Warren Procci (Amerikan Psikanaliz Derneği Başkanı) ile yedi soru

Yazar:

Kategori:

Amerikan Psikanaliz Derneği Başkanı ile Yedi Soru.

Bazen yedi soru sadece yedi sorudur. Amerikan Psikanaliz Derneği başkanı Warren Procci, Yedi Soru hakkındaki yorumlarını nezaketle paylaşıyor. Yedi Soru projesi; terapistlerin düşünceleri arasındaki teorik ve biçimsel farkları ortaya koymak için seçkin yazarlara, kuramcılara ve karar vericilere psikoterapi hakkında aynı soruları yöneltir. Dr. Procci, Amerikan Psikiyatri Derneği, Amerikan Psikoloji Derneği ve APA-29’da (Psikoterapi) başkanlık yaparak karar verici unvanını tam anlamıyla karşılıyor.

Psikanaliz, birçok modern terapinin kökeni olan psikoterapinin orijinal bir tekniğidir. Psikanalizin nasıl anıldığını bilirsiniz; Sigmund Freud, koltuğa uzanmak, serbest çağrışım, penis kıskançlığı, Oedipus, vb. Hastalar birkaç yıl boyunca her hafta direnmelerini ve aktarımlarını inceledikleri; sağlıksız dürtülerini keşfetmek ve çatışmalarını çözümlemek için bilinçaltını anlamaya çalıştıkları seanslara katılıyorlar. Modern psikanalizin düzinelerce farklı çeşidi bulunsa da, Freud’un temel teorisi ve teknikleri bugün hâlâ kullanılıyor. Dünyada yüzlerce klinik tedavi uzmanı, sıkı bir çalışma süreci, vaka testleri ve analizlerle psikanalitik eğitim yolunda ilerler. Psikanaliz, kendisini hakir gören kişilerin eleştirilerine rağmen; bilimsel araştırma kategorisinde yerini koruyor.

Warren Procci, (Doktor, Wisconsin Üniversitesi) farklı kurumlardaki on yıllık idari tecrübesini takiben; Amerikan Psikanaliz Derneği başkanı seçilmiştir. Güney Kaliforniya Psikanaliz Derneğinde Başkanlık (1994-1996) ve Dekanlık (1996-2001) yapmıştır. Warren Procci, Mezun olduğu Wagner Üniversitesi’nde mütevelli (1999- ), Güney Kaliforniya Üniversitesi ile Los Angeles Kaliforniya Üniversitesi’nde Klinik Psikiyatri Profesörü ve New Center Psikanaliz Merkezi ile Newport Psikanaliz Enstitüsü’nde öğretim görevlisi. Dr. Procci’yle iletişime geçme nedenim birçok ortak noktamızın olmasıydı. İkimiz de Pasadena’da çalıştık ve kendisinin dekan olduğu süreçte Güney Kaliforniya Psikanaliz Enstitüsü’nde eğitim gördüm. Ayrıca 60. doğum günü partisine Paul Anka gelmişti. Bu kulağa oldukça havalı geliyor.

Amerikan Psikanaliz Derneği (APsaA), topluma psikanalizin faydaları hakkında eğitim veren; eşcinsel evliliği destekleme ve Irak ve Afganistan’dan dönen askerlerin tedavisini üstlenme gibi sosyal girişimlerde aktif olarak yer alan bir kuruluştur. Bir zamanlar zenginler için bir lüks olarak görülen APsaA, son yıllarda düşük ücretli birkaç psikanaliz tesisi açtı. Los Angeles Wright Enstitüsü ve Rose City Merkezi olmak üzere iki klinikle bağlantım oldu. Bu klinikler, danışanların 30$ gibi bir ücretle her hafta birkaç kere görüşmeye girebildiği yerlerdi.

Dr. Procci’ye yılların tecrübesini açıkça ortaya koyan cevapları için minnettarım. Terapist/danışan ilişkisi üzerinde uzun süre kafa yorduğu aşikâr. Ona göre; terapi, danışan kendi içgörüsünün kontrolünü ele aldığında başarıya ulaşıyor (2. Soru ve 7. Soru), sorunlar ise terapistler yardım etmek için çok çaba sarf ettiğinde ortaya çıkıyor (3. Soru). Arkanıza yaslanın, rahatlayın, Yedi Soru’nun keyfini çıkarın ve bana aklınıza gelen ilk şeyi söyleyin.

Warren Procci ile yedi soru

1 ) Eğer yeni bir danışan size “Ne hakkında konuşmalıyım?” diye sorsaydı nasıl cevap verirdiniz?

Bu çok sık rastlanılan bir durum. Tabii ki de hastaya cevap vereceğim; ancak asıl önemli olan şey bu durumun üstesinden kendi terapötik tavrımı sergileyerek gelmektir. Sakin, rahat ve huzurlu olmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Hastaya rahatlamaya; bana ne düşündüğünü, aklından ne geçtiğini veya ne hakkında endişelendiğini anlatmaya çalışırsa, ancak o zaman ne hakkında konuşması gerektiğini bulacağını söylerim.

2) Terapötik süreçte danışanlar için en zor olan şey nedir?

Bu, her zaman her hasta için aynı olmuyor. Ancak, genellikle en çok başa çıkmak istemedikleri durumlarla başa çıkmaları gerektiği zamanlarda zorluk çekiyorlar. Yaşadıkları zorluklarda kendi rollerinin olduğuyla yüzleşmeliler. Yıllardır alışkanlık haline getirdikleri şeyleri yapmayı bırakmaya çalışırken, bu girişimin kendi içlerinden gelmesi gerektiğini kabul etmeleri oldukça zor oluyor. Bu girişim benden gelemez.

3) Terapistlerin yaptığı terapötik süreci kötü yönde etkileyecek hatalar nelerdir?

Bu yine terapistten terapiste fark eden bir durum; fakat kendi işimden yola çıkarak söyleyebilirim ki, yardım etmek için çok fazla çaba sarf ettiğimde terapötik süreci kötü yönde etkilemiş oluyorum.

4) Size göre terapinin temel amacı nedir?

Bence terapinin temel amacı, kişinin özgürlük ve bağımsızlık hissini artırmak; böylece hastaların tam potansiyellerine ulaşmalarını engelleyen basmakalıp ve verimsiz davranış kalıplarını bırakmalarına yardımcı olmaktır. İşte o zaman yeni, farklı, daha yaratıcı ve daha uysal yanıtlarla karşılaşabilecekleri bir yol bulmuş olurlar.

5) Terapist olmanın en zor kısmı nedir?

Bana göre tedavideki en zor kısım, hastanın direnmesiyle ve kendi kendini engelleyen kalıpları kullanmaktaki ısrarıyla başa çıkarken; aynı zamanda yapıcı, yardımcı ve terapötik tavrı sürdürebilmenizin gerektiği anlardır. Terapistin, hastaya savunmacılığını hatırlatacak şekilde davranmaması çok önemlidir. Sakin ve hatta dingin olmak; zamanla ve sonunda, hastaya bu davranışların hayatlarındaki zorlukları devam ettirdiğini görmesinde yardımcı olabilmek önemlidir.

6) Terapist olmanın en eğlenceli veya ödüllendirici kısmı nedir?

Kendi doyumunda ve gelişiminde büyük fırsatlara yol açacak bir süreçte olan bir insana çok yakından, ortak çalışmaya dayalı ve derin anlamlar taşıyan bir yoldan eşlik etme ayrıcalığı. Eğer bir hastayla başarıya ulaşırsak; bizi hayatı boyunca minnetle hatırlayacaktır.

7) Danışanlara terapi ile ilgili vereceğiniz öneri ne olurdu?

Hızlı değişimler yapmak amacından dolayı hissettiğiniz baskıyı üzerinizden atmak için bir yol bulmak önemlidir. Baskı altında hissetmek yerine, arkanıza yaslanın ve terapötik ilişki bağlamında nasıl düşündüğünüzü, nasıl davrandığınızı gözlemleyin. Başka bir ifadeyle, terapötik ilişkinizin rahatlık ve gelişim akışının oluşacağı bir çevre sağlayacağına güvenmek önemlidir.

***

Yazar Hakkında: Ph. D. unvanına sahip Ryan Howes, klinik psikolog, yazar, müzisyen ve Pasadena, Kaliforniya’da bulunan Fuller Psikoloji Okulu’nda profesördür.

Kaynak

https://www.psychologytoday.com/intl/blog/in-therapy/200903/seven-questions-warren-procci


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir