James H. Bray (Amerikan Psikoloji Derneği Başkanı) ile yedi soru

Yazar:

Kategori:

Amerikan Psikoloji Derneği Başkanı ile Yedi Soru

Psikolog James H. Bray (Ph.D., Houston Üniversitesi, 1980), Baylor Tıp Üniversitesi’nde aile ve toplum sağlığı ve psikiyatri doçent doktoru ve Houston Üniversitesi’nde yardımcı psikoloji profesörüdür. Dr. Bray, Baylor’da çocuklar ve aileler için işbirliğine dayalı bir şekilde aile hekimliği sağlamakta uzmanlaşan ve psikoloji öğrencilerini aile hekimliği üzerine eğiten Aile Danışma Kliniği’ni yönetmektedir. Ayrıca muhtaç, engelli ve sağlık sigortası bulunmayan insanlara eğitim ve psikoloji hizmeti sağlayan Kuzey Batı Toplum Sağlık Merkezi’nde bir psikoloji kliniği bulunmaktadır.

Başarılı Amerikan Psikoloji Derneği Başkanlığı değişime yol açtı. İşte adaylık konuşmasından ilginç bir kesit:

Sağlık sorunlarının yüzde 50’sinden fazlası psikolojik faktörlerden ve yaşam tarzlarından kaynaklanıyor. Buna rağmen, Ulusal Sağlık Enstitüleri bu faktörleri araştırmak için yüzde 7’den az bir bütçe ayırıyor. Aile hekimleri, yüzde 60’dan fazla psikolojik sağlık problemlerini psikologları dâhil etmeden tedavi ediyor. Bu durum değişmeli.

Dr. Bray, terapötik teknik üzerine olan tartışmamıza katkıda bulunmak için başkanlık görevlerini bir kenara bırakacak kadar kibardı. Özellikle akıl okuma hakkındaki yorumları (2. Soru) ve düzenli sağlık hizmeti konusundaki tavrını (5. Soru) takdir ettim. Bu tavra sahip bir lider, bana psikoterapinin geleceği hakkında umut veriyor. Psikolojinin Başkomutanına minnettarım.

James H. Bray ile yedi soru:

1) Eğer yeni bir danışan size “Ne hakkında konuşmalıyım?” diye sorsaydı nasıl cevap verirdiniz?

Özellikle ilk deneyimleriyse, birçok yeni danışan psikoterapiye başlamak konusunda kararsız oluyor. Genellikle, “Bugün size ne hakkında yardımcı olmamı istersiniz?” veya “Bugün sizi buraya getirenin ne olduğunu konuşmak isterim.” şeklinde başlıyorum. Birçok insan, sorunlarını kendileri fark ettikleri için ve tedaviye motivasyonları olduğu için yardıma geliyor. Bununla birlikte, birçok insan psikoterapiye, sevdiği birinin veya başka bir sağlık görevlisinin yardım almaları gerektiği önerisiyle geliyor. “Asıl” danışan, tedaviyi öneren aile üyesi olabiliyor. Veya sağlık çalışanı önerisinin sebebini tam olarak açıklamamış olabiliyor.

2) Terapötik süreçte danışanlar için en zor olan şey nedir?

Öncelikle, danışan eğer daha önce terapi görmediyse, neyle karşılaşacağından emin olamıyor veya olabileceklere karşı korku ve endişe duyuyor. Birçok insan psikologların “insanların zihnini okuyabildiğini” düşünüyor ve ortaya çıkmasına hazır olmadıkları bir şeyi anlayacaklarından ve onları yargılayacaklarından korkuyor. Bu durum şuna yol açıyor:

İnsanlar ayrıca, psikologa güvenmekte zorluk çekiyor; düşüncelerini ve korkularını daha bir ilişki kurmadıkları biriyle paylaşmaktan korkuyorlar. İyi bir çalışma ilişkisi kurduktan sonra bile, bazı acılarıyla yüzleşmekte zorluk çekebiliyorlar.

3) Terapistlerin yaptığı, terapötik süreci kötü yönde etkileyecek hatalar nelerdir?

Danışanlarla [client] iyi bir çalışma ilişkisi kurmamak. Bazı psikologlar, daha iyi bir çalışma ilişkisi kurmadan müdahaleye kalkışıyorlar. Eğer danışan, bir şeyleri değiştirmeye veya belirli şeyler hakkında konuşmaya hazır değilse, konuşmalı ve psikologun bazı şeyleri bilmesine izin vermelidir.

Danışanın terapi için belirlediği amacı dinlememek. Maalesef, psikoterapinin düzenli bir sağlık hizmeti olduğu ve dayanaklara sahip olduğu bu dönemde bile, psikologlar bazen danışanların tedaviye ihtiyaç duyma sebebini ve ne istedilerini dikkatli bir şekilde dinlemiyor. Danışanı, danışan tarafından kabul edilemez bir yöntemle değiştirmeye çalışıyorlar. Psikolog, psikoterapi sürecinden dolayı yorgun hissedeceğinden ve danışan, ihtiyacı olan yardımı aldığını hissetmeyeceğinden; bu durum her iki taraf için de iyi olmayacaktır.

Danışanın değişme isteği için hızlı hareket etmek. Bazı danışanlar, terapiye gelirler ve değişim için hazır değillerdir. Bu yüzden, önce değişime hazır olmaları gerekir. Hazır olmadan değişmeye çalışmak, akıllıca bir davranış değildir. Psikologun veya sigorta şirketinin temposuyla değil; danışanın temposuyla hareket etmek önemlidir.

4) Size göre terapinin temel amacı nedir?

İnsanlara, onlara hayatta istedikleri şeyi başarmalarında, daha iyi hissetmelerinde ve hayatta daha üretken olmalarında yardımcı olarak değişmelerini sağlamak. Amaç, danışanın ihtiyaçları ve isteklerine göre değişir. Bazı insanlar, tamamen değişim göstermek için yardıma ihtiyaç duyarken; bazıları, sadece oldukları yerde saymayı bırakıp ilerlemek ister; bazıları ise yeni beceriler edinmek ister.

5) Terapist olmanın en zor kısmı nedir?

Danışanın sorunlarını eve götürmemek. Birçok insan, psikoterapiye belirli duygusal sıkıntılarla ve acılarla geliyor. Bunu danışanla birlikte bırakmak ve eve götürmemek önemlidir. Aksi takdirde, çok fazla işi yüklenir ve mutsuz olursunuz.

Danışanların ihtiyacı olan hizmeti alabilmeleri için sağlık hizmeti şirketleriyle ilgilenmek. Birçok danışan, iyi bir sigorta ister; fakat şirketler kârlarını artırmakla ilgilenirler. Bu tür sigorta şirketleriyle ilgilenirken, aynı zamanda danışanın hizmetlere erişebilmesini sağlamak zordur.

6) Terapist olmanın en eğlenceli veya ödüllendirici kısmı nedir?

İnsanların büyüdüğünü, geliştiğini; mutlu ve üretken olduğunu görmek. Hiçbir şey, bir danışanın bir problemin veya engelin üstesinden gelip, hayatında olumlu değişiklikler yaptığını görmekten daha iyi değildir. Bunlar, günlük hayatın küçük hazineleridir.

7) Danışanlara terapi ile ilgili vereceğiniz öneri ne olurdu?

Eğer bir ay içinde hiçbir sonuç almıyorsanız, sorunlarınız ile ilgili size yardımcı olabilecek başka birini bulun. Olumlu anlamda bir değişim göstermeyi beklemelisiniz. Eğer olumlu bir değişim görmüyorsanız, bunu psikologunuza söylemeli veya size yardım edecek başka birini bulmalısınız.

Eğer, psikologunuzun endişelerinize kulak vermediğini düşünüyorsanız; onunla konuşmalı ve sizi anlamadığını dile getirmelisiniz. Psikologlar, insanları dinlemek ve sorunlarını anlamak konusunda uzmanlardır. Eğer, psikologunuzun bu konu hakkındaki becerilerini gösteremediğini düşünüyorsanız; bunu ona söylemeniz oldukça önemlidir. Aksi takdirde, ikiniz de süreçten veya ulaştığınız sonuçtan memnun olamazsınız.

***

Yazar Hakkında: Ph. D. unvanına sahip Ryan Howes, klinik psikolog, yazar, müzisyen ve Pasadena, Kaliforniya’da bulunan Fuller Psikoloji Okulu’nda profesördür.

Kaynak

https://www.psychologytoday.com/intl/blog/in-therapy/200901/seven-questions-james-h-bray


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir