Çocuklar ve ergenler yaşlarına uygun yeni bilgiler öğrenmek ve beceriler kazanmak için okula giderler. Okul, çocukların evleri dışında en çok vakit geçirdikleri yerdir. Bu nedenle okul, yeni bilgilerin öğrenilmesi dışında çocuğun kendisi ve çevresiyle uyum içinde yaşamayı öğrendiği, sorumluluk duygusunu kazandığı bir yerdir. Okuldaki başarı birçok nedene göre değişiklik gösterebilir. Bunlardan; çocuğun gelişimi, yetenekleri, kapasitesi, öğrenme isteği ve becerisi, okul ve öğretmenler, anne- baba tutumları en önemli etkilerdendir.
Çocuğun gelişimsel bir bozukluğu yoksa , anne- baba olarak çocuklara sorumluluk duygusu yeterince kazandırıldıysa, okul ve öğretmenlere uyum sağlayabilmişse başarılı olma ihtimali daha yüksek olacaktır. Eğer ki bir başarısızlık söz konusu olursa, sonuca değil başarısızlık noktasına nasıl gelindiği üzerine değerlendirmeler yapılmalıdır.
“Aileler çocukların ulaşılabilir beklentiler ve başarılar elde edebilmesi için onların bireysel kapasitelerinin farkında olmaları gerekir.”
Yapılan araştırmalara göre, aile çocuğun okuldaki başarısını etkileyen en önemli çevresel faktördür. Yine bu araştırmaya göre çocuğun okul başarısının yarısından çoğu aileye bağlıdır.
Karne çocukların başarılarını gösterir; fakat tek gösterge değildir. Okul tarafından verilen karne aileye yol göstericidir. Çocuğun okul hayatı , notlarının takibi, desteğe ihtiyacı olduğu alanlar, başarılı olduğu alanların değerlendirilmesi açısından aile için önemlidir. Düzenli olarak çocuklara yılda iki kez verilir. Bu değerlendirmeler açısından bakıldığında karne aileler için bir övünç ya da utanç kaynağı olmamalıdır.
Dönem ya da yıl sonu gelip karneler gündeme gelmeye başlandığında bazı aileler heyecanlanır bazıları aşırı kaygılı olur. Aileler ve çocuklar bu durumda yoğun kaygı yaşarlar. Bunun sebbei ise anne- babanın karnedeki değerlendirmeye verdiği yorumdur. Ebeveynler karneyi gözlerinde ne kadar büyütürlerse çocuklarda karnelerini kendi değerlerinin bir göstergesi olarak görmeye başlar.
Karne çocukların sadece ders başarısını gösteren bir değerlendirme değildir. Sosyal ilişkileri, öğretmenleriyle ilişkilerini, ilgi alanları, okula devamlılık gibibilgileri içerir. Genel bir değerlendirme yapmak gerekir. Sadece notlara odaklanılmamalıdır.
Karne İle İlgili, Çocuğa Nasıl Yaklaşılmalıdır?
- Sadece kötü notlar değerlendirip, çocuğu küçümseyici konuşulmamalı
- İyi notlarda göz ardı edilmemeli
- Arkadaş, kardeş ya da yaşıtlarıyla asla kıyaslanmamalı, her çocuk bireysel değerlendirilmeli
- Her ne kadar olumsuz bir karne olsa da asla şiddete başvurulmamalı
- Eleştirici, aşağılayıcı, küçük düşürücü, rencide edici ifadeler kullanılmamalı
- Kötü bir karne sonucunda aileler çözümü suçlamayı ve aşağılamayı tekrar motive edebilmek amaçlı kullansa da uzun vadede bu durum çocuğun ciddi bir şekilde benlik saygısını düşürür, kendisini değersiz hissettirir ve başarılı olma inancını azaltır.
- Karne sonucu her ne olursa olsun ilgi ve sevgi azaltılmamalı, koşullar ne olursa olsun her zaman sevileceği hissettirilmelidir. Bu şekilde çocuğun benlik saygısı ve özgüveni artar.
- İlk etapta iyi notlar değerlendirilmeli , tebrik edilmelidir. Sonrasında düşük notlara geçilmeli nedenleri ve neler yapılabileceği hakkında birlikte konuşulup karar verilmelidir. Örneğin “Bu derste eksiklerin var gibi görünüyor, önümüzdeki dönemde bunun için neler yapabiliriz?” gibi ortak bir karara varılmalıdır.
- Karnesi hakkında çocuğunda ne hissettiği sorulmalı, söyledikleri mutlaka dikkate alınmalıdır.
- Her alanda başarılı olacak diye bir zorunluluk yoktur. Başarılı olduğu alanlar belirlenip pekiştirilmelidir. Çocuk bu durumda yapabileceklerini de gördükçe daha da motive olur.
- Çocuğun kapasitesi burada çok önemlidir. Çocuğa yapabileceğinden daha fazla sorumluk yüklemek başarının aksine başarısızlık getirmiş olur. Bu yüzden kapasite ve yetenekler doğrultusunda hedefler belirlenmelidir.
- Karnedeki notlar kişilik özelliklerinden bağımsız olarak değerlendirilmeli, düşük bir not için “tembelsin, başarısızsın, buna layıksın, hak etmiyorsun” gibi ifadeler kullanılmalıdır.
- Karne aileler için bir rehber , yön gösterme olarak görülmeli, bu doğrultuda eksik veya geliştirilmesi gereken alanlar tespit edilip bu alanlarda çalışmalar başlatılmalıdır.
- Bazen çok çalışılsa bile düşük notlarla karşılaşılabilir. Bu durumlarda ilk olarak çocuğun çabası ödüllendirilmeli, sonrasında düşüt notların altında yatan sebepler araştırılmalıdır.
- Karnedeki yüksek notlar takdir edilmeli fakat çok abartılmamalıdır. Maddi değeri yüksek olan ödüllerden kaçınılmalıdır. Bu durumda çocuğun amacı başarmak değil ödül almak olur. Ailecek gidilen sinema, tiyatro, yemek, müze gezileri gibi birlikte geçirilen kaliteli zaman en büyük ödüllerdendir.
- Karnedeki iyi notlar abartıdan uzak, takdir edici ifadelerle belirtilmelidir: “Aferin ne kadar güzel notlar” gibi.
- Tatil çocukların dinlenmesi için önemlidir. Tüm tatil boyunca ders çalıştırılmamalı, eğlenme, dinlenme ihtiyaçları giderilmelidir.
- Ders çalışmaya okulun başlamasına yakın bir zaman da başlanılmaldır. Çok uzun sürelerde olmayan tekrar yapma ya da eksikleri tamamlama çalışmaları yapılabilir.
- Kendinizi yetersiz, çaresiz hissettiğiniz zamanlarda bir uzmandan destek almanız gerekebilir.
Unutulmamalıdır ki öğrenme, öğrenciler için olduğu kadar anne-babalar içinde bir süreçtir. Bu süreç içinde çocukları özgüvenli, geleceğe umutla bakan, sorumluluk sahibi ve sevgi dolu bireyler olarak yetiştirmek anne-babaların elindedir. Sorun odaklı değil çözüm odaklı ebeveynler olunması önemlidir.
Başarıyı etkileyen aile modelleri
Yapılan araştırma sonuçlarına göre ; çocuk ve ergenin başarısını olumlu ve olumsuz yönde etkileyen üç tip aile yapısı vardır.
1- Aile modellerinden ilki aşırı kontrolcü modeldir. Olumsuz etki yaratan tutumlar arasındadır. Bu aileler diğer tüm davranışları gibi ders çalışma süreçlerini de kontol altında tutmaya çalışırlar. Sürekli kendileri takip eder, çocuklara söz hakkı verme gereği duymazlar. Çocuğa karşı bu tutum da sorumluluk duygusunu kazanmasını engeller. Kendine güvenemeyen bir birey olma yoluna girer.
2- Aile modellerinden ikincisi ise aşırı koruyucu modeldir. Bu da ilki gibi olumsuz etki yaratan tutumlardandır. Böyle aileler çocuklarına karşı aşırı ilgili olurlar. Hiçbir görev vermezler. Sürekli çocuklarının yapması gereken görevleri üstlenirler. Bu şekilde çocuklarının mutlu olacaklarını düşünürler. Çocuklarına ödev yapmak, ders çalışmak gibi sorumluluklar vermeyip tembelleşmelerine sebep olurlar. Bu durum da kişilik gelişimine olumsuz yansıyarak kendine güvenemeyen bireyler oluşmasına sebep olur.
3- Aile modellerinden üçüncüsü ise destekleyici modeldir. Bu aileler çocuklarına daha küçük yaşlardayken bile küçük görevler verir. Görevleri yerine getiren çocuklara olumlu söz ve tutumlarla olumlu davranışlarının arttırması sağlanır. Çocuklara aşırı kontolcü davranmaz, baskı yapmazlar. Bir sorunla karşı karşıya kalan çocuklara için hemen müdahale etmez, çözüm bulmaz. Bu şekilde çocuklarda sorumluluk alma, sorumluluklarını yerine getirme, çözümler üretebilme duyguları gelişmiş olur. Ayrıca çocuk kendi başarabileceği , yapabileceği sorumlukların olduğunun farkına vararak kendine güven duygusu gelişir.
Çocukların okul başarısında etkili olan diğer faktörler
Çocukların okul başarısında etken olan diğer önemli faktör içinde bulunduğu gelişim dönemidir.
- İlköğretim birinci sınıf dönemi çocukların hayatında önemli değişikliklerin olduğu dönemdir. Yeni bir ortam , öğretmenler , arkadaşlar, dersler uyum sağlama açısından önemlidir. Çocuklar bu dönemlerde okula uyum sorunları yaşayabilir. Okula uyum sağlayamama da ders başarısının düşmesinde çok etkili bir faktördür.
- Bazen çocukların ilgi alanları başka şeylere kayabilir. Özellikle ergenlik dönemindeki çocuklarda fizyolojik ve psikolojik olarak birçok değişim yaşanır. İlgi alanları değişebilir, sosyal ortam ve arkadaşlara ilgi artabilir, ders çalışma isteği düşebilir. Ergenlik döneminde normal gelişim gösteren ve sağlıklı bir çocuk bile başarısızlık gösterebilir. Bu sebeple bu dönemde de yaşanan problemler gelişimsel olarak normal karşılanabilir. Fakat bu dönemde kısa sürede toparlanıp, tekrar sorumlulukların bilincine vararak başarılı bir performans göstermesi gerekir.
- Üniversiteye hazırlanma döneminde, sınav kaygısının yanında günlük okuldaki rutinleri aksayabilir. Bu nedenle çocuklar ek bir eğitim ve destek amaçlı yardım alabilir.
- Genel durumlar dışında okul içinde veya dışında yaşanan özel sebepler de ders başarısını düşürebilir. ( Ailevi problemler, boşanma , şiddet, okulda arkadaş kavgaları vs.)
- Bunların dışında üstün zeka ya da normal zeka seviyesindeki çocuklar başarı elde edemiyorsa bir uzman desteği alınmalıdır.
Karnesi zayıf olan çocuğa nasıl davranmalı?
Aileler olumsuz karne sonuçlarında hayal kırıklığı, üzüntü yaşıyorsa problem var demektir. Çünkü karne anne ve babanın karnesi değil çocuğun karnesidir. Aileler bu durumda soğukkanlı olmalıdırlar. Başlarda şaşkınlık olsa bile çocuğa hiçbir şekilde olumsuz söz ya da davranışta bulunmamalıdırlar. Zaten çocuğun getirebileceği karne önceden ortalama olarak tahmin edilebilir. Ama her ne olursa olsun zayıf bir karnede yapılabileceklere bakıldığında;
- Kontrolsüz öfke, suçlayıcı, kıyaslayıcı, rencide edici, suçluluk duyurucu tutumlar sergilenmemelidir.
- Karşılıklı konuşularak, zayıflıkların nedenleri bulunup, ileriki süreçlerde eksikleri tamamlamak için çalışmalarına başlanmalıdır.
- Aile de eksiklerin tamamlanması konusunda çocuğa destek olmalıdır. Çalışma disiplini, zaman planlaması, akademik destek gibi düzenlemeler yapılmalıdır.
Olumlu ve olumsuz ebeveyn tutumları nelerdir?
Olumlu ve Olumsuz davranışları inceleyecek olursak;
A) Olumsuz davranışlar
- Birçok aile çocuklarının sorumluluk duygusunu arttırabileceğini düşünerek, sürekli “biz elimizden geleni yaptık gerisi sende”, “ders çalış başka işin yok” vb gibi söylemlerde bulunurlar. Halbuki bu tutum çocukları daha da kaygılandırır. Başarısızlık durumunda da kendilerini daha fazla suçlu hissederler.
- Çocuğu başkalarıyla kıyaslamak (arkadaş, kardeş vs) , sürekli olumsuz yorumlarda bulunmak çok yanlış bir tutumdur.
- Çocuklar kötü karne alsa bile dinlenmeye ve tatile hakları, ihtiyaçları vardır. Bazı aileler zayıf karne alan çocukların dinlenmelerine izin vermeyip, bir yılda yapılanları bir anda çocuğa yüklemeye çalışır.
B) Olumlu davranışlar
- Okuldaki psikolojik danışmanla görüşmeler yapılarak bir çalışma ve takip planı hazırlanabilir. Çocukların okuldaki davranış ve ders durumu en iyi öğretmenlerden öğrenilir.
- Tatil amaçlı aktiviteler bulunabilir.
- Çocukların göstermiş olduğu çaba , karne sonucundan çok daha önemlidir. Bu da çocuğa belirtilmesi gereken bir konudur.
Ebeveyn tutumlarının, çocuğun okul başarısızlığında etkisi var mıdır?
Aşağıdaki maddelerin, çocuğun okul başarısını olumsuz yönde etkilediği söylenebilir:
- Çocuğa başka hiçbir aktivitesi yok gibi sürekli ders çalıştırmak
- Çocuğun çabasına , gayretine değil sadece notlara odaklanmak ve notlara duygusal tepkiler vermek.
- Sürekli kıyaslamalar yapmak, her fırsatta ders çalışmalısın uyarılarında bulunmak, çalışma pazarlıkları yapmak.
- Anne ve babanın ilgisiz olması , okulu çok önemsememesi, tutarsız ve disiplinsiz davranışları.
Zayıf karneye ceza verilmeli midir?
Başarı sağlayamayan, zayıf karne getiren, dersleri aksatan , zamanını iyi değerlendiremeyen çocuklara belirli kısıtmaların getirilmesi gerekebilir. Bu çocuk için yararlı olur . Fakat bu durumu çok abartmadan yapmak gerekir. Çocuktan hınç alır gibi değil, yardımcı olmak için yapılmalıdır. Yoksa çocuk daha çok rencide olur , verileni ceza olarak görür ve aileye karşı öfke duyar. Önemli olan başarısızlığın nedenlerinin bulunması ve bu alanlarda çalışılmasıdır.
Öğretmen-aile işbirliği nasıl olmalıdır?
Çocuklar öğretmenlerini sevdikçe okula ve ve derse olan bağlılıkları da artar. Aile öğretmen ile diyalog halinde olursa çocuk için bu yararlı olur. Problemli çocuklar, okulda da problemler çıkarabiliyor. Bu durumdan bazı öğretmenler çok rahatsız olup aileyle sorunlar yaşayabiliyor. Bu şekilde de en çok çocuk zarar görüyor. Çocuğun başarısında öğretmenin de sorumlulukları vardır, düzenli takip , destek sağlamalıdır. Yeri gelince uyarılarda bulunmalı, çözüm odaklı olmalıdır.
Okul başarısını olumsuz etkileyen diğer faktörler neler olabilir?
- Okul koşulları öğrenmede etkilidir. Yetersiz bir okul eğitim kalitesini düşürebilir.
- Çocukta zeka geriliği, dikkat eksikliği, disleksi, gelişim bozukluğu vb. problemler de öğrenmeyi güçleştirir.
- Kaygı, depresyon gibi birçok ruhsal hastalık çocuğun özgüven ve motivasyonunu olumsuz etkiler.
- Aile ortamında yaşanan problemlerde olumsuz etki yaratır, okul başarısını etkiler. Ayrıca aile ortamındaki genel tutumda etkilidir. ilgili, disiplinli, okula özendirici bir tutum başarıyı arttırır.
Tatilini iyi değerlendirmek için öneriler
- Öncelikle tatilde dinlenme ve eğlenme için bolca fırsat yaratılmalıdır.
- Çocuğun yaşıtlarıyla beraber zaman geçirmesi desteklenmelidir.
- Hobilerine, ilgi alanlarına zaman ayırmaya fırsat verilmelidir.
- Kısa süreli bir tatil düşünülebilir.
- Geçmiş dönemin zayıflıklarını düzeltmek ve yeni döneme hazırlık yapmak amacıyla, dinlenme gereksinimini aksatmayacak şekilde programlar yapılabilir.
- Karne hediyesi, eğer çocuğunuza bununla ilgili bir söz vermediyseniz gerekli ve şart değildir. Çocuğa verilecek en güzel ödül elbette koşulsuz sevginiz ve ona ayıracağınız kaliteli zamandır.
Kaynakça
- Burns, C.P., ROE B.D. ve ROSS E.P. (1992). Teaching Reading in Today’s Elementary Scchools. Boston Houghton Mifflin Company.
- Çelenk, S. (2003). Okul başarısının ön koşulu: Okul aile dayanışması. İlköğretim online, 2 (2).
- Eastman, B. (1988). Family Involvement In Education. (Bul.Kyn. Satır, 1996). Wisconsin State Department of Public İnstruction, Januvary
- Malkoç, G. (1993). Aile Eğitimi ve Eğikimde Nitelik Geliştirme. Eğitimde Arayışlar 1. Sempozyumu. İstanbul: Kültür Koleji Yayınları.