Okul korkusu

Yazar:

Kategori:

Okul korkusu, Psikiyatrik Hastalıkların Tanımsal El Kitabı’na (DSM-V) girmemiştir. Fakat birçok psikopatalojinin ön belirtisi olduğu için aslında çok önemlidir.

Okul korkusunun tanımlanması 100 yıl öncelerine dayanır. Çocuğun okula gitmemek için direnmesi, arkadaşlarını kabul etmemesi ve ağlamak gibi tepkiler geliştirmesi olarak tanımlanır.

Okul öncesi ve okul çağında, 5- 7 yaşlarında sık gözlemlenen problemlerdendir. Çalışmalar, özellikle ilkokul döneminde olan çocukların yüzde beşinin okul korkusu yüzünden okuldan geri kalmakta olduğunu göstermektedir. Ek olarak, yapılan araştırmalara göre, çocukluk çağında çökkünlük ve kaygı bozukluğu sebebiyle tedavi gören hastaların çoğunun okul korkusu yaşadığı görülmüştür.

İlköğretim ve lisede de görülebilen okul korkusunun tedavisi, yaşı küçük olan çocuklardan daha kolay olmaktadır.

Okul korkusunun, erkek ve kız çocuklarda görülme sıklığı eşittir.

Problemin ana kaynağı çocuğun anne ve babasından ayrılmasındaki zorluktur.

Özellikle okul öncesi dönemdeki yani 0-6 yaş arasındaki çocukların, anne ve babasıyla ilişkileri oldukça önemlidir. Anne ve babanın çocukla ilişkisinin yanında birbirleriyle ilişkilerinin de çocuk üzerinde çok büyük etkisi vardır. Bu durumda, ailedeki ilişkiler sağlıklı olduğunda çocukların psikolojik açıdan uyumlu olacakları öngörülmektedir. Ayrıca okul öncesi dönemdeki çocuklarda sözelleştirme yeteneği yeterince gelişmediği için, kendini ifade etmede zorluklar yaşayabilir ve sıklıkla depresif görünüm, içe kapanma belirtileri görülür.

Korkular ve kaygılar çocuğun yaşamının normal gidişini engelleyecek düzeylere geldiği durumda, durumun araştırılıp kısa zamanda tedaviye bir uzman desteği ile başlanması gerekir. Bazı korkular çabuk gelir ve geçer, çocuğun yaşamını çok etkilemez. Genellikle erken yaşta oluşan korkular kısa sürede kaybolur. Okul öncesi çağdaki çocuk zayıf ve küçük olduğunun farkındadır. Bu nedenle bu yaşta çocuklar bazı gerçekleri sınırlı düzeylerde algıladıkları için dış dünyadan korkmaları ve kaygı duymaları aslında normaldir.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), özel öğrenme güçlüğü, zekâ engeli, davranış bozukluğu, depresyon ve sosyal fobi gibi rahatsızlıklar mevcut ise ve çocuk bazı alanlarda kedini yetersiz hisssediyorsa, zor öğreniyorsa, kendine güveni azsa, okula uyum sorunları yaşar.

Okula Başlama Olgunluğuna Sahip Çocukların Özellikleri

  • Bedenini rahatça kullanabilmeli,
  • Kalemi tutup yazabilecek ince motor gelişimine sahip olmalı,
  • Dil gelişiminde, yeterli kelime bilgisine sahip olmalı,
  • Yeterli özgüvene sahip olmalı,
  • Anne babasıyla güvenli ilişki kurmuş olmalı,
  • Güvenli ayrılığı başarabiliyor olmalı,
  • Sorumluluk alabilmeli,
  • Yaşıtlarıyla rahat sosyal ilişkiler kurabilmeli ve ilişkileri sağlıklı sürdürebilmeli,
  • Sosyal problemleri çözebilme yetisine sahip olmalı,
  • Grup etkinliklerinde sakin bir şekilde oturabilmeli,
  • Yönergeleri dinleyip uygulayabilmeli,
  • Temizlik, beslenme ve giyinme gibi ihtiyaçlarını kendi karşılayabilmelidir.

Yetersizlik Yaşayan Çocuklar Desteklenmeli

Bireysel farklılıklar sebebi ile çocukların olgunluk düzeyi birbirinden farklı olabilir. Henüz okula başlamak için yeterli olgunluğa ulaşamayan ve yukarıda da saydığımız gibi problemlerden birine sahip olan çocuklar için şunları yapabiliriz:

  • Korkutma, tehdit, şiddet, yargılama kullanılmamalıdır.
  • Rahatsızlık duyduğu konuları sizinle paylaşması sağlanmalıdır, bunu konuşarak sağlayabilirsiniz ve bu durumda eleştirmek ya da olumsuz tepkiler vermek yerine empati kurup anlamaya çalışılmalıdır.
  • Okul reddine hangi durum ve duygunun neden olduğu bulunmalı ve bu sorunun çözülmesi için bir destek alınmalıdır.
  • Bunun için aile, bir psikiyatri merkezinden yardım almalıdır. Psikiyatrik yaklaşım ve psikoterapi birlikte götürülmelidir. Gerekirse özel eğitime başvurulmalıdır.
  • Ailenin, çocuğun okula devamıyla ilgili kararlı olması gereklidir. Çocuğu öğrenme hakkından asla mahrum bırakmamalıdır. Fakat çocuğa, bu sorunun tüm aileyi ilgilendirdiği, sadece çocuğun sorunu olmadığı hissettirilmelidir.
  • Öğretmen ve ailenin sıkı işbirliği içinde olması gereklidir. Öğretmenin güven verici ve zorlayıcı olmayan tutumu çocuklar için çok önemlidir.

Ayrıca çocuk anne ve babasının onu okula bıraktığı zaman bir daha almayacaklarını bile düşünür. Bu düşünceler de çocuklarda okul korkusunu daha da arttırır. Bununla birlikte belirtileri şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Okula başlandığı durumda, annede ayrılmak zorunda kaldığında şiddetli tepkiler gösterebilir. (ağlama, bağırma, anneyi sıkıca tutma, vurmaya kalkma..)
  • Bu dönemde aşırı huysuzlanma ve somatik yakınmalar da görülebilir. ( karın, baş, mide ağrısı..)
  • Öğretmeni sevmeme, okulla ilgili sürekli şikayetlerde bulunma gibi sebeplerle okula gitmemek için bahaneler üretme,
  • Uyku ve yeme bozuklukları, geceleri altını ıslatmaya başlama,
  • İlgi ve enerji kaybı, sinirlilik, içe kapanıklık

Okul Korkusu Olan Çocukların 3 Karakteristik Özelliği

1- Bu çocuklar anne ve babalarına aşırı bağımlıdır. Bunun sebebi ise anne ve baba tarafından aşırı korunmadır. Bu şekilde yetiştirilen çocuklar bağımlı, anne ve babaya yapışık bir birey olarak gelişir. Özellikle annenin koruyucu tutumundan kaynaklı çocukta özgüven duygusu yeterince gelişmez ve buna bağlı olarak kaygı ve korku düzeyi de oldukça yüksek olur. Anneye tamamen bağımlı olarak yaşamaktadırlar.

2- Çocuğun her isteğinin koşulsuz yerine getirilmesidir. Bu durum ise çocuğun bir şeyi ısrarla isteyen ve isteğini elde etmek için hileye başvuran bir birey olmasına sebep olur.

3- Anne ve babalarının disiplin konusunda çocuklarına karşı yetersiz kaldıklarında ve otoriteyi kuramadıklarında yani çocuk merkezli bir yapıya dönüştüklerinde çocuk tüm durumlarda her şeye egemen olmak ister. Her istediğinin yapılmasını ister . Gitmek istemediği zaman, okula gitmek gibi zorunda kaldığı durumlarda şiddetli tepkiler vereblir.

Bu korkular okul korkusu için tek etki olmayabilir. Ayrılık kaygısı da okul korkusunun en önemli sebeplerindendir. Anne babanın hastalanması , ailedeki zorlu ayrılık yaşantıları ve yoksunluklar, anne ya da babanın uzun süreli hastane yatışları, çocuğun bakılamama nedeniyle evden uzaklaştırılması (bakıcı, akraba ..), boşanma, evlilik çatışmaları, ölüm, ekonomik güçlük, kalabalık aile ve ailede psikopatoloji önemle vurgulanır. O evde yangın çıkması veya eve hırsız girmesi gibi durumlarda da çocuk endişelenir ve evden ayrılma durumunda daha yoğun kaygı yaşayabilir.

Okul Korkusu Yaşayan Çocuklar İçin Anne ve Babalara Öneriler

  1. Okul korkusu veya ayrılma kaygısı yaşayan çocuklarınızı bu duruma yavaş yavaş alıştırmaya çalışın. Bu durumda anne, baba ve okul işbirliği yaparak çocuğa yardımcı olabilir.
  2. Kendi başına dışarı çıkması için cesaretlendirin. Bunu başarabildiği zaman küçük hediyelerle onu ödüllendirin. Böylece bu durumda hem alıştırıp hem de motive etmiş olursunuz .
  3. “Bugün okula gitmezsen evde kalabilirsin.” gibi seçenekler sunmayın.
  4. Çocuğu götürmeden önce okul ve öğretmenler hakkında önce siz bilgi sahibi olmaya çalışın.
  5. Eve en yakın okulu tercih etmeye çalışın.
  6. Çocuğunuza neden okula gitmesi gerektiğini ve okulun işlevinin ne olduğunu anlatın.
  7. Okul için alışveriş yapın ve bunun zevkli geçmesine dikkat edin.
  8. Ona okul hayatının güzel yanlarını anlatın.
  9. Okula giden çocuklar ile ilgili hikayeler okuyup onu okula gitmeye özendirmeye çalışın. Böylece okul hayatına da hazırlamaya başlamış olursunuz.
  10. Sabah okula gitmek üzere yapılan hazırlıkları eğlenceli hale getirin. Öperek uyandırıp, kahvaltıda sevdiği şeyleri hazırlayabilirsiniz. Bu çocuğunuzu daha pozitif yapıp, rahatlatabilir. Fakat okulda yapılacaklar hakkında çok fazla bilgi vermeyin. Bu onu daha fazla kaygılandırabilir. “Öğretmenin ve arkadaşların olacak” demeniz yeterli olacaktır onun için.
  11. Okula gitmesi gerektiğini anlatın. Okulun işlevlerini anlatırken kurallarından da bahsedin. Sınıfta oturamayız, okul kurallarına uymaz” gibi kuralları anlatın.
  12. Sakin ve rahat görünmeye çalısın bu onu da olumlu etkileyecektir.
  13. Mümkünse bir gün anne diğer gün baba çocuğu okuldan alsın.
  14. İlk günlerde okulda biraz kalıp “bugünlük bu kadar” diyerek , sonrasında bu süreyi arttırın.
  15. Yaşadığı kaygı ile alay etmeyin veya küçümsemeyin.
  16. Korku ve kaygılarını anlamaya çalışın ve onu anladığınızı ona gösterin, ifade edin.
  17. Çocuğunuza asla, “eğer okula gidersen sana istediğin oyuncağı alacağım” şeklinde rüşvetler teklif etmeyin. Ama yapmasını istediğiniz olumlu bir davranışından sonra ödüllendirebilirsiniz.
  18. Anne ve babaların hangisi daha tutarlı ve kararlı davranabiliyorsa, çocuğu okula o götürmelidir.
  19. Mutlaka kararlı ve tutarlı olun. Çocuğun olur olmaz bahanelerle evde kalıp oyun oynamasına izin vermeyin. Evde kalması uzadıkça okula adapte olması daha da zorlaşır.
  20. Onu rahatlatıcı şekilde konuşmaya çalışın. “Biz yine seni almaya geleceğiz, biz seni hiçbir yerde, okulda da bırakmayız.” gibi rahatlatıcı ve güven verici açıklamalar yapın.
  21. Yeni bir kardeş doğacaksa , doğmadan 6 ay önce okula alıştırmaya çalışın. Yoksa kardeşinin annesini alacağı, annesini kaybedeceği düşüncesine kapılır
  22. Çocuğunuzun okula gitmek istememesinin altında yatan sebebi araştırın. Bunlar; arkadaşlarıyla sorun yaşaması, öğretmeninin davranışı, okula alışamaması gibi sebepler olabilir. Çocukla duyguları konuşulmalı, ikna edilmeye çalışılmalı ve gerekirse bir uzmandan yardım alınmalıdır.
  23. En önemlisi bütün bunlara rağmen çocuğun korku ve kaygıları devam ediyor, rahatsızlıkları gittikçe artıyor ve yayılıyorsa mutlaka bir uzmandan değerlendirme ve yardım istenilmelidir.

Okul Korkusu Nasıl Tedavi Edilir?

Tedavideki temel amaç okul korkusu olan çocuğun çok fazla zaman kaybedilmeden okula döndürülmesidir. Doktorlar tıbbi durumu evde kalmayı gerektirmedikçe rapor vermekten kaçınırlar. Çünkü çocuklar okuldan geri kalırlar ve bu durum çocuğu giderek okuldan soğutur.

Öncelikle, tedavi aşamasında problemin neden kaynaklandığı belirlenmelidir. Bunlar ailesel faktörler, psikiyatrik hastalıklar olabilir. Ama okul korkusu olan çocuklarda genellikle tıbbi bir hastalıktan çok psikolojik bir sorun olduğu düşünülür. Bu durumda uzman desteği alınmalıdır. Ebeveyn, psikolog, öğretmen ve farmakolojik bir destek gerekirse psikiyatrist işbirliği ile bu problemin üstesinden gelinebilir.

Okul korkusu, Psikiyatrik Hastalıkların Tanımsal El Kitabı’na (DSM-V) girmemiştir. Fakat birçok psikopatalojinin ön belirtisi olduğu için aslında çok önemlidir.

Kaynakça
  • Büküşoğlu, N., Aysan, F., & Erermiş, S. (2001). Okul Fobisi Olan Çocukların Davranışsal Özellikleri, Annelerinin Ruhsal Belirti Düzeyleri Ve Aile Fonksiyonlarının İncelenmesi. Ege Tıp Dergisi, 40(2), 99-104.
  • Carlson, G. A., & Kashani, J. H. (1988). Phenomenology of major depression from childhood through adulthood: analysis of three studies. The American Journal of Psychiatry, 145(10), 1222.
    Difilippo, J. M., & Overholser, J. C. (2002). Depression, adult attachment, and recollections of parental caring during childhood. The Journal of nervous and mental disease, 190(10), 663-669.
  • Dursun, A. (2010). Okul öncesi dönemdeki çocukların davranış problemleriyle anne-baba tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi (Doctoral dissertation, DEÜ Eğitim Bilimleri Enstitüsü).
  • Knauth, D. G. (2000). Predictors of parental sense of competence for the couple during the transition to parenthood. Research in Nursing & Health, 23(6), 496-509.
  • Öngider, N. (2013). Anne-Baba ile Okul Öncesi Çocuk Arasındaki İlişki. Current Approaches in Psychiatry/Psikiyatride Guncel Yaklasimlar, 5(4).renthood. Res Nurs Health 2000; 23:496-509.
    Özcan, Ö., Kılıç, B. G., & Aysev, A. (2006). Okul korkusu yakınması olan çocukların ana babalarında ruhsal bozukluklar. Türk Psikiyatri Dergisi, 17(3), 173-180.
  • Soysal Ş, Bodur Ş. Bir büyüme masalı: okul korkusu. Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi 2004; 13:234-236.
  • Stocker C, Ahmed K, Stall M. Marital satisfaction and maternal emotional expressiveness: links with children’s sibling relationships. Soc Dev 1997; 6:373-385.
    Vandewater EA, Lansford JE. Influences of family structure and parental conflict on children’s well-being. Fam Relat 1998; 47:323-330.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir