Bilişsel gelişim nedir?

Yazar:

Kategori:

Bireyin, çevresindeki dünyayı algılamasını, anlamasını ve yorumlamasını sağlayan zihinsel faaliyetlerinin gelişimine ‘bilişsel gelişim’ denmektedir.

Çocukların bedensel gelişimleriyle birlikte zihinsel gelişimi de oldukça önemlidir. Bilişsel gelişim, düşünme ve kavrama sürecinde oluşan ilerleme olarak da tanımlanabilir. Bu zihinsel faaliyetler içinde bireyin algılama, anlama, akılda tutma, dil gelişimi, dikkat etme, hatırlama,  düşünme, problem çözme, konuşma gibi becerileri vardır. Bu becerilerle çocuk dünyayı anlamlandırır ve bazı çıkarımlarda bulunur.

Bilişsel gelişim, bebeklikten yetişkinliğe ve hatta yaşlılığa kadar devam eden bir süreçtir. Çünkü gelişim yalnızca  büyüme ve olgunlaşmayı değil bozulmayı da içinde barındırır.

Bu yazıda bilişsel gelişimi, İsviçreli psikolog Jean Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı çerçevesinde ele alacağız.

Jean Piaget’nin bilişsel gelişim kuramı

Piaget, bilginin yapısı, kökleri ve oluşumuna ilişkin sorularla yola çıkarak çocukta bilginin gelişimini incelemiş ve konuya dair en kapsamlı kuramlardan birini ortaya atmıştır.

Piaget’nin bilişsel gelişim kuramı hem bilgiye nasıl sahip olduğumuza dair süreçleri hem de bu edinilen bilgilerin gelişimi ve anlamlandırılmasına dair evreleri içerir. Piaget’nin bilişsel gelişim kuramı günümüzde de eksiklikleri olsa da kabul gören bir kuramdır.

Piaget, diğer kuramcılardan farklı olarak çocuk düşüncesinin yetişkin düşüncesinden farklı olabileceğini savunmuştur. Yani burada vurgulanmak istenen şey şudur: Çocuk, bilişsel açıdan, yetişkinin küçüğü değildir. Çocuk  yetişkinden farklı düşünür, anlar, hisseder ve kavrar. Bu fikir eğitim kuramlarına da uygulanmıştır.

Piaget, düşünce gelişiminin evrensel ve hiyerarşik bir düzende seyrettiğini söylemiştir. Ona göre dünyaya gelen her çocuk aynı düşünme biçimine sahiptir ve çocukların geçireceği bilişsel gelişimin belirli bir sırası vardır. İşte bu evreci anlayış, gelişimsel süreçlerin aşama aşama olduğunu söyler ve dolayısıyla herkeste aynı süreçler gözlemleneceği için biyolojik arka planın önemini vurgular. 

Piaget’e göre gelişim, fizyolojik-biyolojik süreçlerle açıklanabilir. Kısacası Piaget’ye göre evre, biyolojik bir olgunlaşma ve büyümeyi ifade eder.

Evreci gelişim anlayışını daha da somutlaştırmak adına kelebeğin olgunlaşma süreci örnek verilebilir. Önceleri kozanın içinde olan kelebek daha sonra güçlenerek kozasından çıkar ve tırtıl haline gelir. Zamanla daha da olgunlaşan tırtıl, kelebeğe dönüşür ve yaşamını devam ettirir. Yani bir büyüme ve gelişme sürecinden geçer.

Evreci anlayış aynı zamanda kümülatif (birikimsel) gelişimi içerir. Yani, her evre kendinden önceki evrenin kazanımlarını da içerir ve onların üzerine eklenerek inşa edilir.

Evrelerden evrelere geçiş yapmayı sağlayan şeyin olgunlaşma olduğunu söyledik ancak bu olgunlaşma aynı zamanda içselleştirmeyle birlikte gerçekleşir. Yani olgunlaşmayla (biyolojik büyümeyle) ortaya çıkan bazı becerilerin çocuk tarafından algılanıp içselleştirilmesi gerekir.  Ancak buraya kadar oldukça mantıklı gözüken evreci yaklaşım, bireyler arası farklılıkları ve özellikleri, spesifik düşünme biçimlerini açıklayamamaktadır. Ama Piaget inceleyebileceğimiz ve eleştirebileceğimiz bir kuram ortaya koyduğu için ve diğer kuramlar da Piaget’nin kuramından esinlenilerek oluşturulduğu için oldukça önem taşımaktadır.  Şimdi Piaget’nin bilişsel gelişim kuramını daha yakından inceleyelim.

Piaget’e göre bilginin edinilme süreci

Piaget’ye göre insan zihni doğuştan getirdiği iki temel eğilime sahiptir : Örgütleme ve Uyum Sağlama.

Örgütleme: Zihnin edindiği bilgileri tutarlı ve sistematik bilgiler haline getirme sürecini ifade eder. Yani zihin, etrafta karşılaştığı uyaranları benzerlik ve bütünlük ilkesiyle bir araya getirir ve gruplar. Elma, armut, çilek, kivi, üzüm bizim zihinsel olarak ‘meyve’ kategorimizde sınıflanır. Bu sayede bazı nesnelerin özellikleri hakkında çıkarımda bulunurken daha kısa yoldan kararlar veririz. Bu durum hızlı düşünebilme ve karar verebilme süreçleri açısından zihnimize bir avantaj sağlar.

Uyum Sağlama: Çevre ile etkileşimde değişimlere uyum sağlamayı ifade eder. Yani tıpkı yemek yerken yediğimiz yemekleri bedenimize kattığımız gibi, öğrendiğimiz yeni bilgileri de anlamlandırarak zihnimize katmaya çalışırız.

İşte bu temel eğilimleri nedeniyle zihin bir dengeleme ihtiyacı içindedir. Dengeleme, zihnin yeni karşılaştığı bir durum karşısından önceden var olan deneyimleri arasında tutarlı bir bütünlük oluşturması ve denge kurması sürecidir. Örneğin, daha önce televizyonda aslan görmüş bir çocuğun kafasında aslana ait bir şema oluşur. Sarı renkli tüylerinin olması, heybetli duruşu, yelelerinin olması… İşte bu şema ile birlikte hayvanat bahçesine giden çocuk bir kaplan ile karşılaştığında, ona da aslan diyebilir; çünkü kaplan, çocuğun kafasındaki aslan şeması ile oldukça benzer özellikler göstermektedir. Daha sonra çocuğa o hayvanın aslan değil de kaplan olduğu söylendiğinde çocuk kendi kafasında kaplana ait yeni bir şema açacaktır. İşte bu süreç çocuğun yeni deneyimleri karşısında geçmişteki tecrübeleri arasında bir bütünlük kurma sürecidir. Dolayısıyla zihin bir dengede durma eğilimi içindedir.

Yeni uyaranlarla karşılaşan zihin, söz konusu dengeyi, özümleme ve uyma/ uyumsama ile gerçekleştirir. Özümleme, yeni karşılaşılan durum, nesne veya olayları önceden var olan bir zihinsel yapının içine yerleştirme sürecidir. Yani yeni bir kalem gören çocuğun o kalemi önceki kalem algılarının içine koyma. Uyma/uyumsama ise, yeni şemalar veya zihinsel yapılar oluşturmak veya var olan zihinsel yapıları düzenlemek anlamlarına gelir. Yani aslında o kalem algısına ait yeni bir zihinsel yapı oluşturma (tükenmez kalem, tahta kalemi, lazer kalem vb.). İşte bahsettiğimiz bilişsel gelişim tüm bu süreçler aracılığıyla meydana gelir.

Zihin yeni bir uyaranla karşılaşır, onu algılar ve anlamdırır. Dolayısıyla nörolojik anlamda beyinde yeni sinapslar oluşur. İşte bu yeni durum, nesne ya da olaylarla karşılaşmak çocukta bir kafa karışıklığı yaratabilir. Ancak bu kafa karışıklığı bazen iyidir.

Piaget’e göre bilişsel gelişimin evreleri

  • Duyusal – Motor Dönem  ( 0 – 2  Yaş)
  • İşlem Öncesi Dönem  ( 2 – 7 Yaş)
  • Somut İşlemler Dönemi  (7 – 11 Yaş)
  • Soyut İşlemler Dönemi  (11 – 15 Yaş)

Şimdi bu evreleri daha yakından inceleyelim.

1- Duyusal motor dönem (0-2 yaş):

Bu evrede çocuğun temel bilgi edinme ve dünyayı keşfetme yolu duyuları (deri, göz, kulak, burun, dil) ile beraber hareketleri ve eylemleridir.  Çocuklar bu dönemde emme, yutma, aranma, kökünü arama gibi bazı içgüdüsel refleksler sergilerler. Örneğin, yeni doğan bir bebeğin yanağına biberon değdiğinde kökünü arama refleksi ile o dokunmanın nereden geldiğini bulmak amacıyla kafasını o yöne doğru çevirmesi, bebeğin ya da yeni doğanın refleksif davranış kalıbına bir örnek olabilir.

Bebek, eylemleri ve istekleri arasında senkronize olarak eş zamanlı hareket etmeye çalışır. Elini ağzına götürmek  isteyen bir bebek önceleri daha hızlı ve rastlantısal olarak elini ağzına götürürken kaslarının gelişimi ve artan ince motor becerisi ile birlikte bu hareketini tek seferde ve hedefe yönelik, daha hatasız yapabilir. Başta söylediğimiz gibi bu evre bebeğin duyularıyla dünyayı keşfettiği evre olduğu için, bebek nesneleri ısırma, emme, çiğneme, ağzına götürme gibi davranışlarda bulunabilirler.

Çocuk  için güvenli ortamı sağladıktan sonra ( steril ve yumuşak nesneler) buna izin verilmelidir.  Çünkü bu, çocuğun dünyasına ait uyaranları anlamlandırabilmesinin ve bir yorumda bulunabilmesi için büyük bir adımıdır.

Duyusal Motor dönemin en önemli kazanımlardan biri de nesne sürekliliğidir. Yaklaşık olarak 6- 8 ayları civarında oluşur. Nesne sürekliliği, nesnelerin bebeklerin görüş alanı dışına çıktıklarında bile onların orada var olmaya devam ettiklerine ilişkin farkındalığı ifade eder. Yani, annesini göremediğinde bile annesinin yan odada olduğuna ilişkin farkındalığı olan bebekler nesne sürekliliği geliştirebilmiş bebeklerdir. Nesne devamlılığı oluşmuş bir bebek nesneler onun görüş alanı dışına çıksa bile onun peşine düşer ve onu bulmaya çalışır. Genelde bu dönemde çocukların taklit davranışı da gelişir. Örneğin, arabayı ileri geri süren ebeveynini gören çocuk da arabasını ileri geri sürebilir.

2- İşlem öncesi dönem ( 2-7 yaş):

Bu dönemde çocukların dilsel gelişimlerinin hız kazandığı görülür. Çocuklar dili kullanarak isteklerini ifade etmeye başlarlar. Bazen kullandıkları bazı kelimeler onlara özgü kelimeler olabilir.

Bu dönemde genellikle gerçekliğe uygun hareket ederler. Zihinsel bazı temsilleri kullanırlar.  Bu dönemim en belirgin özelliklerinden birisi de ben merkezciliktir. Ben merkezcilik, çocuğun kendisini başkasının yerine koyamama durumu, olayları yalnızca kendi bakış açısından algılama ve değerlendirme durumu olarak açıklanabilir. Örneğin, çantanın arkasına sakladığı nesneyi kendisi göremediği için kimsenin göremeyeceği kanaatine varır. 

Bir seferde problemin tek bir yönünü dikkate alırlar. Yani nesnelerin birden çok özelliğini aynı anda kullanamazlar. Örneğin, “Sarı, büyük, üçgeni getir.” dediğimiz 3 yaşındaki bir çocuk, nesnenin tüm özelliklerini aynı anda aklında tutamayacağı için tek bir özelliğini kullanarak hareket eder. Ya sarı nesneyi getirir, ya büyük olanı, ya da üçgeni. Kısacası tek yönlü düşünürler de diyebiliriz.

Bu dönemde animistik düşünce dediğimiz düşünce tarzı da görülür. Animistik düşünce, canlı olmayan nesnelere canlılık özelliği atfetmek olarak tanımlanabilir. Mesela bir  çocuğun ayıcığının karnını doyurması, canı sıkılmasın diye onunla ilgilenmesi ya da uykusu gelmiştir diyerek yatağa yatırması animistik düşünce tarzına örnek verilebilir. İşlem öncesi dönem daha genel anlamda 2 başlık altında ele alınabilir: Sembolik Dönem ( 2-4 Yaş ) ve Sezgisel Dönem (5-6 Yaş).

Sembolik dönemde çocuk üst paragrafta bahsettiğimiz tek boyutlu sınıflamaları yapabilir, nesnelere kendine özgü kavramlar atayabilir. Sezgisel dönemde ise sezgiye dayalı olarak akıl yürütmeler yapabilir. Daha önce hiç karşılaşmadığı bir durumla karşı karşıya kaldığında, sonucuna yönelik bazı çıkarımlar yapabilir ve hareketlerini ona göre düzenleyebilir. Sezgisel dönemin en önemli ve bilişsel gelişime oldukça yardımcı kazanımlardan birisi de -mış gibi oyundur. Bu oyun türünde çocuk nesnelere sahip olduğu özelliklerinin dışında başka bazı özellikler yükler. Örneğin, sopayı cadı süpürgesi olarak kullanmak, tarağı mikrofon olarak kullanmak, kalemi ruj olarak kullanmak gibi.

3- Somut işlemler dönemi ( 7-12 yaş):

Bu dönem çocukların ilkokul çağlarına denk geldiği, fiziksel gelişimin hızlı olmasıyla beraber bilişsel gelişimin de hız kazandığı bir dönemdir. Bu dönemde, zihinsel işlemler daha karmaşık bir hal almaya başlar, çocukların düşünme yeteneklerinin geliştiği görülür. Hemen hemen tüm dünyada çocuklar bu yaş döneminin başlangıcında eğitim ve öğretime başlarlar; çünkü bu dönem bazı somut gerçekliklerin anlamlandırılabileceği bir dönemdir.

Daha çok görünür gerçeklikle ilgilenirler. Göremedikleri, dokunamadıkları bazı şeyleri anlamakta güçlük çekebilirler. Örneğin, din, kurallar vb.

Bu dönemin en önemli kazanımı ise korunum becerisidir. Korunum, bir nesnenin görüntüsü ya da konumu değişse bile onun bazı özelliklerinin aynı kalacağı yargısıdır. Örneğin, bir elmanın 5 parçaya bölünmüş olması ile 2 parçaya bölünmüş olması onun aynı elma olma özelliğini değiştirmeyecektir ya da 10 tane madeni paranın üst sırada daha geniş aralıklara sıraya dizilmiş olması, alt sırada ise daha dar aralıklarla sıraya dizilmiş olması o paranın miktarı üzerinde bir değişiklik yaratmayacaktır. İşte bu gibi bazı düşüncelerin farkına varabilen çocuk korunum becerisini edinmiş demektir. Korunum duyulardan gelen bilgiye çok boyutlu anlam verebilmekle ilgilidir. Duyusal- motor dönemde kazanılan nesne devamlılığı becerisi ile oldukça paraleldir.

İşlem öncesi dönemde bir nesnenin tek bir boyutu ile sınıflandırma yapan çocuk, bu dönemde bir nesnenin birden çok özelliğini sınıflayabilir. Bu dönemde çocukların zihinsel faaliyetleri gerçek, gözlenebilir olaylar üzerindedir. Somut işlemler dönemindeki bir çocuk için atasözleri, deyimler, gerçek anlamının dışında kullanılmış kelimeler çok da bir anlam ifade etmeyecektir.

4- Formel/ soyut işlemler dönemi ( 11-15 yaş):

Adından da anlaşılacağı üzere bu dönemde çocukta artık soyut düşünme becerileri gelişmeye başlar. Nesneler dünyasını iyice öğrenmiş olan çocuk artık farklı arayışlara yönelir. Daha görünmeyen, soyut şeylerle uğraşmaya başlar.

Bu dönem çocukların ergenlik dediğimiz fizyolojik hızlı bir değişimin görüldüğü dönem olmasının yanı sıra kişisel değer ve yargılarının geliştiği, ait olunan kültürden izler edinildiği, bazı şeyler hakkında bir fikre ve tutuma sahip olunan dönem olması açısından da oldukça önem arz etmektedir.

Bu dönemde bireyin çevresinde bulunan figürler ve onların davranışları, söylemleri oldukça değerlidir. Çocuk, yaşadığı durumlar karşısında neden-sonuç ilişkileri kurar, soyut kavramlarla düşünebilir. Atasözü, deyim, mecaz anlamlı cümleler gibi metaforları anlamaya başlar. Genelleme yapabilecek düzeye gelir. Ergenlik dönemi ve bu dönemde alınması gereken bazı önemli kararların varlığı (okul seçimleri, meslek yönelimleri vb.) kişide bir kafa karışıklığına, kararsızlığa ve karmaşık düşünmeye yol açabilir. Birey aslında tam da bu dönemde farklı bakış açılarından olaylara bakabilmeyi öğrenir.

Çocuklarda bilişsel gelişimi desteklemek için neler yapılabilir ?

Bilişsel gelişim, çocuğun doğumdan itibaren yeni uyaranlara ve deneyimlere maruz kalmasıyla başlar. Uyaranlarla karşılaşan çocuk nörolojik olarak beyinde bir ağ sistemi kurar. Kurulan bu ağlara sinaps, sinaptik bağlantı adı verilir. Sinaptik bağlantıların sayısı arttıkça beyin gelişimi hızla sürer.

Çocuğunuzun yaşına ve becerilerine uygun olarak seçilen oyun ve oyuncaklar onun bilişsel gelişimini destekler nitelikte olmalıdır.  Çocuğa uyaran yönüyle zengin bir ortam yaratmak onun gelişimini olumlu yönde etkiler.

Çocuğunuzla oyun oynarken oyunların içinde kurduğunuz cümleler ve kullandığınız kelimeler bile bu süreçte oldukça önemli bir etkiye sahiptir. Örneğin, aşağı-yukarı, altında- üstünde, içinde-dışında gibi yer-yön kelimelerinin bebeklikten itibaren kullanımı bebeklerin bilişsel gelişimi üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir.

Yönergeler, çocuğunuzun gelişimini etkiler. Oyun esnasında “Bana pembe parçayı uzatır mısın?”, “Kamyonun altındaki arabayı bana verir misin?” gibi sorular onun kıyaslama yapma, muhakeme etme ve çıkarımda bulunma becerilerini geliştirir.

Oynadığınız oyunlarda çocuğunuza model olabilirsiniz. Bireyler model alma yoluyla birçok şey öğrenmektedirler. Özellikle de bebekler bazı davranışlarını ve tutumlarını ebeveynlerinden model alma yoluyla kazanırlar. Küp bloklar ile oynayan çocuğunuza bir kule yapımını gösterebilir daha sonra ondan da bir kule yapmasını bekleyebilirsiniz. Tabi bu süreçte sizin onu destekleyici olmanız, onu cesaretlendirmeniz ve bazı durumlarda yardımda bulunmanız da önemlidir.

Bazı kavramları oyunlar aracılığı ile öğretebilirsiniz. Küçük-büyük, sıcak-soğuk gibi zıt kavramları sarı, mavi, pembe gibi renk kavramlarını, yer-yön kavramlarını oyunlar aracılığı ile daha eğlenceli hale getirebilirsiniz. Örneğin, iki kaba biri sıcak biri soğuk olmak üzere biraz su doldurup içine oyuncak araba bırakabilirsiniz. Çocuğunuzdan soğuk suyun ya da sıcak suyun içindeki arabayı size vermesini isteyebilirsiniz. Bu sayede çocuğunuzun dokunsal uyarılma ile bilişsel gelişimi desteklenecek, hangi suyun soğuk ya da hangi suyun sıcak olduğunu aklında tutması gerekecek gibi.

Çocuğunuzun yaşına uygun olarak seçtiğiniz kitaplarla vakit geçirebilirsiniz. Eğer çocuk okul öncesi dönemdeyse renkli, farklı dokulara sahip (tırtıklı, yumuşak, kaygan) resimli kitaplar seçebilirsiniz. Bu kitaplardaki çizimler üzerinden kendiniz bir hikaye oluşturmayı deneyebilirsiniz. Bu sayede onun yaratıcı düşünme becerisi ile bilişsel gelişimine olumlu yönde bir katkı sağlamış olursunuz.

Çocuğunuzun merak duygusunu besleyin ve sorduğu sorulara mutlaka onun anlayabileceği, onu tatmin edebilecek düzeyde cevaplar verin.

Onunla birlikte farklı ortamlarda bulunun. Beraber müze gezmek, sinemaya gitmek, tiyatroya gitmek de onun gelişimini destekleyecektir. Bu ve bunun gibi bazı öneriler hem sizin ve çocuğunuz arasındaki bağlanma duygusunu güçlendirecek hem de çocuğunuzun bilişsel gelişimini destekleyecektir. 

Kaynakça

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir