Çocuğum okula hazır mı

Yazar:

Kategori:

İlkokula başlama çocuğun eğitim hayatına attığı ilk adımıdır. Başladığından  itibaren okul, çocuk için kendini geliştirme ve bazı becerileri edinmede önemli bir yerdir. Çocuk okul sayesinde arkadaşları ile birlikte etkinliklere katılmayı, belirli bir disiplin ve plan ile  kurallara uymayı , öğretmenin talimatlarını yerine getirmeyi , okuma-yazma, aritmetik vb. konuları öğrenmeye başlar. Çocuk her şeyin başında öncelikle okula uyum  sağlamaya sonrasında  ise okuma yazma becerisini kazanmaya çalışır. Okuma yazma, çocuğun en önemli görevlerindendir. Çünkü  ileride akademik görevleri başarıyla yerine getirebilmesi için öncelikle okuma- yazma bilmesi gereklidir. Ama okuma-yazma becerisini kazanabilmek için de okula uyum sağlaması gerekmektedir.

Çocuk okulda arkadaş ve öğretmenleriyle etkileşim içine girer. Bu etkileşim fiziksel, duygusal, zihinsel ve dil gelişimi alanlarındaki becelerini uygulayabildiği bir süreçtir. Sürecin sağlıklı gerçekleşebilmesi için becerilerini gerçekleştirebilecek olgunluğa sahip olması gerekir.  Bir çocuğun okula uyum sağlayabilmesi ve okuma- yazma becerisini kazanması okul olgunluk düzeyine bağlıdır.

Okul olgunluğu nedir?

Okul olgunluğu, çocuğun bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal anlamda okula hazır olması demektir. Ayrıca çocuktan çocuğa değişen bir kavramdır.

Okul olgunluğuna sahip olan bir çocuk, gelişimsel açıdan (duygusal, fiziksel, zihinsel, sosyal)  belirli bir düzeye gelmiş olmalıdır ve ondan istenilenleri de doğru ve başarılı şekilde yerine getirmesi gerekmektedir.”

Zihinsel düzeyde çocuğun yaşına uygun bir öğrenme ve kavrayış düzeyine sahip olması olgunluğu temsil eder.

Bu tanımlara göre, çocuğun okuma yazma becerilerini kazanabilmesi ile okul olgunluğu arasında ilişki olduğu söylenebilir. Çocukların okul için gerekli becerileri (fiziksel, duygusal, zihinsel ve dil gelişimi alanlarında) yerine getirebilmesi için bulundukları yaşta büyük  önem taşır.

Okula başlama olgunluğunda çocukta bulunması gereken en önemli krtiterlerden biri, çocuğun sağlıklı bir bedensel gelişime sahip olmasıdır. Çocuğun yaşı, boyu, ağırlığı, büyük ve küçük kas gelişimi, görsel ve işitsel algısı, el-göz koordinasyonu gibi özelliklerinin sağlıklı bir gelişim göstermesi okula başlamada, belirli olgunluğa erişilmesinde önemlidir.

Olaylar arasında ilişki kurma, nesnelerin özelliklerini algılama ve ayırt etme, problem çözme, dikkatini toplama ve sürdürme gibi zihinsel özellikler öğrenme sürecinde başarılı olmada oldukça etkilidir. Zihinsel olarak yeterli olgunluğa erişmiş olan çocuklar, yeni düşünceler geliştirmede, okulda yeni tecrübeler  edinmede ve bunlara bağlı olarak okula adapte olmada daha başarılı ve hızlı olurlar.

Dil, belli başlı öğrenme yollarından biridir. Bu yüzden hem sözlü hem de yazılı olarak büyük önem taşımaktadır. Etkin bir şekilde dinleyebilen ve konuşabilen çocuk başkalarıyla ilişkilerinde de  başarılı olduğu gibi  öğrenme stratejileri geliştirmede ve okuma yazma becerisi kazanmada yaşıtlarına göre daha başarılı olur.

Yaşına uygun dil becerileri geliştirmeyen çocuklar ise sosyal uyumsuzluk, okuma zorluğu yaşamakta ve okulda çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalabilmektedir.

Duygularını rahatça ifade edebilme, kendini güvende hissetme, çevresindeki yetişkinler ve akranları ile rahat bir şekilde iletişim kurabilme çocuğun duygusal olarak sağlıklı olduğunu gösterir.

Çocuk duygusal yönden dengeli ve sağlıklı bir gelişime sahip ise okuldaki öğrenme etkinliklerine katılmada zorluk yaşamaz. Bu da olumlu benlik algısını ve özgüvenini geliştirmesini sağlar.

Kendini sözel olarak ifade edebilme, iletişim kurabilme, paylaşma, sorumluluk alma ve sorumluluk yerine getirebilme gibi beceriler çocuğun diğer bireylerle iletişim kurmasını ve bunları sürdürmesini sağlamaktadır.

Çocuğun ileri düzey oyun becerilerine sahip olması da, özellikle akranlarıyla iletişim kurması açısından gerekli olan sosyal özelliklerdendir.

Farklı alanlardaki becerileri açısından belirli bir seviyeye ulaşmış olan çocuklar okul yaşamlarında uyumlu, mutlu ve başarılı olabilirler .

 Türk Tabipler Birliği 2012 yılında okula erken başlama ile ilgili bir  rapor yayınlamıştır:

Altı yaşından önce el-göz koordinasyonunun sağlanamamış, İnce motor becerilerin beklenen olgunluğa erişmemiş, Soyutlama, odaklanma ve dikkati sürdürme becerileri yeterince gelişmemiş çocukların öğrenme hızları diğer öğrencilere göre daha yavaş olmuştur. (Türk Tabipler Birliği, 2012)

Tüm bu tanımlamara ek olarak, araştırmacılar  okul eğitimine başlamadan önce mutlaka  çocukların olgunluk düzeyine bakılması gerektiğini ifade etmişlerdir. Çocukların belirli bir yaşa geldiğinde okul olgunluğuna sahip olduğu düşünülmektedir. Yani bu durumda yaş ölçütü okula başlama konusunda en yaygın ölçüt olarak gösterilmiştir. Yaş ölçütü sık sık değiştirilir ve ülkeden ülkeye farklılık gösterebilir.

Türkiye’de 2012 yıllarına kadar çocuklar 72 ayını doldurduktan sonra okula başlarlardı. 2012 yılından sonra ise okula başlama yaşında değişiklikler olmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı, İlköğretim Kurumları Yönetmeliğine göre 66 ayını dolduran çocukların okula kaydı yapılabilecektir. Yaşı ile kayıt olma hakkını kazanan çocuklar okula başlayabilir. Fakat yaşça kayıt olma hakkı kazanıp gelişimsel olarak okula başlamaya hazır olmayan çocuklar için hazır olmadıklarına dair  sağlık raporu alınır. Bu durumda da çocuk okul öncesi eğitime yönlendirilir veya okula kayıtları bir yıl ertelenir. (Milli Eğitim Bakanlığı [MEB], 2013).

Çocuğun okul olgunluğuna sahip olduğu nasıl anlaşılır?

1- Öz bakım becerileri: Tuvaletini yalnız başına yapabilmeli, dişlerini fırçalayabilmeli, kendi başına giyinebilmeli ve soyunabilmeli , düğmelerini ilikleyip çözebilmeli, kendisi yemek yiyebilmeli, çanta defter kalem vb. gibi eşyalarına kendisi sahip çıkabilmeli ve toparlayabilmelidir.

 2- Sosyal- duygusal gelişim: Kurallara uygun davranışlar sergileyebilmeli, okul ortamında ortaya çıkabilecek durumlarla ( öfke, gerilim vb. ) baş edebilmeli,  arkadaşlık başlatabilmeli ve sürdürebilmeli, oyun kurallarını anlayıp sırasını bekleyebilmelidir. (oyun oynama ve  kurallarıa uymak sosyalleşmeleri açısından çok önemlidir.)

3- İnce motor -küçük kasların motor gelişim: Çocuklar yazı yazabilmek için ince motor becerilerinin gelişmesine ihtiyaç duyar.  Okul çağına gelindiği zaman 1′den 10′a kadar rakamları bilmeli, daire, kare, dikdörtgen, üçgen gibi geometrik şekilleri çizebilmeli, dikey, yatay, eğik, eğri çizgileri çizebilmeli, şekillerin sınırını taşırmadan boyayabilmeli, basit insan çizimi yapabilmeli (baş, vücut, kollar, bacaklar, ağız vb.), su, ayran gibi akıcı maddeleri bir kaptan diğerine boşaltabilmeli,  ipe boncuk dizebilmelidir.

 4- Kaba motor- büyük kasların motor gelişimi: Okul çağı çocuğu 5 kez üst üste sekerek sıçrama hareketi yapabilmeli, öne doğru takla atabilmeli, kendine atılan küçük bir topu elleriyle tutabilmelidir.

5- Bilişsel Gelişim; Burada yer alan beceriler algılama, dil ve kavram alanındaki gelişmeleri içermektedir.

A- Algılama gelişimi:  Yaklaşık 12 kadar ana ve ara rengi bilmeli, 1 den 20′ye kadar olan rakamları tanıyabilmeli, dokunarak nesneleri sayabilmeli, 1′den 10′a kadar olan sayılarla toplama ve çıkarma işlemleri yapabilmeli, haftanın günlerini sayabilmeli, aynı anda birbirini takip eden 2-3 emri yerine getirebilmeli, anlatılan bir öyküdeki detayları hatırlayabilmeli, sebep sonuç ilişkileri kurabilmelidir.

B- Dil gelişimi: Adını soyadını , ailedeki kişilerin isimlerini söyleyebilmeli, neden sorusunu açıklayarak cevaplayabilmeli, geçmiş şimdiki ve gelecek zaman ile ilgili konuşurken kelimeleri (dün, bugün, yarın) doğtu kullanabilmeli, dilbilgisi kurallarına uygun konuşabilmeli, zıt anlamlı kelimeleri söyleyebilmelidir.

C- Kavram gelişimi ölçütleri: İlkokul çocuğu büyük- küçük kavramlarını, sağını, solunu bilir, nesneleri büyüklük, genişlik ve uzunluk özelliklerine göre sınıflandırabilmelidir.

Okul olgunluğunu ölçen bir test var mı?

 “Metropolitan  Okul Olgunluğu Testi” çocuğun okul olgunluğunu ölçebilen bir testtir. Çocukların okula ve okulun gerektirdiği kurallara, bununla birlikte öğrenmeye hazır olup olmadığını belirlemek amacıyla uygulanan bir testtir. Okula başlayacak olan çocuklarda bulunması beklenen fizyolojik, bedensel ve zihinsel gelişim özelliklerini değerlendirme amacı ile kullanılmaktadır.

Metropolitan Okul Olgunluğu Testi, Kelime Anlama, Cümleler, Genel Bilgi, Eşleştirme, Sayılar, Kopya Etme gibi 6 alt test ve toplam 100 maddeden oluşur.

Testin sonucunda, çocuğun okul için gereken olgunluğa ne ölçüde sahip olduğu ve gelişimsel düzeyi ile ilgili bilgiler  elde edilmektedir.

Okula hazır bulunuşluk testi olan Metropolitan Okul Olgunluğu Testi ayrıca okula gidecek olan çocukların okula hazır bulunuşluk düzeylerini ve psikolojik olarak okula hazır olup olmadıklarını da ölçmektedir.

Çocukların hazır olmadan okula başlamaları psikolojilerini nasıl etkiler?

Çocuk okula başladığında gireceği yeni sosyal ortam ruh sağlığını olumlu ve olumsuz etkileyebilir. Çocuğuk eğer yukarıda bahsettiğimiz gibi okula başlamaya hazır bir durumda ise bu etki olumlu olur. Fakat çocuk hazır değil ise girdiği yeni sosyal ortam katlanılması çok zor bir ortama dönüşecektir. 

Çocuğun ruh sağlığına etkileri:

  • Küçük yaşlarda okula başlayan çocuklarda, altı yaşlarında okula başlayan çocuklara göre ayrılık kaygısı daha fazla gözlemlenmektedir. Bu küçük çocuklar özellikle okul öncesi eğitim almadılarsa bu kaygı riski daha da artabilir.
  • Dürtü kontrolü 5 yaşındaki bir çocukta tam olarak gelişmez. Davranışlarının kontrolünü sağlamakta zorlanabilir, sınıfta sırada otururken beklemede ya da okul içerisinde uyması gereken kurallarda zorlanabilir.
  • Beş yaşından önce el-göz koordinasyonu, ince motor becerileri tam gelişmemiş ise işlemsel düşüncenin, soyut düşüncenin  yetersizliği ile dikkati sürdürmedeki güçlükler nedeniyle bu yaştaki çocuklar öğrenme becerilerinde zorlanacaklardır. Bu yaştaki bu durumda olan çocukların okulda belli bir başarı elde etmede zorlanmaları veya başarı elde edememeleri gelişimsel açısından normal kaşılanabilir. Fakat okulun beklediği başarıyı karşılamayınca, başarısız, öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği gibi olumsuz tanımlamalara maruz kalır.
  • Bu çocukların 6 yaş grubu (72-83 aylar) ile aynı sınıflarda eğitim alması onlar için ayrı bir sakınca getirmektedir. Çünkü aynı sınıfta 60-66 aylarında çocuklar ,yani aralarında 2 yıl fark olan çocuklar olacaktır. Bu durumda 72-83 aylık çocuklar ile  60-66 aylık çocuklar arasında gelişimsel farklar olacaktır ve 72-83 aylık çocuklar daha önde olacaktır. Diğerlerinden hızlı öğrenecek, istenenleri daha hızlı ve kolay yerine getirebilecektir. 60- 66 aylık çocuklar ise sınıfta başarısız olarak nitelendirilecek ve bu duygu onların eğitim hayatları boyunca devam edecektir.
  • Bu durumda öğretmenlere büyük görev düşer. Çocuklar için en önemli rol model öğretmendir. Çocukla kuracağı bağ çok önemlidir. Başarı kaygısı ile hareket eden bir öğretmen yerine çocuğu güvende hissettiren , ilgisini esirgemeyen, kıymet veren bir öğretmen olması çocuğun gelişimi ve başarısı için oldukça önemlidir.

Çocukların okul döneminde karşılaşabilecekleri sorunlar

  1. Anneden evden ayrılmakta güçlük, ayrılık kaygısı
  2. Okul fobisi
  3. Arkadaş edinme ve iletişim kurmada güçlükler
  4. Okul ve sınıf kurallarına uymakta güçlükler
  5. Güvensizlik, kaygı bozukluğu
  6. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, öğrenme güçlüğü
  7. Ödev yapma problemleri

Araştırmacılar erken dönemde başarısızlık duygusunu yaşayan çocukların okuldan soğuduklarını ve okul hayatlarını kısa sürede bıraktıklarını ortaya koymuştur. Buna bağlı olarak çocuğun doğru zamanda okula başlamaması çocuğun kendini başarısız hissetmesine sebep olur ve bu duygu ile büyürken kendine güvenemeyen, başarısız, inancı kalmamış bir çocuk olur

Okul seçiminde nelere dikkat edilmelidir?

Okul seçimi özel okul tercih eden aileler için önemlidir. Çünkü devlet okullarında okuyacak öğrencilerin okulları resmi olarak devlet tarafından belirlenmektedir. Çocuklar kendi ikamet ettikleri adreslerine en yakın okula kayıt olurlar. Özel okul seçimi yapılırken dikkat edilmesi gereken ilk konu eğitim sistemidir. Burada öğretmenlerin mesleki tecrübeleri, okulun psikolojik hizmetlerinin durumu, öğretim yöntemleri, resim- müzik gibi derslere verilen önem, okulun bazı branşlarda aldığı ödüller dikkate alınabilir. Bu koşullara dikkat edildikten sonra fiziki koşullara bakılabilir. Spor salonları, havuz, laboravuvarlar incelenmesi gereken başlıca alanlardan birkaçıdır.

Çocuklar okulun ilk günlerinde neler yaşar?

Çocuklar okulun ilk günlerinde belirsizlik, güvensizlik, tedirginlik, terk edilme ve kaygı duygularını yoğun olarak yaşarlar. Anneden ayrılmak, yeni bir ortama girmek, kalabalık sınıflar, arkadaşsızlık, kendini yabancı ve tek hissetme  gibi sebepler bu duygulara neden olabilmektedir. Çocuklar bu duyguları hissederken onlara sevgi ve ilgiyle yaklaşılmalıdır. Yoksa daha da artar ve başlarken uyum sorunu olarak yaşanan problemler ilerledikçe psikoojik rahatsızlıklara yol açabilir. Bu durumda başarısızlığa sebep olur. Ayrıca bu duygusal belirtilerin yanında  karın ağrısı, iştahsızlık, ateş, kusma gibi fiziksel belirtiler de olabilir. Çocuklar ilk günlerde

Çocuğun okula gitmek istememesinin nedenleri nelerdir?

Çocuk okul ile yeni bir başlangıca adım atarken aslında hayatında bir sürü değişiklikler olur. Okula başlayana kadar evde istediği saatlerde uyanan, oyun oynayan, çizgi film seyreden çocuk okula başlayınca bunları istediği saatte yapamaz. Evde çoğu aile düzenini çocuklarına göre ayarlarken okulda böyle olma ihtimali yoktur. Çünkü okulda birçok çocuk vardır. Böyle bir durumda başlarda okula gitmek çocuklara zor gelebilir veya gitmek istemeyebilirler.

Buna ek olarak, evde kurallara uyma alışkanlığı kazanamamış çocuklar, kuralların çokça yer aldığı okula ayak uydurmakta zorlanırlar. Bu yüzden evde yeteri kadar sınır düzen ve kurallara uyma eğitimi almamış çocuklar da okula gitmek istemeyebilirler.

Bazı çocukların anneleri aşırı kaygılı olur. Bu anneler çocuklarını bir türlü kendilerinden ayrı bir yere bırakamazlar. Sürekli çocuklarının başlarına bir şey gelme korkusu ile yaşarlar. Bu annelerin çocukları da aynı anneleri gibi hisseder. Anneleri olmadan başlarına kötü bir şey geleceğini düşünürler ve huzursuz olurlar. Bu çocukların okula alışabilmesi için öncelikle annelerinin sakin kalabilmeyi başarması gerekmektedir. Aksi takdirde çocuklar annelerinden hiçbir zaman ayrılamalar . Bu durumda onları aşırı derecede kaygılandırır. Ayrılma söz konusu olunca bağırma , ağlama gibi davranışlar gösterirler. Sonuç olarak annelerinin bu tutumları çocukların okula alışma ve uyum sürecini zorlaştırır.

İlk  haftalarda çocukların okula gitmemesi normal karşılanabilecek bir durumdur. Bu süreçte 1- 2 hafta ebeveynler çocukları ile birlikte okula gidebilirler. Ama iki hafta sonrasında artık ebeveynlerin çocukla okula gitmemesi gerekir. Annenin kendi kaygılarını da kontrol etmesi gereklidir. Bu durumda kararlı olmalı çocuk istemese de okula gönderilmelidir. Bir ay sonrasında artık çocuğun okula alışmış olması beklenmektedir.

Okulun başlamasının üzerinden 1 ay geçmesine rağmen çocuk hala okula gitmek istemiyorsa, bu durum “okul reddi” olarak tanımlanır. Bu durumda bir uzman desteği yardımı almak gerekir. Çünkü çocuğun okulu reddetmesinin ardında psikolojik nedenler olabilir. Bu nedenleri incelediğimizde:

  • Bazı çocuklar annelerinden ayrılsalar bile kalabalık ortamlardan korkar ve çekinirler. Başkalarının onlara zarar verebileceğini düşünürler. Böyle olunca da okuldaki diğer çocuklardan uzak durur ve kaynaşamazlar. Okula ve sınıfa girmek istemezler.
  • Bazı çocuklar annelerinden ayrılınca ya da kalabalığa girince değil, sürekli bir kaygı halindedir. Çevrelerinde yaşanan olumsuz bir olayın hemen başlarına gelebileceklerini düşünürler. Olumsuz olay ve haberlerden çok etkilenirler. Böyle çocuklar okula adapte olmakta çok zorlanır.
  • Bazı çocuklarda takıntılı ve saplantılı düşünceler görülür. Bu çocuklar elinin kirlenmesinden, bazı seslerden, tozdan, düzensizlikten çok rahatsız olurlar. Okul gibi kontrol edemedikleri bir ortam, onların takıntılı ve saplantılı düşüncelerini tetikler ve bu nedenle okula gitmek istemeyebilirler.
  • Bazı çocuklar yaşanan olumsuz olaylardan çok etkilenir ve okul öncesi dönemde aşırı derecede çökkün, mutsuz olabilirler. Genel olarak bir isteksizlik, bıkkınlık, enerji düşüklüğü olur. Bu durumda da her gün okula gitmek çok zor gelebilir.
  • Bazı çocuklar ise okulda yaşadıkları, tanık oldukları olumsuz olaylardan çok etkilenir. Okula karşı korku beslemeye başlar.  Okulda yaralanan, tartaklanan, öğretmenin kötü bir davranışına  maruz kalan çocuklarda okula karşı bir korku gelişir. Bu korku da  çocukların okula gitmek istememelerine sebep olur.

Yukarıda sayılan bu nedenler psikolojik nedenlerdir. Çocuğun okul reddinin çözülebilmesi için bu psikolojik problemlerin çözümlenmesi gerekir. Bu nedenle 1 ay geçmesine rağmen okula alışamayan çocuklar için bir uzmana danışıp okul reddinin gerçek nedenini öğrenmek ve bu neden üzerine çalışmak gerekir.

Çocukların okula alışması nasıl sağlanır?

Çocuk okula başlamadan önce , okul dışında başka bir zamanda okulu ziyaret edip tanımalıdır. Böylece okula alışmaya başlar. Okul ile ilgili  kavramlar çocukların anlayacağı şekilde anlatılmalıdır. Okul başlamadan  oyuncaklarla okul ile ilgili oyunlar kurulabilir. Bu şekilde de çocuğun  okula alışmaya başlaması sağlanabilir. Anne ve babanın aynı tutumda olması da önemlidir. Birinden biri “bırak gitmesin , çok ağlıyor” dediğinde çocuğun okula gitmeme direnci daha da artabilir. Yani ebeveynin aynı tutumda, kararlı ve sabırlı olması gerekir.

Bunlara ek olarak, sınıf öğretmeninden veya okulun rehber öğretmeninden de yardım alınabilir. Çocuklar tamamen okula alışana, okulu benimseyene kadar  bir anda ödev ve derslerle uğraştırılmak yerine  okuldan iyice soğumaması için başlangıçta ödev ve dersleri çok yoğun yapmamak gerekir. Bu şekilde uyum süreci de olumlu etkilenir.

Çocukların okula başlaması, başlarken ki uyum süreçleri, okul olgunluğu, alışma süreçleri bir uzman desteği almaya en ihtiyaç duyacağınız konulardandır. Bu yüzden bu süreci daha sağlıklı, huzurlu, rahat geçirmeniz için uzman desteği almanızda fayda vardır. Çocuğunuzun okula başlayıp başlamamasında kararsız iseniz alacağınız bir uzman desteği ile bu karara daha sağlıklı ve objektif bir biçimde varabilirsiniz.

Kaynakça
  • ÇATALOLUK, C. (1994). Farklı sosyo-ekonomik ve kültürel ortamlarda yetişen çocukların okul olgunluğu açısından karşılaştırılması. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
  • Erkan, S., & KIRCA, A. (2010). Okul öncesi eğitimin ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin okula hazır bulunuşluklarına etkisinin incelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi38(38), 94-106.
  • Gündüz, F., & ÇALIŞKAN, M. (2013). 60-66, 66-72, 72-84 AYLIK ÇOCUKLARIN OKUL OLGUNLUK VE OKUMA YAZMA BECERİLERİNİ KAZANMA DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ. Electronic Turkish Studies8(8).
  • Gürkan, T. ve Gökçe E.(1999). Türkiye’de ve Çeşitli Ülkelerde İlköğretim Program-ÖğrenciÖğretmen. Ankara: Siyasal Kitabevi.
  • KAHRAMANOĞLU, R., TİRYAKİ, E. N., & CANPOLAT, M. (2015). İLKOKULA YENİ BAŞLAYAN 60-66 AY GRUBU ÖĞRENCİLERİN OKULA HAZIR OLUŞLARI ÜZERİNE İNCELEME. Kastamonu Eğitim Dergisi23(3), 1065-1080.
  • OKTAY, A. ve UNUTKAN, Ö. P. (2003). İlköğretime hazır oluş ve okul öncesi eğitimle ilköğretimin karşılaştırılması (Ed. M. Sevinç). Erken Çocuklukta Gelişim ve Eğitimde Yeni Yaklaşımlar. İstanbul : Morpa Kültür Yayınları.
  • Sevinç, M. (2005). Erken Çocuklukta Gelişim ve Eğitimde Yeni Yaklaşımlar. İstanbul: Morpa Kültür Yayınları
  • Ülkü, B.Ü. (2007). Ana sınıfı ve ilköğretim 1. Sınıfa devam eden çocukların velileri ve öğretmenlerinin çocukların okul olgunluğu hakkındaki görüşlerinin incelenmesi. (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). Çukurova Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana.
  • YAVUZER, H. (2010). Çocuğun İlk 6 Yılı. İstanbul: Remzi Kitapevi.
  • YAZICI, Z. (2002). Okul öncesi eğitiminin okul olgunluğu üzerine etkisinin incelenmesi. Milli Eğitim Dergisi, 155.
  • Yörükoğlu, A. (2010). Çocuk Ruh Sağlığı, Çocuğun Kişilik Gelişimi Eğitimi ve Ruhsal Sorunları (30.basım). İstanbul: Özgür Yayınları.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir