Sinemada sıkça kullanılan seri katil temasıyla psikopatlar toplumda merak uyandırmaya ve ilgi çekmeye başladı. Önceleri günlük hayatta pek fazla kullanılmayan psikopat terimi günlük dilin bir parçası haline geldi. Halk arasında uyumsuz ve sapkınca davranışlar sergileyen kişiler psikopat olarak adlandırılırken çoğu zaman bunun tam olarak ne anlama geldiği bilinmemekte ve yanlış anlamlarda kullanıldığı görülmektedir.
Toplumsal kurallara ters düşen, toplumdan sapan ve kültürel değerlere aykırı davranışlar gösteren kişiler psikoloji literatüründe “antisosyal”, “sosyopat” ya da “psikopat” olarak nitelendirilmektedir. Ancak topluma zıt her davranış bu tanıma girmemektedir. Bu yazıda, anlam karmaşasını gidermek amacıyla psikopat, sosyopat ve antisosyal kavramlarını açıklayarak ne gibi durumlarda bireylerin antisosyal kişilik bozukluğu sınıfında değerlendirildiğini ve bu kişilik bozukluğunun nasıl oluştuğunu, nelere yol açtığını konuşacağız.
Psikopat ve sosyopat aynı şey midir?
Her iki rahatsızlık da aslında kişilik bozuklukları başlığı altında incelenir. Genellikle eş anlamlarda kullanılan psikopat ve sosyopat kavramları benzerliklerle birlikte temelde farklı noktalara işaret eder. Psikopat terimi genelde bütün kişilik bozuklukları için kullanılırken sosyopat terimi söz konusu kişilik bozukluğunun toplumsal uzantılarını karşılamak üzere kullanılmıştır. Her iki rahatsızlıkta da bireyler sosyal normları ya da kuralları ihmal ederler, başkalarının haklarını önemsemezler, şiddete eğilimleri vardır ve suçluluk hissetmezler.
Psikopat ile sosyopat arasındaki en belirgin fark psikopatlığın doğuştan, yani genetik olarak geçtiği sosyopatların ise “sosyo” teriminden de anlaşılacağı üzere sosyal ortama, çevreye bağlı olarak bu özellikleri kazanmasıdır.
Psikopatlar risk almaya her zaman meyilli olmuş, içinden geldiği gibi davranan, korkusuz ve insanlarla ilişkilerinde sorun yaşayan kişilerdir. Toplum kurallarının ve beklentilerinin farkındadırlar ve çevreleri tarafından onaylanmayacak düşünce ve davranışlarını ustalıkla gizleyebilirler.
Psikopatlarda vicdan oldukça azdır. Bir şeyi çalmanın yanlış olduğunu bilseler dahi eğer canları istiyorsa yaparlar. Sosyopatlar ise aslında daha normal bir kişiliğe sahip olmalarına karşın sorunun kaynağı aileleri, yetiştirilme tarzı ve yaşadıkları çevredir.
Sosyopatlar toplum içinde kendi gerçek kimliklerinin dışına çıkıp, olduklarından farklı bir görüntü vermekte pek başarılıdırlar. Bu sebeple pek çok insan yaşamı boyunca bir-iki sosyopat ile karşılaşmış ama bunun farkına varmamış olabilir. Her iki durumda da görüldüğü gibi bu rahatsızlığa sahip bireyler topluma uyum sağlamakta zorlanır ve toplumsal alana da yansıyan ciddi bozulmalar ortaya çıkar. Şimdi bu iki kavramı içinde barındıran antisosyal kişilik bozukluğunu inceleyelim.
Antisosyal kişilik bozukluğu (ASKB) nedir?
Antisosyal kişilik bozukluğuna sahip kişiler hem ergenlikte davranış bozukluğu geçmişi olan hem de yetişkinlik döneminde sosyal açıdan tehlikeli ve sorumsuz davranışlara sahip olan kişilerdir.
Antisosyal kişilik bozukluğu 15 yaşından başlayan ve erişkinlikte devam eden, yaygın olarak başkalarının haklarına tecavüz etme ve önemsememe ile kendini gösteren bir rahatsızlıktır. Antisosyal kişilik bozukluğu kişinin bilişsel becerilerinde, temel duygulanım ve düşünce yapısında belirgin bozulmaya yol açmayan, kendini özellikle davranış alanında göstererek insanlar arası ilişkilerde, aile ve iş yaşamında parçalanmaya neden olabilen, hastadan çok topluma huzursuzluk veren, kronik ve tedaviye dirençli bir ruhsal bozukluktur.
Kişinin içinde yaşadığı kültürün beklentilerinden belirgin olarak sapan ve suç sayılan davranışlar sergilemek, dürtü kontrolünde zayıflık, empatiden yoksunluk, suçluluk duymama gibi alanlarda belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da diğer önemli alanlarda bozulmaya yol açmaktadır.
Antisosyal bireylerin okul performansının düşük olduğu, aynı işte uzun süre çalışamama, evlilikleri sürdürememe ve dini inançlarının zayıf ya da hiç olmadığı gibi özelliklerinin sık olduğu bilinmektedir.
Antisosyal kişilik bozukluğunun tanı ölçütleri nelerdir?
Genellikle antisosyal denilince evden çıkmayan, insanlarla iletişim kuramayan, sosyalleşmeyi beceremeyen veya reddeden kişiler gözümüzde canlanabilir. Ancak topluma katılmayan sosyalleşmeyen her bireye antisosyal denilmesinin doğru olmadığını ve bu kişilerin asosyal olarak tanımlanmasının yerinde olacağını söylemekte yarar var. Antisosyal olmak demek birtakım belirtileri ve ciddi sonuçları beraberinde getiren ancak klinik olarak tanımlanabilen davranış ve kişilik bozukluğuna işaret eder. Bu durumda belirli tanı kriterleri olacaktır. Bunlar şu şekildedir:
- Tutuklanması için zemin hazırlayan eylemlerde tekrar tekrar bulunmakla belirli, yasalara uygun toplumsal davranış biçimine ayak uyduramama,
- Sürekli yalan söyleme, takma isimler kullanma ya da kişisel çıkarı, zevk için başkalarını kullanma ile belirli dürüst olmayan tutum,
- Dürtüsellik ya da gelecek için tasarılar yapamama,
- Tekrarlayan kavga, dövüşler ya da saldırılarla belirli olmak üzere sinirlilik ve saldırganlık,
- Kendisinin ve başkalarının güvenliği konusunda umursamazlık,
- Sürekli işinin olmayışı ya da parasal sorumluluklarını yerine getirmeme ile belirli, sürekli bir sorumsuzluk.
- Başkasına zarar verme, kötü davranma ya da başkasından bir şey çalmış olmasına rağmen ilgisiz olma veya yaptıklarından kendince mantıklı açıklamalar getirme ile belirli pişmanlık ve vicdan azabı duymama.
Antisosyal kişilik bozukluğu tanısının konabilmesi için yukarıda sıralamış olduğumuz maddelerden üçünün (ya da daha fazlasının) olması ile kendini gösteren, 15 yaşından beri süregelen, başkalarının haklarını saymama, başkalarının haklarına saldırma örüntüsünün klinik olarak incelenmesi gerekmektedir. Buna ek olarak hastalıktan şüphe duyulan bireyin en az 18 yaşında olması, 15 yaş öncesinde davranım bozukluğunun başladığına ilişkin kanıtların olması ve şizofreninin ya da bipolar bozukluğun, gidişi sırasında ortaya çıkmamış olması gerekmektedir.
Antisosyal kişilik bozukluğunun toplumda görülme sıklığı nedir?
Antisosyal kişilik bozukluğunun görülme sıklığını etkileyen en önemli faktörler yaş, cinsiyet, kültürel etkenler ve sosyoekonomik durum gibi değişkenlerdir. Kentlerin fakir bölgeleri ve bu bölgelerin yer değiştiren sakinleri arasında daha yaygındır. ASKB en yüksek yaygınlıkta, şiddetli alkol kullanım bozukluğu olan erkekler (%70’den fazla) ve cezaevlerinde kalanlar (%75 kadar yüksek olabilir) arasında bulunur.
Araştırmalara göre erkeklerde kadınlara oranlara daha çok görüldüğü bildirilmektedir. Erkeklerde bu oran %3-7 arasındayken kadınlarda %1 civarındadır. Erkek hastalar kadınlarla karşılaştırıldığında erkeklerin daha geniş ailelerden geldikleri görülür.
Ailenin sahip olduğu erkek çocuk sayının fazlalığı antisosyal davranışın gelişimini desteklemekte, ailedeki kız çocukların fazlalığının ise koruyucu bir etkisi olmaktadır.
Belirtiler 15 yaşından önce başlamaktadır. Kızlarda belirtiler ergenlik döneminde görülebilirken, erkeklerde daha erken yaşlarda bile görülebilmektedir. Antisosyal kişilik bozukluğu, bu bozukluğa sahip erkeklerin birinci derece akrabaları arasında kontrollere göre beş kat daha yaygındır.
Antisosyal kişilik bozukluğunun nedenleri nelerdir?
Çalışmalardan elde edilen sonuçlar, biyolojik (genetik, fizyolojik, nörobiyolojik) ve çevresel faktörlerin karşılıklı etkileşiminin antisosyal kişilik bozukluğunun gelişiminde ve devamlılığında rol oynadığını göstermektedir. Bu faktörlerin tek tek neler olduğuna bir bakalım.
Genetik Faktörler: Araştırmalar antisosyal kişilik bozukluğunun toplum içinde dağılımının yaklaşık yarısında genetik faktörlerin etkili olduğunu göstermektedir. Antisosyal bireylerin birinci dereceden akrabalarında alkolizm ve sosyopati arasındaki ilişki bulunmuştur. Antisosyal erişkinlerin olmayanlara göre daha fazla sayıda antisosyal akrabaları olduğu belirtilmektedir. Evlatlık çalışmaları, genetik ve çevresel faktörlerin bu bozukluk için risk faktörü olduklarını göstermektedir. ASKB olan ebeveynlerin evlatlık ve biyolojik çocuklarında ASKB riski artmıştır. Ayrıca genetik geçişi olan ödül bağımlılığı ve zarardan kaçınma gibi mizaç özelliklerinin antisosyal kişilik gelişiminde etkili olduğunu belirtmektedir.
Biyolojik Faktörler: Nöro-psikolojik test çalışmaları, 3 yaş civarındaki çocuklarda beyin işlevselliğindeki bozulmaların ASKB gelişimine katkıda bulunduğunu göstermektedir. Bir takım beyin görüntüleme çalışmaları antisosyal gruplarda, belirli beyin bölgelerinin yapısal veya işlevsel olarak farklılık gösterdiğini ortaya koymuştur. En sık tekrarlanan bulgu, prefrontal korteksin(beynin ön kısmı) hacimsel ve işlevsel açıdan azaldığıdır. Bunun yanı sıra doğum esnasında beyin hasarı, kafa travması ve ensefalit gibi durumlarda ikincil olarak gelişebilmektedir. ASKB olan bireylerdeki beyin yapısı ve işlevselliğindeki farklılıkların kaynağı, genetik ya da çevresel etmenlerden kaynaklanmaktadır. Yukarıda tanımlanan bazı beyin farklılıkları psiko-sosyal yoksunluktan (çocukluk çağı fiziksel ve cinsel istismar) kaynaklanmaktadır. Çevresel faktörlerle özellikle yaşamın erken dönemlerinde karşılaşıldığında beyin gelişimi anlamlı düzeyde etkilenebilir ve antisosyal davranış riskinde artışa yol açabilir.
Nörokimyasal Faktörler: Çeşitli hormonların eksikliği veya fazlalığı ASKB’yi tetiklemektedir. Düşük serotonin seviyesinin saldırgan davranışlar ile ilişkili olduğu ölçülmüştür. Buna ek olarak stresin vücuttaki hormonları etkilemesine bağlı olarak ASKB’nin stres ile sıkı ilişkisinin olması hem klinik görünümün hem de risk faktörlerinin desteklediği bir durumdur. Stresle ASKB arasındaki ilişki iki farklı hipotezle açıklanmaya çalışılmaktadır. Birincisi ASKB hastalarının stresi daha az yaşadığı yönündeki hipotezdir. Buna göre daha az korku ve stres yaşamaları daha fazla risk almalarına neden olmaktadır. İkinci hipoteze göre ise ASKB hastalarının daha yüksek stres eşiği nedeniyle daha fazla stresörlere kendilerini maruz bırakmalarıdır.
Nörobilişsel Faktörler: Sürekli antisosyal davranış gösteren ergenlerde uzaysal ve hafıza fonksiyonlarında bozulmalar tespit edilmiştir. Yapılan çalışmalarda sosyopatik bireylerin üzüntü ve korku içeren yüz ifadelerini tanımlamakta zorluk çektikleri gösterilmiştir ve bu bulgular şiddet inhibisyon mekanizması ile açıklanmaktadır. Şiddet inhibisyon mekanizmasına göre, ahlaki sosyalleşmede empati çok önemli bir rol almaktadır. Bu teorinin temeli amigdaladır. Amigdala insanda duyguları tanıyıp, işleyen beyin alanıdır. Normalde insanlar üzgün bir surat ifadesi gibi sıkıntı, endişe işaretleri gördükleri zaman geri adım atarak teslim olurlar. Bu sıkıntı veren işaretler ortaya çıktığı zaman şiddet inhibisyon mekanizması aktive olur ve sonrasında mevcut davranışlar durdurulur. Bu fonksiyonlardaki bozulma empati eksikliğine ve dolayısıyla sosyopatiye yol açmaktadır.
Çevresel Faktörler: Antisosyal kişilik bozukluğunun oluşumunda genetik faktörler kadar etkilidir. Çocukluktan itibaren ebeveynlerin çocuğa tutumları, çocuğu yetiştirme tarzları çocuğa karşı davranışlarıyla birlikte kendi ilişkilerindeki davranışları ASKB gelişiminde rol oynamaktadır. Çocuğa bebeklikten itibaren verilen bakım kalitesi yıllar sonra ASKB gelişimine sebep olabilmektedir. Annenin bebekle etkileşiminde sessiz kalması, kendisinin bebeği yatıştırması yerine oyuncakla sakinleştirmeyi tercih etmesinin, süreçte ASKB gelişiminde rolünün olduğu belirlenmiştir.
Çocukluk döneminde şiddet ve istismara uğramanın, yetişkinlikte ASKB oluşumuyla ilişkili olduğu bulunmuştur. Antisosyal davranışlarla ilişkili olarak televizyon seyretmenin etkilerinin araştırıldığı 26 yıl süren bir çalışmada, 1037 birey incelenmiş olup, çocukluk ergenlik döneminde daha uzun süre televizyon izlemenin genç erişkinlikte ASKB ve hüküm giyme ile ilişkili olduğu ortaya konulmuştur. Araştırmayı yürütenler, bu sonuca yol açan olası nedenler olarak; gözlemsel öğrenme ile antisosyal davranışın içselleştirilmesi, gencin şiddete veya acı çeken kişilere yönelik duyarsızlaşması, belli koşullarda öfkenin ve şiddetin kullanılabileceği ile inançlar geliştirmesi, aile ve akranlarla sosyal etkileşimin azalması, azalmış eğitim başarısı ve artmış işsizlik oranlarını göstermişlerdir.
Antisosyal kişilik bozukluğuna sahip kişilerin genel özellikleri nelerdir?
- Sert, kaba ve kavgacı tutumlar sergilerler ve çoğu insan bu tür kişiliği olanlardan çekinir. Soğuk, hissiz, başkalarının duygularına karşı duyarsız ve başkalarını küçük düşürmeye eğilimli kişilerdir.
- Sürekli olarak tartışmaya hazır uzlaşmadan uzaktırlar. Hatasız olarak görülmek için kendi görüşlerinde her zaman ısrar ederler, tartışmanın geçerliliğini ortadan kaldıracak açık kanıtlar olsa bile herhangi bir konuda başkalarının dediğini kabul etmezler.
- Sıcak yürekten duyguları ifade etmekten kaçınırlar; yumuşaklık, kibarlık ve sevecenlikten kuşku duyarlar ve bunların içten duygular olabileceğine inanmıyor gibi görünürler.
- Ertelemekten hoşlanmazlar. Düşünmeden davranıyor gibi görülürler, hemen haz duyacaklarını bekledikleri şeyleri ertelemezler.
- Kolaylıkla sıkılır ve huysuzlaşırlar, yinelenen sıradan olayların akışına katlanamazlar, evliliklerinin ya da yaptıkları işlerin günlük sorumluluklarını yerine getirmeyi sürdüremezler.
- Bazıları tehlikeye alışıkmış gibi kendini riske sokar heyecan arayışında bulunur. Olası zarar verici sonuçları görmeksizin, heyecan verici ve bir an için doyum sağlayıcı bir serüvenden bir diğerine atlama eğilimleri vardır.
- İşler istediği gibi yolunda giderse şirin, cana yakın ve sırnaşık davranırlar. Daha karakteristik olarak yüzsüz, küstah ve kızgın davranış özellikleri gösterme eğilimindedirler.
- Engellenmeye tahammülleri yoktur. Engellendiklerinde aşırı tepki gösterirler, öfkelenirler, kinlenirler. İlk tepkileri karşılarındakini alçaltmaya çalışmak ve onlar üzerinde egemenlik kurmaya çalışmak olur.
- Empatiden, içgörüden ve davranışlarının nelere yol açabileceğine ilişkin öngörüden yoksundurlar.
- ASKB olan bireyler çirkin davranışlarını başkalarının hoş görmesi için akla yatkın açıklamalar ve özürler bulma konusunda beceriklidirler. Bunun için genellikle kendilerinin “kötü yetiştirilmiş” olduklarını ve geçmişte başlarına birçok talihsizliğin gelmiş olduğunu ileri sürerler. Böylece kendilerini suçlanmaktan kurtarmaya, suçsuz kalmaya ve sorumsuzca davranışlarını sürdürmelerini haklı çıkarmaya çalışırlar.
- Duygu ve düşüncelerini tartmadan, şekillendirmeden akıllarına geleni olduğu gibi söyleyiverirler. Böyle dobra dobra konuşmak bazıları için içtenliğin bir göstergesi sayılabilir ancak antisosyal bireyler bunu doğruluk ve dürüstlüğün dışavurumu olarak değil başkalarını sarsmak, onları yıldırmak için yaparlar.
- Çevresindeki insanları hor görerek geçmişte yaşadıkları acı ve ıstırapların, küçük duruma düşürülmüş olmalarının öcünü almaya çalışırlar. Böylece çocuklukta içine itildiklerini düşündükleri aşağı toplumsal tabakanın olumsuz etkilerinden kurtulmaya çalışırlar. Bu sebeple güç elde etme istekleri iyi huylu değildir; öç almaya yönelik nefret duygusu içerir.
- Kendi kişiliklerini tatmin edecek meslek grupları seçerek toplumda gizlenmeyi başarabilirler. Acımasız ve zekice dolaplar çeviren iş adamı, sürekli gözdağı veren ve zorbaca davranan başçavuş, kendini üstün gören ve cezalandırıcı okul müdiresi, emredici ve küstahça egemenlik kuran cerrahi ekip şefi gibi mesleki görevin ardından kendi dürtülerini doyurmaya çalışan tipleri buna örnek verebiliriz.
Antisosyal bireyin yerleşik düşünceleri nelerdir?
- Ben insanları ele geçirmezsem insanlar beni ele geçirir.
- Kendime dikkat etmeliyim.
- İstediğim işlerin olması için en iyi yol zorlamak ve kurnazlık yapmaktır.
- Hepimiz bir ormanda yaşıyoruz ancak güçlü olanlar ayakta kalacaktır.
- Verilen sözlerin tutulması ya da borçların ödenmesi önemli değildir.
- Yakalanmadığın sürece yalan söyleyebilir, insanları aldatabilirsin.
- Bana adaletsiz davranıldı, artık hangi yolla olursa olsun hak ettiğim değeri görmek istiyorum.
- Başka insanların çok büyük zayıflıkları var ve kandırılmayı hak ediyorlar.
- Bir şeyi istersem onu elde etmek için ne gerekirse yaparım.
- Başkalarını ben sıkıştırmazsam onlar beni sıkıştıracaktır.
- İnsanların benim hakkımda ne düşündüğü ne söylediği beni hiç ilgilendirmez.
- Yakalanmadan yaptığım işlerde olası kötü sonuçlar beni hiç ilgilendirmez.
Antisosyal kişilik bozukluğu belirtileri nelerdir?
ASKB olan bireylerin toplumda kendilerini gizleme konusunda usta olduklarından bahsettik. Peki dışarıdan göründüğü kadarıyla bu tipleri ayırt etmenin yolları var mıdır? Antisosyal bireylerin ne düşündüklerini ve zihinlerinin nasıl çalıştığını tam anlayamasak da bazı davranışlarla bize bunu hissettirebilirler. Bu davranışlar şunlardır:
- Sıklıkla kavgaya karışma, saldırgan olma, problemleri şiddet yoluyla çözmeye çalışmak.
- Ceza hukuku alanında sıkça sorun yaşama, kural ihlalleri, hırsızlık gibi suçlar işlemek.
- Sürekli yalan söyleme eğiliminde olma, dürüstlükten uzaklık.
- Tüm uyarılara, şikayetlere rağmen başkalarının haklarını ihlal etme ve suçluluk duymamak.
- Uyuşturucu ve alkol suiistimali.
- Sürekli olarak endişeli olma, moral bozukluğu yaşama ve sinirli olmak.
Antisosyal kişilerin çevreye ve kendilerine bakışları nasıldır?
Antisosyal kişilik bozukluğunda uyum sorununa neden olan tepkileri en çok tetikleyen durum ya da olaylar toplumsal değerler ve kurallardır. Toplumsal beklentileri sağlama ve değerlere saygı gösterme konusunda umursamazdırlar. Toplum içinde bu sebeple kendilerini gergin, endişeli hissederler. Empatiden yoksun oldukları için insanların ne hissedeceğini anlayamazlar. Empatiden yoksunluk onları diledikleri kötülüğü yapma gücü de verir. Onlar için tek önemli olan şey kendileridir. Kendilerini üstün gördükleri için kural veya sınırlar onlar için önemsizdir. Toplumun ve kuralların ona karşı, onu amacından uzaklaştıran kötücül şeyler olarak görür sınır ihlali yapmayı hak sayarlar. İyi ve doğruyu ayırt edemedikleri için başkalarına duygusal, düşünsel, fiziksel zararlar verebilirler. Her zaman kendilerinin haklı olduğuna inandıklarından dolayı yaptıklarından utanç duymazlar. Bu denli nefret yüklü kişilerin nefreti kendilerinden uzaklaştırmak için diğer insanlara ve topluma yansıttığını söyleyebiliriz. Görüldüğü gibi antisosyal kişilik bozukluğu bireyden çok topluma yansıyan ve toplumda bozulmalara sebep olan ciddi bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlığa sahip kişiler toplumda tehdit oluşturduğu için de bireyden çıkıp toplumun sorunu haline gelmektedir.
Antisosyal kişilik biçimi ve bozukluğu arasındaki ayrımlar nelerdir?
Topluma her uyumsuz davranan kişi ASKB’ye sahiptir diyemiyoruz. Çünkü antisosyal kişilik biçimi diye tanımlanan özelliklere sahip topluma pek zararı olmayan, kendi halinde insanlar da mevcuttur. Bu durumda kişilik biçimi ile kişilik bozukluğunu ayırt etmek önem taşır. Bunun için biçim ve bozukluğu kıyaslayarak sıralamamız anlamamızı kolaylaştıracaktır.
Biçim: Bir yere bağlı olmadan çalışmayı yeğlerler, beceri ve yetenekleri ile iyi yaşarlar.
Bozukluk: Belirli bir işi sürdürmekte zorluk çekerler.
Biçim: Kendi değer yargılarına göre yaşamayı tercih eder, toplumun değer yargılarından pek etkilenmezler.
Bozukluk: Yasalara aykırı davranma eğilimi gösterirler tutuklanmalarını gerektirecek eylemlerde bulunabilirler.
Biçim: Ergenlik dönemlerinde yaramazlık yaptıkları çok olmuştur.
Bozukluk: Kavga ve dövüşlere sıkça katılıp şiddet yanlısıdırlar.
Biçim: Para konusunda cömerttirler.
Bozukluk: Parasal yükümlülüklerini yerine getirmedikleri sık gözlenir.
Biçim: Günübirlik yaşamaya eğilimlilerdir ancak kısa sürelide olsa birtakım tasarılar oluşturabilirler.
Bozukluk: Geleceği düşünmez, tasarıda bulunmazlar, belirli bir amacı olmadan başka bir iş bulmadan işlerini bırakıp giderler.
Biçim: Tatlı dillidirler arkadaş edinme konusunda beceriklidirler.
Bozukluk: Yakın ilişki kuramaz sürekli yalan söyleyerek başkalarını kullanırlar. Kimi zamanlarda kimliklerini gizleyerek takma ad kullanabilirler.
Biçim: Kendilerini kullanmak isteyenlere karşı dururlar, yüreklidirler.
Bozukluk: Kendilerinin ve başkalarının güvenliğini hiçe sayarlar. Alkollüyken araba kullanır tehdit oluşturan hareketler yaparlar.
Biçim: Başkaları için pek üzülmezler herkesin yaptıklarından sorumlu olduğunu düşünürler.
Bozukluk: Başkalarının yaptıkları onları hiç ilgilendirmez ve insanların özünde kötü olduğunu inancı taşırlar.
Biçim: Cinsel istekleri fazladır çok eşli olmayı tercih etseler de tek eşli de kalmayı başarabilirler.
Bozukluk: Uzun süreli tek eşli ilişki sürdüremezler.
Biçim: Başkalarına karşı kendilerini pek sorumlu hissetmezler.
Bozukluk: Pişmanlık duymazlar, başkalarına karşı ne yapmış olursa olsunlar kendilerini hep haklı görme eğiliminde olurlar.
Antisosyal kişilik bozukluğunda doğru tanıyı koyabilmek
Antisosyal kişilik bozukluğunu saptamak pek kolay değildir. Birçok farklı durum, davranış ve hastalıkla karıştırılabilir niteliktedir. En önemli noktalardan biri yukarıda bahsetmiş olduğumuz antisosyal kişilik biçimi ve antisosyal bozukluk arasındaki farklardır. Bunun haricinde çocukluk ve ergenlik dönemlerinde uyumu iyi, yetişkinlik döneminde de olumlu ilişkiler geliştirmiş ancak daha sonra birdenbire antisosyal davranış gösteren bireylerle karıştırılabilir. İleri yaşta ortaya çıkan kumar oynama, zimmetine para geçirme, çok eşlilik gibi durumlar antisosyal bozukluğun değil sorunlarla baş etmek için antisosyal davranışları bir savunma aracı olarak kullanan insanların özelliğidir.
Hiçbir şekilde hastalık tanısı almayan ancak yaşama uyum için antisosyal davranışı seçen bireyler de vardır. Bunlar yasaları açıkça ihlal etmemekle birlikte, fırsatçı, bilerek gerçekleri saptıran, menfaat peşinde koşan kişilerdir. Bunlara bazı politikacılar ve iş adamları örnek verilebilir. Bu sebeplerle kronik antisosyal davranış sosyopatik kişilik için tek başına tanı koydurucu bir bulgu değildir.
Klinik tanıda, kronik antisosyal davranışın görülebileceği ruhsal bozuklukları ayırt etmek gerekir. ASKB özellikle narsisistik ve borderline (sınırda) kişilik bozukluklarından olduğu kadar, psikoz, doğuştan gelen mental bozukluklar, affektif bozukluklar ve madde kullanım bozukluğundan ayırt edilmelidir. Madde kullanım bozukluğuyla ASKB’yi ayırt etmek bazen bir arada olmaları sebebiyle zordur.
Ayrım noktası antisosyal davranış, madde kullanımından sonra daha ileri yaşlarda ortaya çıkıyorsa bunlarda antisosyal kişilik bozukluğundan söz edilemez. Benzer hastalık belirtileri olan bozukluklarla karışmaması ve ASKB ile birlikte görülen rahatsızlıklardan ayırt edilebilmesi için kişiye kapsamlı klinik gözlem ve vaka analizi yapılması gerekmektedir.
Antisosyal kişilik bozukluğu tedavisi nasıldır?
Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişilerin tedavileri oldukça zordur. Bunun sebebi bu kişilerin kendilerinden şikâyetlerinin olmaması ve kendileri hakkında farkındalıktan yoksun olmalarıdır.
Bir ASKB hastası kendi iradesiyle tedavi olmak için uzmana gitmemektedir. Konumsal ya da maddi güç elde edebilen antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler güç ihtiyaçlarını ciddi ruhsal problemlerine rağmen sağlayabilmiş oldukları için zaten tedavi arayışına girmezler. Çoğu vakada hasta, ailesi veya eşi gibi yakın akranlar tarafından tedaviye zorlanmaktadır.
Kişinin tedaviye zoraki, isteksizce başlaması hastalığın seyrini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu süreçte hastanın ve terapistin becerileri ve motivasyonu oldukça önemlidir. Tedavide zihinsel işleyişin zenginleştirilerek, sosyal ve ahlaki davranışın geliştirilmesine yönelik çalışılmalıdır. Hastaların ahlaki gelişimlerini dikkate alarak, psikolojik gelişim kuramından yola çıkıp, tedaviyi belirlemek gerekir.
Tedavi planı hazırlanırken terapist, hastaya tedaviye katılımın gerekliliği konusunda bilgilendirmelidir. Çünkü bu tip hastalar diğer insanların onları kabul etmediğini ya da özgürlüklerini kısıtlamak istediğini düşünerek şüpheci davranırlar. Terapilerin süresi, kuralları, iptal ilkeleri gibi detaylar hastaya açıklanmalı ve belirlenen düzene uyulmalıdır.
Hastalarda umutsuzluk ve iyileşmeye yönelik inançsızlık olsa da, terapistin bunun tedavi edilebilir olduğunu hastaya iletmesi sağaltım için oldukça önemlidir. Bu destek hastalarda motivasyonu sağlayarak, iyileşme sürecini kısaltacaktır. ASKB olan hastaların kişilik özellikleri iyileşmeye yönelik hayal kırıklıkları yaşatsa da belirli tedavi girişimleri (stres, öfke kontrolü, vb.) vasıtasıyla şiddet davranışı da dâhil özel belirtilerle başa çıkılabilir.
Antisosyal kişilerin gelecekleriyle ilgili umut vadeden psikoterapistlerle terapötik uyum sağlamaları dikkat çeken bir durumdur. ASKB olan bireyler insanlara güven duymayan kişiler oldukları için psikoterapist seçimi oldukça önemlidir. En faydalı tedaviler toplumda yüksek riskli suçluları hedefleyen beceri merkezli ve davranışçı terapilerdir. Erişkin suçlularda etkili tedavilerle ilgili yapılan çalışmalarda iyi tasarlanmış ve uygulanmış programların yeniden suç işleme eğilimlerini azalttığı bildirilmiştir. En fazla etkili olan programlar risk (yeniden suç işleme riski yüksek hastalar), gereklilik (aktif suç oluşturan faktörler) ve duyarlılık (suç işleyen kişinin bireysel özellikleri) üzerine odaklananlardır.
Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişilerle yapılan psikoterapi çalışmalarında, bu kişilerin çocukluklarında çok ciddi ölçülerde ve sürekli olarak duygusal ve fiziksel şiddet görmüş oldukları ve beraberinde duygusal ihmale maruz kalmış oldukları görülmektedir. Babanın fiziksel yokluğu ya da baba var olsa da yoğun şiddet uygulaması ve duygusal bağ kurmaması en çok karşılaşılan travmalardır.
Güç ihtiyacını babadan sağlayamamış, bununla birlikte şiddet görmüş bu çocuklar ileriki yaşlarında güç elde etme ile ilgili fırsatlar doğduğunda bunu her ne pahasına olursa olsun elde etme ihtiyacına giriyor gözükmektedirler. Bir diğer tedavi metodu da ilaçlarla olmaktadır. İlaç tedavisi ASKB’yi tam olarak ortadan kaldırmasa da bu bozukluğa eşlik eden depresif örüntüyü ve endişeyi hafifletici etki sağlamaktadır.
Antisosyal kişilik bozukluğu tedavi edilmezse ne olur?
Antisosyal kişilik bozukluğunun bazı toplumsal sonuçlarının ortaya çıkardığı maliyetler, bu bozukluğu olan kişiler tarafından işlenen suçların mağdurları tarafından çekilen acılar toplum düzenini bozmaktadır.
Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireyler, alkol ve diğer ilaçları kötüye kullanma ile art arda suç işleme riski yüksek olan bireylerdir. Hapis onlar için olası bir sonuçtur.
Antisosyal kişilik bozukluğu olan insanlarda majör depresyon, kaygı ve bipolar bozukluk gibi ruh hali problemlerine karşı savunmasızdır; diğer kişilik bozukluklarına, özellikle borderline ve narsisistik kişilik bozukluklarına sahip olanlar; kendini incitme ve diğer zarar verme biçimlerinin yanı sıra cinayet, intihar veya kazayla ölme gibi sonuçları yaşayabilirler.
Antisosyal kişilik bozukluğu, hemen hemen tüm diğer rahatsızlıkların seyrini daha sorunlu hale getirmeye yol açmaktadır. Antisosyal kişilik bozukluğu olması, madde kötüye kullanımı veya duygusal veya fiziksel madde bağımlılığı sorunlarının tedavisini zorlaştırır. Hem antisosyal kişilik bozukluğu hem de şizofreni hastalarının tedavi programlarına uymaları daha az olasıdır ve bir cezaevinde veya hastanede devam etme olasılığı daha yüksektir. Antisosyal kişilik bozukluğu tedavi edilmezse, bu riskler çoğalır.
Ayrıntılar
- ÖZTÜRK, Orhan, Aylin ULUŞAHİN, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2015.
- YÜKSEL, Nevzat, Ruhsal Hastalıklar, Nobel Yayınları, Özyurt Matbaacılık, Ankara, 2006.
- KARATAŞ, Fatma, Ayşe KARATAŞ GÜNER, Ruh Sağlığı ve Psikiyatri, Korza Yayıncılık, Ankara, 2012.
- KÖROĞLU, Ertuğrul, DSM-IV-TR Tanı Ölçütleri, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2005.
- ŞENER, Beria Bilge, Zafer ÇELİK, İbrahim UÇAK, Psikoloji Ders Kitabı, MEB Kitapları Ankara, 2007.
- SAYIL, Işık, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları, Antıp AŞ Tıp Kitapları ve Bilimsel Yayınlar No: 20, Ankara, 2000.
- Köroğlu, Ertuğrul, Kişilik Bozuklukları, Ankara: HYB Basım Yayın, 2014.
- Şahin. M, Anormal Psikolojisi, Ankara: Nobel Akademi Yayıncılık, 2017.
- Butcher, James N. Anormal Psikoloji, Kaknüs Yayınevi ; 2013