Değişmek istiyorum düşüncesi, belki de insan olarak hepimizin (elbette istisnalar olabilir) zaman zaman kapıldığı bir düşüncedir. Belki direkt “değişmek istiyorum” demeyiz ama değişim isteğimizi/ beklentimizi dile getiren düşünceler üretiriz. Mesela, “Hayatımı değiştirmek istiyorum.”, “Zayıflamak istiyorum.”, “Artık daha sakin bir insan olmak istiyorum.” değişim hedefli düşüncelere örnek olabilir.
Değişim, bir açıdan bakıldığında hayatımızın merkezi kavramlarından biridir. Çünkü, istesek de istemesek de sürekli değişim içindeyiz. Doğduğumuz andan itibaren değişiyoruz. Hatta öldükten sonra bile değiştiğimizi söylesem bana kim ne diyebilir? Peki değişim dediğimiz şey nedir? Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük‘te değişimi, “Bir zaman dilimi içindeki değişikliklerin bütünü, değişme.” olarak tanımlıyor.
Öyleyse değişimi anlamak için değişiklik kelimesine bakmalıyız. O da şu tanımları alıyor sözlükte:
- Değişik olma durumu
- Farklılık
- Bir bütünün bir bölümünün değişmesiyle ortaya çıkan yeni durum
- Amaca uygun biçime getirmek için yapılan değiştirme, tadil
Yukarıdaki tanımlardan hareket edersek, değişmek istiyorum dediğimizde aslında şu cümleleri de kurmuş oluyoruz:
- Ben önceki halimden daha değişik olmak istiyorum
- Ben önceki halimden daha farklı olmak istiyorum
- Bir bütün olarak BEN, bir bölümümü, bir yönümü (düşünce, davranış, duygu vb.) değiştirip kendimle ilgili yeni bir durum ortaya çıkarmak istiyorum
- Kendimle ilgili bir amacım var. Bu amaca ulaşmak için, kendimdeki bazı şeyleri değiştirmek istiyorum
Bu satırların okuyucularından bazıları, tanımlara takıldığımı düşünebilir. Ancak ben, neye talip olduğumuzu anlamanın, talip olduğumuz şeyin tanımından geçtiğini düşünüyorum. “Değişmek istiyorum” diyen birisi aslında ne demek istiyor? Gerçek anlamda, demek istediği şeyi netleştirdiğinde hala ona talip olacak mı ya da olabilecek mi?
“Değişmek istiyorum” diyenler için durumu yeniden değerlendirelim mi?
Değişmek, en basit ifadeyle öncekinden daha farklı olmak demektir. Ancak biz, her farklılığın/ değişimin peşinden koşmuyoruz. Bizim için iyi olduğuna inandığımız, amacımıza uygun farklılıkların peşinde oluyoruz aslında. Dolayısıyla, “değişmek istiyorum” dediğimizde aslında, “şu anki halimden daha iyi olmak istiyorum”, yani “gelişmek istiyorum” diyoruz.
Değişmek ya da gelişmek için belirlenen hedefler, pek çok farklı alanda ortaya konabilir. Mesela, daha zengin olmak isteyebilir, daha zayıf olmak isteyebilir, daha iyi hissetmek isteyebilir, daha düzgün konuşmak isteyebilir, başka bir şehirde yaşamak isteyebilir, daha sağlıklı yaşamak isteyebilir, daha keyifli bir ilişki yaşamak isteyebilirsiniz. Bu hedefler sizin de kabul edeceğiniz gibi, son derece uzun bir liste oluşturabilir.
Değişim /gelişim sorumluluk gerektiren bir süreçtir. Kendimizle ilgili değişim söz konusu olduğunda, bunun sorumluluğunun tamamen bize ait olduğunu kabul etmeliyiz. Yani değişim, tüm hücrelerimizle bizim istediğimiz bir şey olmalı. Yoksa, içinde bulunduğumuz durumu en iyi, “El elin eşeğini türkü çığırarak arar.” sözü tarif eder 🙂
“Değişmek istiyorum” dediğimizde, çok zor bir yola çıkmaya niyet ettiğimizi bilmeliyiz. Çünkü, bir yanımız (gelişmek isteyen yanımız) değişmek isterken, alışkanlıklarımızdan oluşan başka bir yanımız (yenilikten endişe eden) buna direnç gösterecektir. Değişim bu iki taraf arasındaki çatışmayı göze almadan gerçekleştirilemez.
Değişim, her zaman keyifli bir süreç değildir. Çok zorlanacağımız, ümidimizin tükeneceği, vazgeçme noktasına geleceğimiz zamanlar olacaktır. Bütün bunları göze almalıyız. Ama bir şeyin keyifli olmaması gereksiz olduğu anlamına gelmez. Ameliyat keyifli değil fakat gereklidir.
Sonuç odaklı değişim yerine süreç odaklı değişim bizim için daha iyidir. Mesela, zayıflamak yerine sağlıklı beslenmeyi hedef olarak seçersek, daha motive edici ve sürdürülebilir bir hedef belirlemiş oluruz.
Değişmek istiyorum ifadesini, bazen gerçek bir hedef değil de bir avuntu olarak dile getirebiliriz; yani kendimizi kandırabiliriz. Ama unutmamalıyız ki, “istemek” ile “istemeyi istemek” arasında fark vardır. Bu yüzden, gerçekten değişmek isteyip istemediğimizi kendimize sormalıyız. Gerçekten değişmek istemek, değişim sürecinin tüm basamaklarını ve zorluklarını göze almak demektir.
Son olarak değişimin en etkili yollarından birinin de psikoterapi olduğunu hatırlatmak isterim. Hatta, “Psikoterapinin işi değişim/ gelişimdir.” bile diyebiliriz.
Şema terapi’nin değişim felsefesi
Şema terapi bir psikoterapi modeli olarak, insan hayatında pozitif yönde bir değişimi, yani gelişimi hedef alır. Bu hedefin peşinden koşarken de bazı varsayımları kendisi için değişim felsefesi olarak kabul eder. Jeffrey E. Young ve Janet S. Klosko bu varsayımları Hayatı Yeniden Keşfedin kitabında ayrıntılı olarak ifade etmektedir. Ben de bu yazıda kısaca Şema Terapinin değişim felsefesini size sunmaya çalışacağım. Ayrıntılı bilgi için kitabı okumanızı öneririm.
Şema terapinin değişimle ilgili felsefi bakışı
1- Şema terapinin değişimle ilgili ilk varsayımı, hepimizin mutlu ve tatmin olmak isteyen bir yanı olduğu şeklindedir. Bazıları bu süreci kendini gerçekleştirme, bazıları gerçek kendiliği ortaya çıkarma şeklinde ifade edebilir. Bu varsayım, insanın gelişime dönük yönünü temsil eder. Bu yön herkes için son derece kişiseldir. Durumu anlamak için meşe palamudunu metafor olarak olarak kullanabiliriz. Her meşe palamudunun nihai hedefi meşe ağacı olmaktır. Her insanın içsel olarak nihai hedefi, hayatta kendi özgünlüğünü sergileyebilmektir.
2- Şema terapinin ikinci varsayımı, herkesin bazı temel ihtiyaçlarla doğduğu şeklindedir. Bu ihtiyaçlarımız sağlıklı şekilde giderilirse kendimizi daha iyi hisseder ve içimizdeki potansiyelleri hayata daha rahat taşırız. Söz konusu ihtiyaçlar arasında, insanlarla iyi ilişkiler kurma, özerk olma, kabul edilme, onaylanma, eğlenebilme, kendimizi ifade edebilme vb. sayılabilir.
3- Üçüncü varsayıma göre insanlar değişebilir. Bazılarına göre insan değişmez. Sahip olduğu özellikleri doğuştan getirir ve o özelliklerle ömrünü tamamlar. Onlara göre insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur. Etrafımıza baktığımızda bu yaklaşımın geçerli olduğunu gösteren çok sayıda kanıt bulabilmekteyiz. Ancak psikoterapi deneyimi ve daha pek çok örnek de bize değişimin mümkün olduğunu gösteriyor. Değişimin zor olması mümkün olmadığı anlamına gelmez.
4- Dördüncü varsayım, hepimizde değişimi reddeden güçlü eğilimlerimiz olduğunu kabul eder. Bu üçüncü varsayımla çelişmez. Bir yanımız gelişimi arzu ederken başka yanlarımız buna direnç gösterir. Çünkü değişim zor bir süreçtir. Özellikle psikoterapi açısından değişim çok zor duygularla yüzleşmeyi, hayatımız için yeni adımlar atmayı gerektirir. Değişime direncin en önemli sebebi, alışık olduğumuzu tekrar etme eğilimimizdir. Çünkü değişim, yenilik ve bilinmezlik taşır içinde.
5- Beşinci varsayıma göre hepimiz acıdan kaçmak için güçlü eğilimler taşırız. Bu bir açıdan iyi bir açıdan kötüdür. İyi olan tarafı, acıdan ve olumsuzluklardan kaçıp bizim için iyi olanı arayacağımızı varsaymasıdır. Kötü tarafı ise değişimin zorluklarından ve acılarından da kaçınacağımız anlamına gelmesidir.
6- Şema Terapinin değişim felsefesindeki altıncı varsayıma göre, değişim için tek ve bütün insanlar için geçerli bir teknik yoktur. Değişim tek boyutlu bir süreç değildir. Bu açıdan şema terapi, bilişsel, davranışçı, kişiler arası ve yaşantısal teknikleri psikoterapi sürecinde kullanmaya çalışır.
7- Şema terapinin yedinci ve son varsayımına göre, her insan kişisel bir amaç yaratma ihtiyacındadır. Şemaların iyileşmesi değişimin ilk ve çok önemli bir ayağıdır. Şemalar, hayattaki kişisel amaçlarımızı oluşturmamıza ve onlara ulaşmamıza engel oluşturur. Şemaların iyileşmesi bizi kişisel hedeflerimizle baş başa bırakır. Dolayısıyla değişim süreci stratejiktir gelişigüzel değil.
Bu yazıda şema terapinin değişim felsefesini kısaca ela almaya çalıştım.
Ayrıntılı okuma için, yazının başında da belirttiğim gibi Hayatı Yeniden Keşfedin kitabına davet ediyorum. Konu ile ilgili düşüncelerinizi yorum kısmından paylaşırsanız memnun olurum.
“Değişmek istiyorum.” diyenlerdenseniz görüşebiliriz.