Şizotipal kişilik bozukluğu nedir?

Yazar:

Kategori:

Şizotipal kişilik bozukluğunu, aklımızda bir çerçeve oluşturması bakımından toplumda nispeten daha çok bilinen şizofreninin hafif seyreden bir türü olarak düşünmemiz mümkündür.

Şizofreni ile yakından ilişkili olan şizotipal kişilik bozukluğu, birçok noktada şizofreni ile benzer bulgular gösterse de aralarındaki farklar doğru tanı ve tedavi açısından önemlidir.

Şizotipal kişilik bozukluğu olan kişilerin düşüncelerinde, davranışlarında, konuşmalarında, dış görünümlerinde tuhaflık ve sıradışılık gözlemlenmektedir. Şizotipal kişiler olağandışı davranışlarda bulunmakla birlikte insanlarla ilişki kurmakta da zorlanan, kişilerarası ilişkilerde aşırı derecede sosyal kaygı yaşayan kişilerdir.

Bu kişilerin büyüsel düşünceleri, algı yanılsamaları, gözle görülmeyen şeyleri görme, telepati ile iletişim kurma gibi doğaüstü inançları vardır.

Şizotipal kişilik bozukluğu olan kişiler, gerçekte orada olmayan bir gücün veya kişinin oradaymış hissine sahip olabilir. Konuşmalarında alışılmışın dışında, devrik ve net olmayan cümle kurabilir, özbakım yetersizlikleri, kendi kendine konuşma gibi özellikler gösterebilirler.

Şizotipal kişiler insanlarla yakın ilişkiler kurmakta oldukça güçlük çekerler. Bunun en belirgin nedeni insanlara karşı şüpheci olmalarıdır. Akranlarının ve çevrelerindeki insanların kendilerine karşı olumsuz düşünceler beslediklerini düşünerek onlara karşı şüpheci, güvensiz, çekingen davranır, insanlarla iletişim ve ilişki kurmaktan kaçınırlar.

Şizoid bozukluğa sahip kişilerin kendileri insanlarla yakınlaşmak istemediği gibi özbakımlarının yetersiz olması, konuşmalarındaki belirsizlik ve tutarsızlıklar, garip davranışları nedeniyle de insanlar tarafından çoğu zaman dışlanırlar. İnsanlar bu kişilerle ilişki kurmak istemez, onları garip bir tip olarak nitelendirilirler.

Bu bozukluk her ne kadar hastalık olarak değerlendirilse de, toplumda normal kişilik biçimi olarak da yer bulmaktadır. Bu kişilik tarzında olan insanları; gizemli, farklı ve ilginç deneyimleri açık ve doğaüstü olaylara ilgi duyan kişiler olarak düşünmek mümkündür.

Genel hatlarıyla şizotipal kişilik bozukluğunu giriş yapmış olsak da bu hastalığın teşhis ve tedavisi için tanı ölçütleri daha detaylı bilgi sağlayacaktır.

Şizotipal kişilik bozukluğunun tanı ölçütleri nelerdir?

Toplumun %3’lük yani oldukça ender bir kısmında rastlanan şizotipal kişilik bozukluğu şizofrenik yakınları olanlarda daha sık görülmektedir. Cinsiyet bakımından da erkeklerde kadınlara oranla daha sık rastlanmaktadır.

Şizotipal kişilik bozukluğu tanısı koymaktaki en büyük zorluk, bozukluğun, borderline kişilik bozukluğu, narsisistik kişilik bozukluğu ve çekingen kişilik bozukluğu ile benzer belirtilere sahip olmasıdır. Bu nedenle, uzman tarafından tanı koymak zorlaşmaktadır.

Genel hatlarıyla şizotipal kişilik bozukluğu tanı kriterleri şu şekildedir:

  • Şizoid kişilerde referans düşünceler görülmektedir. Bu kişiler, olayların kendileri için özel, olağandan farklı anlamlar taşıması inancına sahiplerdir.
  • Kişinin davranışlarını etkileyen toplumsal değerlerle uyuşmayan sıradışı inançlar veya büyüsel düşünce örneğin altıncı his, telepati, batıl inanç, doğaüstü inanışlar gibi örüntüler vardır.
  • Olağandışı algılar ve bedensel illüzyonlar, gerçeğin olduğu gibi algılanmasında güçlük gibi bulgular rastlanmaktadır. Örneğin, uzuvlarında büyüme gibi şekil bozuklukları olduğunu hissederler.
  • Şizoid kişilerin belki de en dikkat çeken özelliklerinden biri de şüpheciliktir. Bu kişiler çevresindeki insanlara sürekli kuşkuyla yaklaşır bir türlü onlara güven duymaz. Şüphecilikle birlikte paranoid düşünceler de beraberinde gelir. İnsanların sürekli kendisine komplo kurduklarına ve kendisinin kötülüğü için uğraştıklarına dair gerçekçi olmayan düşünceleri vardır.
  • Tuhaf düşünceler ve belirsiz ya da basmakalıp konuşma, bağlamdan bağımsız, uygunsuz konuşma gibi belirtiler gösterirler.
  • Bu kişilerin duygulanımlarında da uygunsuzluk ve kısıtlılık görülmektedir. Genel olarak sıkılmış ve donuk bir görünüme sahiptirler.
  • Birinci derece akrabaları dışında genellikle yakın arkadaşları bulunmaz. Bunun sebebi olarak, kişilere kuşkucu yaklaşmaları, alınganlık ve garip tarzları düşünülmektedir.
  • Aşırı derecede toplumsal kaygıları ve değersizlik duyguları bulunmaktadır. Bu sebeple de kendilerini topluma ait hissedemezler. Her ne kadar yakın oldukları kişilerle görüşüyor olsalar dahi her görüşmede aynı yoğun kaygıyı hissederek ortamı kısa sürede terk etme ihtiyacı hissederler.
  • Şizoid kişiler, olaylara tepkilerini içe dönük bir şekilde verir, dışsal tepki mekanizmaları neredeyse yoktur.

Şizotipal kişilik bozukluğunun nedenleri nelerdir?

Şizotipal kişilik bozukluğu olan kişilerde sanrıların gelişmesiyle birlikte şizofreni görülme olasılığı diğer kişilere göre yüksektir. Şizofrenik hastaların yakınlarında da şizotipal kişilik bozukluğu özellikleri gösterme olasılığı diğer kişilere kıyasla yüksektir. Buradan da anlaşılacağı gibi şizotipal kişilik bozukluğu ile şizofreni temelde ortak bir paydadan gelmektedir. Ancak hastalıkların şiddeti ve seyri birbirinden ayrılmaktadır. Şizotipal kişilik bozukluğunun nedenlerine baktığımızda şizofreninin nedenleriyle hemen hemen aynı paydada oldukları görmekteyiz. Bu nedenler şu şekilde sıralanabilir:

Biyolojik  Nedenler: Bugüne kadar yapılan araştırma bulguları şizotipal kişilik bozukluğunun aileden kalıtımsal yolla geçmiş olduğu yönündedir. Genetik aktarım yoluyla gelişebilen şizotipal kişilik bozukluğu genellikle şizofreninin oluş nedeniyle ile aynıdır. Biyolojik  yapının hastalık üzerindeki etkilerini saptamak amacıyla yapılan araştırmalarda beyin yapısı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme gibi teknolojik araçlarla incelenmektedir. Bu sayede beyin yapısındaki anormalliklerin saptanması hedeflenmektedir. Araştırma sonuçlarında şizotipal kişilik bozukluğu görülen kişilerin beyi yapısında özellikle beynin ön lobu olan frontal lobda farklılıklar tespit edilmiştir. Düşünme ve algı becelerimizden sorumlu olan frontal lobdaki daralma şizofreni ve şizotipal kişilik bozukluğunun biyolojik temelleri olduğuna işaret etmektedir.

Nörokimyasal Nedenler: Beynimizin çalışmasında oldukça etkili bir rol oynayan kimyasal haberciler olarak adlandırabileceğimiz nörotransmitterlerin de şizotipal kişilik bozukluğunun oluşumu üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Bu kimyasal haberciler sayesinde düşünebiliyor, algısal ve bilişsel faaliyetlerimizi bu kimyasallar aracılığı ile sağlıyoruz. Şizotipal kişilik bozukluğunun en tipik belirtisi olan bilişsel çarpıtmalar ve düşüncelerde kopukluk akla bu kimyasallar habercilerin araştırılmasını getirmiştir. Düşünce bozuklukları, paranoid belirtiler, sıradışı algılar gibi belirtileri bulunan şizotipal kişilik bozukluğunun  dopamin hormonunun fazlalılığıyla bağlantılı olduğu tespit edilmiştir. Dopamin hormonundaki artışların hastalık semptomlarında artışa neden olduğu araştırmalar sonucu kanıtlanmıştır.

Çevresel Nedenler: Şizotipal kişilik bozukluğunun nedenlerinde önemli yer tutan bir diğer faktör de kişinin çocukluktan itiberen nasıl bir çevrede büyüdüğü, ona bakım verenler tarafından nasıl bir tutumla yetiştirilmiş olduğu ve olumsuz yaşantılar bütünüdür. Çocukluk döneminde her çocuğun anne babasından ayrılarak kendi özerkliğini kazanmaya başladığı bir evre vardır. Bu evrede çocuk etrafı özgürce, tek başına keşfetmek ister kendi başına bir şeyler başarma arzusu vardır. Çocuğun gelişimin doğal bir parçası olan özerklik kazanma evresinde çocuğa gereğinden fazla korumacı davranışlar göstermek ya da çocuğun tek başına herhangi bir davranışta bulunmasına ket vurmak çocukta kalıcı hasarlara neden olabilir. Şizotipallerin ebeveynleri çocuklarını özerk davrandıkları için cezalandırırken bir yandan da kendileri benzer özerk davranışlar sergilerler. Bu tutumlar çocuğa çelişkili ve mantıksız mesajlar iletilmesine neden olur. Bu tutuma bir örnek verecek olursak; Kendisi eve uğramadığı halde çocuğunu evde bulamadığı için çocuğunu döven bir babayı düşünebiliriz. Çocuğundan beklentileriyle kendi yaptıkları uyuşmayan baba, çocuk üzerinde kafa karışıklığı yaratmaktadır. Aynı durumda çocuğa “senin her hareketinden haberim olur bilirim ben” gibi cümleler kurmak çocuk üzerinde sürekli izlendiği ve uzaktan takip edildiği hisleri uyandırabilmektedir. Bu tarz tutumların gelecekte  büyüsel inançlara sahip şizotipal kişilikler oluşumunda etkili olduğu düşünülmektedir. Çeşitli araştırmalarda saptanmış diğer bir etmen de; şizotipal kişilik bozukluğuna sahip kişilerin, çocukluk döneminde fiziksel ve ruhsal olarak istismar edilmiş, ihmale maruz kalmış çocuklar olduğu yönündedir.

Şizotipal kişilik bozukluğuna sahip kişilerin genel özellikleri nelerdir?

Kişilik bozuklukları çoğu zaman pasif kalıp herhangi bir soruna neden olmaksızın kişinin yaşamını sürdürmesine imkan tanır. Ancak kişinin zorlandığı, baskı altında olduğu ya da travmatik olaylara maruz kaldığı zamanlarda şiddetlenebilir. Her ne kadar toplum içinde sindirilmiş olarak hayatlarını sürdürseler de şizotipal kişilik bozukluğuna sahip kişilerin genel özellikleri şaşırtıcı derece ilginç olabilir. Şizotipal kişilikteki insanları fark etmemizi sağlayan belli başlı genel özellikler şunlardır:

  • Şizotipaller genel olarak soğuk yapılı ve mesafelidir. Kendilerini toplumdan yalıtmıştır. Olaylar ve durumlar karşısında tepkileri donuktur. Dışarıdan bakıldığından umursamaz ve kafaları karışık gibi görünürler.
  • Yetersiz ve uyumsuz duygulanımları sebebiyle tam olarak canlı ve yaşıyor gibi gözükmezler. Kendilerini cansız bir varlık gibi hissederler. Kendilerine ve bedenlerine yabancılaşmış hissederler. Başkalarına ve kendilerine sanki uzaktan bakıyormuş gibidirler. Bu yabancılaşmayı telafi etmek adına kendi gerçekliklerini yaratarak kendilerine özgü batıl inançlar, şüpheler, illüzyonlar oluştururlar.
  • Şizotipal kişiler, kendileri aşırı uyarı altında hissederler. Aşırı kaygılı olma hali özellikle toplum içine karışmak istemedikleri ve toplumdan uzak kalmayı istedikleri, toplumsal beklentilerin kendilerini zorladığı sıralarda görülür. Bu istemedikleri durumlarla karşı karşıya kaldıklarında gerçek olmayan kendi oluşturdukları dünyaya sürüklenerek psikoz hali yaşayabilirler.
  • Karşılıklı toplumsal iletişimin gereklerini yerine getiremezler. Dağınık, düzensiz, kopuk iletişim kurarlar. Yalnız kişilerdir çok az sayıda arkadaşları vardır.
  • Şizotipal kişiler, tutarlı olarak toplumsal başarı gösteremez, ilerleme kaydedemezler. İş ve okul hayatları  karışıktır ve başarısızlıklarla doludur. İş değişikliğinde bulunur ya da işten atılma durumuna sürüklenirler. Başarısızlıklarının temelinde değersizlik duyguları yatmaktadır.
  • Kişiler arası iletişimlerde az sayıda sözcükle, sınırlı konular hakkında konuşurlar. Karşılıklı konuşmalarda konuyu acayip, özel veya soyut konulara çekerler. Konuşulan konudan bağımsız tepkilerde bulunabilir uygunsuz cevaplar verebilirler.
  • Bir kişinin aklından geçen düşünceleri ya da çok uzakta yaşanmış bir olayı bir araç ve duygusal bağlantı olmadan algılama becerileri olduklarına inanırlar. Telapatik iletişimin gücüne ve varlığına inanırlar.
  • Başkalarının dünyalarına ilgisiz ve kayıtsız olmaları şizotipallerin en belirgin özellikleri arasındadır. Tüm bu özellikleri şizotipal kişilik bozukluğuna sahip insanların iç dünyasında yaşanıyor olsa dahi dışarıdan da görülebilecek türdendir. Şizotipaller iç dünyalarındaki karışıklığı davranışlarıyla dışarıya yanıtır.

Şizotipal kişilik bozukluğu ve biçimi arasındaki farklar nelerdir?

Şizotipal kişilik bozukluğu ciddi bir hastalık olarak görülsede buraya kadar anlattığımız kadarıyla okuyucular kendilerinde şizotipal kişiliğe benzer özellikler olduğunu düşünebilir. Bu nedenle toplumda normal olarak kabul edilen şizotipal kişilik biçimi ile şizotipal bozukluğun ayrımındaki detaylara değinmek yararlı olacaktır.

Bozukluk: Şizotipal bozukluk olan kişide kastedilme zannı vardır. Bu bozukluğa sahip kişiler olayları sanki özel olarak kendilerini hedef alan özel bir anlam ifade ediyormuş gibi yorumlar.

Biçim: Şizotipal kişilik özellikleri taşıyanlar ise kendi iç dünyalarından ilham alır kendi duygu ve düşüncelerine odaklanır.

Bozukluk: Şizotipal bozukluğa sahip kişilerin büyüsel düşünceleri ve  batıl inançları vardır. Örneğin bu kişiler; başkalarının aklından geçenler okuma, geleceği görebilme gibi yetenekleri olduğuna inanabilir.

Biçim:  Bu kişilik yapısında olanlar bazı alışılmadık fikir ve batıl inançlara sahip olsalar da toplumsal gerçekliğe ayak uydurmak adına bu inançları bir kenara atabilirler.

Bozukluk: Şizotipallerde olağandışı algısal yaşantılar vardır. Bunlar; gerçekte orada olmayan şeyler görme, yanılmasama şeklinde olabilir. Örneğin ölmüş birini gerçekte görmüş hissetme gibi biçimlerde olabilir.

Biçim: Şizotipal tarzı olan kişiler ise gizemli, doğaüstü olaylara ilgilidir ancak bunları gerçeklik olarak kabul etmezler.

Bozukluk: Yoğun derecede toplumsal kaygıları vardır. Şizotipal kişiler yeni sosyal ortamlara girmekten aşırı kaygı duyarlar. Bununla birlikte sosyal kaygıları o kadar yüksektir ki tanıdık çevrelerde dahi kaygı yaşamaya devam edebilirler.

Biçim: Kişilik biçimi olarak şizotipal özellik gösterenler de diğer insanlara göre başkalarının düşüncelerine daha fazla önem verirler. Başkalarının kendilerine nasıl davranacağını diğerlerine göre daha fazla duyarlıdırlar.

Bozukluk: Kimseye benzemeyen davranışları bulunmakla birlikte insanlara karşı oldukça soğukturlar. Özbakımlarına dikkat etmezler. Örneğin saçları dağınık, kıyafetleri pasaklı olarak gezebilirler.

Biçim: Toplumsal uyumları gelişmiştir. Özbakımlarına dikkat ederler. Toplumdan ayrılan kendilerine has davranışları bulunmakla birlikte bunlar toplumdan dışlanmalarına sebep olmaz. Toplumsal değerleri dikkate alarak oluşturulmuş kendilerine özgü, ilginç yaşamları vardır.

Bozukluk: Şizotipal kişilik bozukluğu olan kişilerin birinci derece yakın akrabaları dışında sosyal çevreleri ve yakın arkadaşları veya sırdaşları yoktur ya da bir kişiden oluşur.

Biçim: Şizotipal tarzda kişiliğe sahip insanlar için yalnız kalmak bir tercihtir. Kendi başlarına zaman geçirmekten, insanlardan bağımsız yaşayan az sayıda yakın arkadaşa ihtiyaç duyan kişilerdir.

Şizotipal kişilik bozukluğunda doğru tanıyı koyabilmek

Şizotipal kişilik bozukluğunun bazı semptomları diğer kişilik bozukluklarıyla ortak veya benzer olması nedeniyle ayırıcı özellikler önem taşımaktadır. Şizotipal kişilik bozukluğu; en çok şizoid ve kaçıngan kişilik bozuklarıyla karıştırılsa da aynı zamanda paranoid ve sınırda kişilik bozuklarıyla da ortak özellikler taşımaktadır. Bunlara ek olarak yaygın olarak şizofreni hastalığı ile karıştırılmakta ve ortak özellikleri bakımından çok sayıda benzerlik taşımaktadırlar. Şizofrenilerde görülen sanrı, halüsinasyon, psikoz durumlarının sürekliliği şizotipal kişilik bozukluğundan ayrılmaktadır. Paranoid ve şizoid kişiliklik bozuklarından ise psikoz görülmesi bakımından ayrılan şizotipal kişilik bozukluğu, sınırda kişilik bozukluğundan da yakın insani ilişkilerin varlığı ve duygusal iniş çıkışların görülmesi bakımından ayrılmaktadır. Sınırda kişilik bozukluğunda kişiler yakın ilişki kurmadan yapamazlar ancak şizotipaller insanlardan tamamen uzak, ayrı durmaya çalışır.

Şizotipal kişilik bozukluğunun tedavisi nasıldır?

Şizotipal kişilik bozukluğu, kişilik bozuklukları içinde en erken tespit edilen bozukluk olmasına rağmen tedavi edilmesi en güç olan kişilik bozuklukları arasındadır. Tedavisinin zor olmasındaki en büyük neden şizotipal kişinin düşüncelerini ve kendini ifadesindeki zorluklardır. Aynı zamanda şizotipal kişilerin başka insanlara karşı şüpheci yaklaşımı ve güvensiz tutumu terapi ile tedaviyi zorlaştırmaktadır. Bu nedenle bu kişilik bozukluğu ile çalışırken tedavide ilaçla tedavisinin de önemli bir yeri bulunmaktadır. Terapinin sürdürülmesi için gerekli olan karşılıklı güven ve işbirliğinin sağlanmasında ilaçla tedavinin desteği gerekli olmaktadır. Şizotipal kişilik bozukluğunda ağır bir tablo seyreden hastalar için terapiden önce ilaç kullanımı daha yararlı olmakla birlikte kişinin durumuna bağlı olarak ilaçlı tedavi ve terapi eş zamanlı olarak da devam edebilmektedir. Terapinin başarıya ulaşması büyük ölçüde şizotipal kişinin düşünsel bozukluğunun şiddetine bağlıdır. Terapi metotları açısından bakacak olursak; genel olarak ilaç tedavisiyle paralel olarak yürütülen bilişsel davranışçı terapi şizotipal kişilik bozukluğunun tedavisinde en etkili yöntem olmaktadır.

Kaynakça
  • KÖROĞLU, Ertuğrul, DSM-IV-TR Tanı Ölçütleri, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2005.
  • Köroğlu, Ertuğrul, Kişilik Bozuklukları, Ankara: HYB Basım Yayın, 2014.
  • Butcher, James N.  Anormal Psikoloji, Kaknüs Yayınevi ; 2013
  • SAYIL, Işık, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları, Antıp AŞ Tıp Kitapları ve Bilimsel Yayınlar No: 20, Ankara
  • ÖZTÜRK, Orhan, Aylin ULUŞAHİN, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2015.
  • MILLON, Theodore, Modern Yaşamda Kişilik Bozuklukları, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2019.
  • Şahin. M, Anormal Psikolojisi, Ankara: Nobel Akademi Yayıncılık, 2017.
  • Butcher, James N.  Anormal Psikoloji, Kaknüs Yayınevi ; 2013
  • YÜKSEL, Nevzat, Ruhsal Hastalıklar,  Nobel Yayınları, Özyurt Matbaacılık, Ankara, 2006.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir