladığında taraflardan birisi ya da her ikisi birlikte ego durumlarını değiştirerek yeniden iletişim kurmadıkça iletişim kopar. Beklenen ego durumlarından tepki alınamadığı için iletişim son bulur. (Çapraz Transaksiyon)

-Ve bir gizil transaksiyonun davranışsal sonucunu sosyal düzey değil psikolojik düzey belirler. Mesele altta yatan mesajdadır. (Gizil Transaksiyon)

Transaksiyonel analizde yaşam pozisyonları

Bireyin kendisine ve başkalarına ilişkin algılarını dayandırdığı temel duruma yaşam pozisyonu denir. Çocuk ego durumundan kaynaklanan ve genelde çocukken yaşamla ilgili olarak alınan kararlarla ilgilidir. Bireyin karşılaştığı durumlarda, özellikle bir stres durumuyla karşı karşıya kaldığında favori işlemini gösterir. Ve dört farklı yaşam pozisyonu vardır ;

-Ben OK’im sen OK’sin. (sağlıklı pozisyon)

-Ben OK değilim, sen OK’sin. (depresif pozisyon)

-Ben OK’im, sen OK değilsin. (paranoid pozisyon)

-Ben OK değilim, sen OK değilsin. (yararsız pozisyon)

Yaşam pozisyonlarına günlük hayattan bir örnek vererek derinlemesine inceleyelim. (bir yönetici asistanına tamamlaması gereken işler veriyor ve asistan işleri eksik teslim ediyor, yönetici asistana sinirleniyor)

Ben OK’im, sen OK’sin, sağlıklı pozisyonda olan bireyin tepkisi ; haklısınız özür dilerim, işleri tamamlayıp tekrar size getireceğim.

Ben OK değilim, sen OK’sin, depresif pozisyonda olan bireyin tepkisi;  haklısınız ben hiçbir işi beceremiyorum, aptalın tekiyim.

Ben OK’im, sen OK değilsin, paranoid pozisyonda olan birey ise aslında ben işleri çok iyi hazırlamıştım ancak siz hiçbir şeyi beğenmiyorsunuz şeklinde bir tepki verebilecekken;

Ben OK değilim, sen OK değilsin, yani yararsız pozisyonda olan bir birey ise evet ben beceremedim ancak siz de pek bir şey  öğretemiyorsunuz şeklinde bir tepki verebilir.

Peki ya siz hayatınızın hangi anında, hangi olay karşısında hangi yaşam pozisyonunda olabiliyorsunuz?

Transaksiyonel analizde raket duygular ve taontik duygular

Raket Duygular: Çocuklukta öğrenilmiş ve desteklenen duygulardır. Genelde bireyde bir uyumsuzluk yaratır. Bu duygular genelde ebeveynlerden ve çocuğun etrafında bulunan diğer otorite figürleri tarafından öğrenilmiş duygulardır. Fonksiyonel analizde bahsettiğimiz uyumlu çocuk tepkisidir. Stres durumlarında kendini gösterebilir. Raket duygular genelde üç şekilde öğrenilir :

Model alma: Ebeveynlerden ya da diğer figürlerden model alarak çocuk bu duyguları öğrenir. Örneğin ; canı acıyınca ağlamayan babasını gören çocuk da canının acıdığını gizlemeye çalışabilir.

Pekiştirme: Ebeveynlerin çocukları üzerinde pekiştirdiği duygu ve davranış örüntüleridir. Örneğin: Cici kızlar sinirlenmez, erkekler ağlamaz…

Ebeveynlerin çocuğa neler hissedeceğini söylemesi, dikte etmesi: Olayısıyla çocuk kendi duygularından kopar ve başkalarının duygularını kabul etmeye başlar. Örneğin ; misafirlikte yemek yemek isteyen çocuğa hayır teyzesi onun karnı tok, yemez deyip susturmak gibi.

İşte yukarıda anlatılan duygular, raket duygular, çocuğun kendi duygularını ve hislerini içinden geldiği gibi yaşamasının önünde çok büyük bir engeldir. Çocukların büyüdüklerinde kendilerini rahatça ifade edebilen ve olaylar karşısında yaşadığı duyguları aktarabilen bireyler olmalarını istiyorsak onlara kendi duygularını yaşayabilme ve anlatabilme imkanını tanımalıyız.

Otantik Duygular: Fonksiyonel analizde irdelediğimiz doğal çocuk tepkisidir. Sağlıklı duygular otantik duygulardır. Problemlerimizi çözebilen duygulardır ve her duygunun bireyin hayatında bir işlevi vardır.

Transaksiyonel analizde oyunlar ve senaryolar

Aslında hayatımızda hepimiz bazen bazı şeyleri elde edebilmek için oyunlar oynamıyor muyuz ?

Bu oyunları oynamamızın nedeni transaksiyonel analize göre kendimizin ya da başkalarının OK olmadığı yani sağlıksız yaşam pozisyonlarını onaylamak olabilir. Çünkü transaksiyonel analize göre sağlıklı pozisyonda olan bireyler oyun oynamazlar. Bir diğer neden ise insanlarla olan temas ihtiyacımızı gidermek için onlarla bu şekilde bir iletişime geçme yöntemi bulmak olabilir. Ve son neden ise etrafımızdaki insanların davranışlarını daha tahmin edilebilir bir hale getirmek olabilir. Transaksiyonel Analize göre bu oyunların 3 düzeyi vardır:

1.Düzey : Hepimizin bulunduğu çevrede, yetiştiği toplumda daha kabul edilebilen düzeyde oynanan oyunlardır.

Örn ; yalnız başına bir masada kahve içen bir kadının karşısına bir erkeğin oturması ve kadınla sohbet etmeye başlaması, kadının buna tepki göstermemesi ve sohbeti sürdürdükten sonra erkeğin kadının omzuna elini atması gibi…

2.Düzey : Yukarıda anlatıldığı kadar kısa süreli ve hızlı gelişmeyen daha uzun vadeli yaşanan ve çevreden gizlenerek oynanan oyunlardır.

Örn; bir adam ve kadının çok uzun süren ilişkisinden sonra adamın kadını aldatması ve ayrılmak istemesi…

3.Düzey : Bu düzeyde oyunların sonuçları çok daha ağırdır. Oyunlar morg, hastane, mahkeme salonu gibi yerlerde sonuçlanabilir.

Eric Berne kuramında daha spesifik oyunlardan da bahsetmiştir. (tekmele beni, tahta bacak, frijit kadın…)

Senaryolar ise daha çok çocukluk döneminde alınan kararlardan oluşur ve bir yaşam senaryosu haline gelebilir. Çocuklar yetiştikleri çevrede bulunan kişilerden bazı mesajlar alırlar. Bu mesajlar sözlü (emirler, atıflar)-sözsüz (fiziksel istismar) ya da her ikisinin kombinasyonu şeklinde de olabilir. Mesajlar çevredeki kişiler tarafından çocuğa bilerek ya da bilmeyerek verilir. Çocuk bu mesajlardan yola çıkarak bir karar alır ve kendince bir senaryo oluşturur, hayatını buna göre yönlendirir. Ve burada asıl önemli olan yetişkinlerin hangi mesajları verdikleri değildir ; asıl önemli olan yetişkinler tarafından verilen mesajların çocuk tarafından nasıl anlaşıldığı ve yorumlandığıdır. Mesela daha somut bir örnek vermek gerekirse ; siz çocuğunuzun doğum gününde onu mutlu etmek için konfeti patlatmış olabilirsiniz ama çocuğunuz sizin eğlence aracı olarak gördüğünüz konfetiden ürkmüş ve ağlamaya başlamış olabilir…

Eric Berne kuramında daha somut ve net senaryolara ve açıklamalarına da yer vermiştir. (yok ol, doğal olma, ait olma, düşünme, hissetme…)

Transaksiyonel naliz temelli terapiler

Transaksiyonel analiz doğrultusunda yapılan terapilerde terapist ve danışan eşit düzeyde tutulur. Aralarında bir hiyerarşi  yoktur. Terapist, danışanın gelişmesini ve iyileşme yönünde değişmaesini sağlamalıdır. Daha hümanist teknikler kullanılır. Eric Berne’in klasik transaksiyonel analiz yaklaşımında 4 temel analiz gerçekleştirilir :

  • Yapısal Analiz: Bu aşamada danışanın ego durumları (ebeveyn, çocuk, yetişkin) tanımlanır ve danışanın kişilik çözümlenmesi yapılır.
  • Transaksiyonel Analiz: Bu aşamada ise danışanın çevresindeki diğer insanlarla olan iletişimi çözümlenir.
  • Oyun Analizi: Bu aşamada da danışanın farkındalığı arttırılarak çevresinde oynanan oyunların farkına varması ve aleyhine olan bir durumda bunu kontrol altına alma becerileri kazandırılır.
  • Senaryo (yazgı) Analizi: Son olarak senaryo analizi aşamasında ise danışanın arttırılan farkındalığı ile özerklik kazanması sağlanır ve çocukluk anılarının hatırlanması istenir. Terapist danışanın çocukluk anılarını ele alarak danışanın oluşturduğu senaryoları özgür bırakmasını sağlar ve danışanın kendi hayatında yeni kararlar alabilmesi için onu destekler.
Referanslar
  • Transaksiyonel Analiz Derneği. ‘’Transaksiyonel Analiz Nedir?’’. Erişim : 12 Eylül 2019. http://ta.org.tr/transaksiyonel-analiz-nedir/
  • medium.com ‘’TA ve Ego Durumları.’’ Erişim : 14 Eylül 2019. https://medium.com/@belkibirazflu_57104/transaksiyonel-analiz-kuram%C4%B1-ve-ego-durumlar%C4%B1-69579ae5be1c
  • Özerk, H. Ada, S. Özerk, H. ‘’Öğretmenlerin ve Okul Yöneticilerinin Birbirlerinde Algıladıkları ve Bekledikleri Ego Durumlarının İlişkisi’’, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 17/66 (Bahar-2018), 779-800.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir