Glen O. Gabbard ile yedi soru

Yazar:

Kategori:

Psikanalitik psikiyatrist, terapötik süreci açıklıyor.

Proje ilerlemeye devam ediyor. Şimdiye kadar BDT’nin kurucusu, APA’nın (Amerikan Psikoloji Derneği) başkanı ve ilişki ile ilgili tüm zamanların en çok satan kitaplarını yazan yazarı dinledik. Hiç kimsenin bu proje için ödeme almadığını göz önünde bulundurursak, bunun gayet iyi bir topluluk olduğunu söyleyebilirim. Her bir terapist, farklı kişilikleri ve teorik yaklaşımları ortaya koyan Yedi Soru’ya eşsiz bakış açısıyla katkıda bulundu. Şimdiyse bir psikanalisti dinleyeceğiz.

Bugün, Psikanaliz Başkanı ve Houston, Teksas’taki Baylor Tıp Fakültesi’nde Psikiyatri Profesörü olan Dr. Gabbard ile konuşacağız. Dr. Gabbard, esas olarak psikiyatrik rahatsızlıklarla ilgili profesyonel yazılar olmak üzere 290’dan fazla makale ve 23 adet kitabın üretken yazarıdır. Ayrıca, sinema ve televizyonla da ilgilenmektedir.

Terapistlerde Tükenme hakkındaki yazımda Dr. Gabbard’ın kitabına atıfta bulunmuştum. Hâlâ iç huzuruma ve kariyerimin ömrüne katkıda bulunan önemli dersler veren sınırlar ve terapötik çerçeve hakkındaki yazıları, eğitimimin büyük bir parçasıydı. Dr. Gabbard ile yazışmak; ondan nazik ve psikanalitik açıdan bilgilendirici cevaplar almak benim için bir zevkti. Seansta “tüm dikkati hastaya vermek” hakkındaki yorumları (5. Soru) ve danışanlar için sunduğu öneriler (7. Soru) bana gerçekten de hitap etti. Umarım siz de faydalanırsınız.

Glen O. Gabbard ile Yedi Soru:

1. Eğer yeni bir danışan size “Ne hakkında konuşmalıyım?” diye sorsaydı nasıl cevap verirdiniz?

Hastaya, şu anda canını en çok sıkan konu hakkında konuşmakta özgür olduğunu söylerdim. Ayrıca, soruyu “gereklilik kipi” kullanarak sorduğuna dikkat çekerdim. Psikoterapinin hiçbir şekilde zorlayıcı olmadığını, kendi meselelerine odaklanmakta özgür hissetmesi ve konuşması gereken şey hakkında benim ne düşüneceğim hakkında endişelenmemesi gerektiğini vurgulardım.

2. Terapötik süreçte danışanlar için en zor olan şey nedir?

Terapötik süreçte birçok hasta için en zor olan şey, kendilerini gerçekten anlayabilmek için gitmeleri gereken yere gitmektir. Yoğun bir psikoterapi sizi ruhun aslında gitmek istemediğiniz en karanlık köşelerine götürür. Dolayısıyla hastalar, kendilerini inandırdıkları durumların ve özenle oluşturdukları savunma mekanizmalarının arkasında saklanan gerçeklerin, aslında kim olduklarını görecekleri şekilde ortaya çıkarılmasına karşı büyük bir hassasiyet hissettikleri için, terapistin yardımına karşı çıkmaya eğilimlilerdir.

3. Terapistlerin yaptığı terapötik süreci kötü yönde etkileyecek hatalar nelerdir?

Birçok terapist, hastayla ilgili ne olup bittiğiyle ilgili sonuca zamanından önce varmaya çalışır. Vardıkları sonuçların çoğunun kökeni, hastaya uyabilecek veya uyamayacak önceden oluşturulmuş teorik ve kavramsal modellere dayanır. Terapistler hipotezleri hastanın fantezileri, semptomları ve davranışlarını bir açıklamaya kavuşturmadan önce destekleyici kanıtları gözden geçirerek üretmeli ve bu hipotezleri sözlü olarak ifade etmemelidir.

4. Size göre terapinin temel amacı nedir?

Terapinin temel amacı genelleyici bir ifadeyle açıklanamaz. Terapideki amaç, terapist ve hastanın birlikte hastaya rahatsızlık verenin ne olduğunu, hastanın neyi değiştirmek istediğini ve gerçekçi bir şekilde psikoterapi sürecinde neleri değiştirmenin mümkün olduğunu belirleyebilecekleri ortak çalışmaya dayalı bir çaba göstermektir. Elbette hastanın kendi hakkındaki gerçeği araması birçok dinamik psikoterapinin amacıdır; ancak bu amacın önemi, hastanın süreçten beklentisine göre değişiklik gösterir.

5. Terapist olmanın en zor kısmı nedir?

Terapist olmanın en zor kısmı gerçekten de “tüm dikkatinizi hastaya vermektir.” Bir psikoterapide terapiste yüklenen talepler gerçekten de olağanüstüdür. Terapist, hastanın dinlendiğini, onaylandığını ve anlaşıldığını hissetmesine olanak verecek şekilde tüm dikkatini hastaya vermelidir. Terapist, hastanın ihtiyaçlarıyla çelişebilen kendi istekleriyle terapinin her anında mücadele eder. Terapistin dikkati, süreç için faydalı olacak veya olmayacak şekilde odadan dışarı çıkacak ve kendi hayal dünyasına doğru gidecektir; ancak hastaya fayda sağlama ve yardım etme amacı, terapistin duygusal ve entelektüel hevesinin önüne geçmelidir.

6. Terapist olmanın en eğlenceli veya ödüllendirici kısmı nedir?

Terapistler tüm gün ilginç insanlarla konuşmak için ücret alırlar. Bu bakımdan, biz terapistler ayrıcalıklı bir mesleğe sahibiz. Bu mesleğin, biriyle çok derin seviyede bir samimiyetle bağ kurabilmek; insanlar arasında büyük önem taşıyan konularda farklı kültürel ve psikolojik bakış açılarını öğrenmek; başkalarına hayatlarını güzelleştirmelerinde ve daha iyiye gitmek için değişimler yapmalarında yardımcı olmak gibi birçok keyifli kısmı var.

7. Danışanlara terapi ile ilgili vereceğiniz öneri ne olurdu?

Terapi ile ilgili tereddütlerinizi veya olumsuz düşüncelerinizi terapistinizden gizlemeyin. Eğer yanlış anlaşıldığınızı; terapistinizin çok fazla konuştuğunu veya yeterince konuşmadığını; terapistin endişelerinin sizinkinin önüne geçtiğini; terapistin kişisel deneyimlerinize uymayan teorik modelleri size dayattığını veya terapistin dikkatinin dağıldığını ve sıkıldığını düşünüyorsanız, bu düşüncelerinizi dile getirin ve terapistinizden düşüncelerinizi ciddiye almasını bekleyin. Bu düşünceleri yoksayan herhangi bir terapistle görüşmeye devam etmek istemezsiniz.

***

Yazar Hakkında: Ph. D. unvanına sahip Ryan Howes, klinik psikolog, yazar, müzisyen ve Pasadena, Kaliforniya’da bulunan Fuller Psikoloji Okulu’nda profesördür.

Kaynak

https://www.psychologytoday.com/us/blog/in-therapy/200812/seven-questions-glen-o-gabbard


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir