Günümüzün en yaygın psikolojik sorunlarından birisi depresyondur. Her ne kadar, yetişkin sorunu olarak biliniyor olsa da, depresyonun, çocuklarda da görülme olasılığı yüksektir.
Çocukların %3’ünde ve gençlerin de % 13’ünde depresyon belirtileri gözlemlenmektedir. “Depresyonun okul öncesi çocuklarda görülme sıklığı binde 3, okul çağındaki çocuklarda binde 4 ile 30, ergenlerde binde 4 ile 64’tür.” Çok küçük yaşlardaki çocuklarda depresyon çok sık görülmese de , yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. 0-18 ay döneminde anne ile çocuk arasındaki bağlanma ve ilişki çok önemlidir.
Bağlanmanın oluşması, fiziksel temas, göz teması, çocuğa yaklaşım, çocukla kurulan ilişkiyi içerir. Bu bağlanma sağlıklı bir şekilde gerçekleştiği zaman, bebeğin kendine ve dış dünyaya güveni oluşmaya başlar ama bağlanma sağlıklı gerçekleşmezse çocukluk depresyonu ya da iletişim bozuklukları ortaya çıkar. Çocuğun bireysel ve sosyal hayatını işlevsiz hale getirir.
Çocuklarda depresyonu başlatan nedenler genellikle sevdiği bir kişinin kaybı, yetersizlik duygusu, aile içi şiddet, boşanma, kronik bir hastalığın oluşu, doğal afetler, cinsel istismar, duygusal taciz, ebeveynler arasındaki çatışma, ve çevre değişikliği gibi önemli nedenlerden olabilir.
Çocuklarda depresyon belirtileri nelerdir?
Tüm temel belirtiler her yaşta aynıdır. Çocukluk çağı temel belirtileri ise aşağıdaki gibidir;
1-Hiçbir şeyden zevk alamaz hale gelmek
Çocuğun sosyal hayattan, çevresinden, arkadaşlarından ve ailesinden belirgin bir şekilde uzaklaşır, kendini mutsuz veya boşlukta hissetmeye başlar. Hiçbir şeyden mutlu olamaz, sürekli yakınır, az güler ve sebepsiz yere ağlayabilir, arkadaşlarıyla geçinememeye başlar, oyun kurmakta ve sürdürmekte zorlanır. Arkadaşlarıyla geçinememe durumu çocukların mutsuzluklarını gösterme davranışlarındandır.
Yapılan etkinlik, ödev veya oyunlara karşı ilgide azalma ya da eskiden severek yaptığı bir şeyleri artık sevmemesi ve zevk alamaması gibi durumlar ortaya çıkmaya, gergin, sıkıntılı, huzursuz olma durumu vardır. Ayrıca çocukları depresyonda olan aileler “of sıkıldım” sözlerini çok fazla duyarlar. Sıkça iç çekme, üzgün ve gergin bir görünüm olur.
Ek olarak da, sürekli bir mutsuzluk hali, hiçbir şey yapmak istememe, keyifsiz ve isteksiz olma, mantık dışı düşünceler, zihinsel ve bedensel durgunluk hissi vardır. Umursamazlık, boş vermişlik gibi farklı duygu durumlarını bir arada yaşayan çocuklarda depresyonda olduğu düşünülür.
2- Akademik başarıda düşüş
Enerji ve isteklilik halinde bir azalma olur. Çocukların dördüncü yaşından sonraki dönemine oyun çağı denilir. Ayrıca bu dönem sosyalleşme dönemidir. Bu dönemde aile çocuktaki depresyonu fark etmediyse çocuk büyüdükçe depresyon da onunla birlikte büyür.
“Tembel çocuk nasıl gelişiyor?” sorusunun cevabını da bu çağda bulabiliriz. Oyun oynamayı istemezler ,başka çocuklarla bir arada olmak ve yeni arkadaşlar edinmek istemezler, işbirliğine girmezler.
4-6 yaş arasında çocuklar, okula başlarken ana okulunda ya da ilkokulda aileden kopmakta zorlanırlar. Çocuk okulda ilişki sorunları yaşar, dikkat problemleri, düşünce ve konsantrasyonunda azalma vardır, ders çalışma istekleri oldukça azdır ve zamanla azalır. Öğretmene bağlanamaz, arkadaşları ile konuşmaz. Okula başlamadıysa başlamaktan oldukça korkar ve bu aşamada da ‘Okula gitmek istemiyorum’ gibi yakınmaları sıkça duyarız.
Midesini kendi bulandırıp, kendi kendine kusmaya çalışabilir. Sürekli hastalık bahanelerinin arkasına sığınıp okula gitmemeye çalışır. Çocukta regresyon denilen gerilemeler yaşanmaya başlanır.
3- Üzgün ve sıkıntılı hissetme
Üzgün ve sıkıntılı hissetme; gün boyunca çocuğun ağlamaklı bir durumunun olması, kendini üzgün ve tükenmiş , keyifsiz hissetmesi durumu, karamsar olma, yalnız kalmak isteği, kolay sinirlenme ve kendine kızma görülür. Ruh durumlarında, davranışlarında ani bozulma görülür. Sürekli canlarının sıkıldığını ve üzüntülü hissettiklerini dile getirirler. Ayrıca sık sık kendilerini ve yaptıklarını içten içe eleştirir, kızar veya kınayabilirler.
4- Uyku bozuklukları
Uyku Problemleri; bireyin uykusuzluk çekmesi (insomnia) veya aşırı derecede uyuması (hipersomnia) durumudur. Bu dönemde yataktan çıkmama ya da hiç yatağa girmek istememe, kötü rüyalar görmekten korkma , sürekli kabuslardan şikayet etme durumları ortaya çıkabilir.
5- Bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle sık hastalanma
Yemek yeme ve uyuma alışkanlıklarında değişiklikler görülmeye başlanır. Sık sık fiziksel şikayetleri ortaya çıkar. Sürekli olarak kendini yorgun, halsiz ve bitkin hisseder.
Hiçbir şey yapmasa bile enerji kaybı olmaya başlar, kilo kaybı veya alımı olur .( çocuğa özel bir diyet uygulanmadan kilo alması veya vermesi) (vücut kilosunun %5’inden fazlası olmak üzere) ve çocuğun iştahında önemli derece artma veya azalma gözlemlenir. İştah değişiklikleri; aşırı yeme ya da iştahsızlık hali oluşur. Çabuk yorulurlar.
6-Öz güvende önemli düşüşler
Özgüveninde önemli bir düşüş olur ve kendini çeşitli konular için suçlu, değersiz ve yetersiz hisseder. Alkol ve madde bağımlılığına bir yatkınlık geliştirir. İntihar veya ölüm hakkında düşünmeye baslar. Çocukluk çağında depresyon geçirmiş birinin, ileri yaşlarda yine bir depresif döneme girme olasılığı daha fazladır. Bu çocuklarda daha ileri yaşlarda bipolar bozukluk ve yeme bozuklukları da görülebilir. Gelecekle ilgili karamsarlık ya da beklentisinin olmayışı. iletişim problemleri ve depresif ruh hali belirtileri yine bize çocukluk çağı depresyonunu işaret eder.
7- Konuşmada gecikme
Eğer çocuk depresyona girmişse çocuğun gelişiminde bir yavaşlama olmaya başlıyor. Konuşmasında kararsız kalmalar ya da kekemelikler ortaya çıkıyor. Çocuklarda 2,5 – 3 yaş konuşma gelişiminin hızlandığı dönemdir.
Konuşmanın geç gelişmesi, depresyon için bir belirti olabiliyor. Ayrıca , çocuk tam bu dönemlerde tuvalet eğitimi de kazanmaya başlıyor. Eğer çocuk depresyonda ise bu dönemde tuvalet eğitimini de geç kazanıyor. Bu dönemde, parmak emme ve başka davranış sorunları da ortaya çıkabilir. O aşamada bir de kardeş doğduysa eğer çocuk için depresyona girme nedeni oluşuyor.
Aile içinde yaşanan çatışma, gerginlik, köklü değişiklikler gibi bütün olaylardan çocuk çok çabuk etkileniyor. Depresyon aslında travmadan, kaygılı durumdan, stresten, aile içindeki çatışmalardan etkileniyor. Çocuk daha küçükken annenin kaş çatması ve göz göze gelince ters ters bakıp korkutması çocukları olumsuz bir şekilde oldukça etkiliyor ama bu yaşlarda da aslında dış olaylardan da etkilenebiliyor. Depresyon davranış bozukluğu olarak ortaya çıkıyor. Tırnak yeme, parmak emme ya da gerginlik olarak kendini gösteriyor.
Ailelere öneriler
Aile, çocukta yukarıdaki gibi özellikler gözlemliyorsa, mutlaka bir uzmana başvurmalıdır. Değerlendirme, psikolog ve ilaç desteğinden oluşan bir yardım, bu çocukların yaşadıkları zorluklarla mücadele edebilmesi için gereklidir.
Ailelerin öncelikle çocuklarının davranışlarını yakından gözlemlemeleri, çocuklarının söylemlerine dikkat etmeleri, özellikle kendilerine zarar verecekleri yönündeki ciddiye almalıdır.
Böyle durumlarda ailelerin çocuklarına anlayışlı olmalı, yargılamamalı ve asla yalnız bırakmamalıdır. yaklaşmalıdırlar. Çocuğun eğitim gördüğü okulla ve öğretmenleriyle de ilişki kurmak gerekli olabilir.
Psikoterapi ya da aileye verilen danışmanlıkla belirtilerde istenilen azalma olmazsa ilaçla tedavi yolu için bir psikiyatristten destek alınmalıdır. Çocuklarda güvenle kullanılan depresyon ilaçları vardır ve bu ilaçların ciddi yan etkileri yoktur. Bir çocuk ve ergen psikiyatrisi tarafından başlanır ve düzenli kullanılırsa çok iyi sonuçlar alınabilir. İlaç tedavisinde etkinin görülebilmesi için en az 2-3 hafta kadar bir süre geçmelidir. Genellikle ilaç tedavisi başlandıktan sonra tam bir iyileşme olsa bile tedaviye en az 6 ay devam etmek gerekir. Yeterli iyileşmeden sonra psikiyatrist kontrolünde tedavi azaltılır veya kesilir. Çocuk normal yaşamına devam eder.
Ayrıca bu sürecin en önemli faktörlerden biri de aile, çocuk, psikiyatrist ve psikoloğun işbirliği içinde olmasıdır, yani çocukla ve aileyle hekimin ve psikoloğun kurduğu ilişki çok önemlidir.