Panik atağı, son derece zorlayıcı ve korkutucu bir deneyim olduğu için, cevaplanması gereken pek çok soruyu da beraberinde getiriyor. Ben de bu yazıyla, okuyucuların zihnini meşgul eden sorulara cevap vermeye çalışacağım.
Panik atağı nedir?
Panik atak (panik atağı) veya panik nöbeti hakkında zihnimizde bir netlik oluşturmak için, bazı kelimelerin Türk Dil Kurumu’ndaki anlamlarına kısaca göz atmama müsaade edin lütfen.
- Panik: Ani dehşet duygusu, büyük korku, ürkü
- Atak: Aniden başlayan hastalık nöbeti
- Nöbet: Vakit vakit ortaya çıkan, aynı türden fizyolojik bozuklukların bütünü
- Korku: Gerçek veya beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması, ağız kuruması, kalp, solunum hızlanması vb. belirtileri olan veya daha karmaşık fizyolojik değişmelerle kendini gösteren duygu
Panik atak, “panik” ve “atak” kelimelerinden oluşan, İngilizce karşılığı “panic attack” olan bir isimdir. Türkçe psikoloji literatüründe, “panik atak (panik atağı)” şeklinde yaygın bir kullanım söz konusu olsa bile, Türk Dil Kurumu’nda, “panik atak” kelimesine ulaşamıyoruz. Onun yerine “panikatak -ğı” kelimesiyle karşılaşıyoruz.
Türk Dil Kurumu’na göre panikatak, “Aşırı korku, heyecan dolayısıyla saldırgan, telaşlı davranışta bulunma veya içine kapanma.” demektir. Burada bahsettiğimiz, panik atak kelimesinin sözlük kullanımıdır. Biz bu yazıda daha çok, panik atağın psikiyatri/psikoloji literatüründeki karşılığını kullanacağız.
Türkiye’nin önemli psikiyatristlerinden Prof. Dr. M. Orhan Öztürk, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları kitabında, “panic attack” kelimesinin Türkçe çevirisiyle ilgili bir dipnot düşüyor, ve şöyle diyor:
İngilizce’de iki isim yan yana gelebilir. Örneğin “anxiety disorder”, “drug effect”, “panic disorder” gibi. Türkçe’de iki isim böyle bir amaçla yan yana getirilince, ikincisi ek alır. “Anksiyete bozukluğu”, “ilaç etkisi”, “panik bozukluğu” gibi. İngilizce’de panic (panik) isimdir. “I am panic” hiçbir zaman denemez. “I am panicy.” ya da “I am in a panic.” denir. Bunun gibi, İngilizce’deki “attack” sözcüğünün Türkçe’deki karşılığı “nöbet” olmalıdır. (Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Prof. Dr. M. Orhan Öztürk)
Orhan Hoca’nın eleştirisinden hareketle düşünecek olursak, doğru kullanım “panik atağı”, hatta “panik nöbeti” olmalıdır; ki kendisi bu şekilde kullanmayı tercih ediyor. Ben bu sitede, “panik atak”, “panik atağı” ve “panik nöbeti” kelimelerinin hepsini kullanıyorum.
Yukarıdaki tanımlardan hareketle, nereden bakarsak bakalım panik atağı, içinde korku barındıran bir deneyim olarak görülebilir. Korku duygusunun tetiklenebilmesi ise, bir tehlikenin algılanmasına (sezinlenmesine) bağlıdır.
Panik atak meselesini anlamak için, tehlike algısı bence kilit bir kavram. Tehlike algısı, panik atağımızın tetiklenmesi için, bir tehlikeyle karşı karşıya kalmamız gerektiğine işaret eder. Haklı olarak şöyle bir soru aklınıza gelebilir: Ben televizyon karşısında otururken, ortada hiçbir tehlike yokken, bir anda panik atağı geçirebiliyorum. Bunu nasıl izah edeceğiz?
Ben bir meseleyi anlamaya çalışırken, o meseleyle ilgili ana kelimelerin anlamlarına ihtiyaç duyuyorum; bu yüzden sizi de sürekli sözlüğe başvurmaya davet ediyorum, umarım kusuruma bakmıyorsunuz. Şimdi de tehlike kelimesinin ne anlama geldiğine bir göz atalım:
Tehlike: 1- Büyük zarar veya yok olmaya yol açabilecek durum, muhatara. 2- Gerçekleşme ihtimali bulunan fakat istenmeyen sakıncalı durum.
Yukarıdaki tanımdan hareketle tehlikeyi, gerçekleşmekte olan veya gerçekleşme ihtimali olan, zarar verici, istenmeyen durum olarak düşünebiliriz. Neyin, hangi durumun tehlike olarak görülebileceği, büyük oranda kişinin öznel dünyasına bağlıdır. Bu durum şu anlama gelir: Ahmet için tehlikeli (zarar verici, istenmeyen) olan şey, Mehmet için hiç de tehlikeli olmayabilir; hatta, istenen bir durum bile olabilir.
Üst paragraftaki son cümleyle ilgili, lise yıllarıma ait bir anımı paylaşırsam, demek istediğim şey daha kolay anlaşılır zannediyorum: Karne tarihine yakın bir dönemde, arka sıradaki, ders başarısı düşük bir arkadaşım Furkan’la sohbet ederken, arkadaşımın, “Babam, zayıf getirmezsem bana bisiklet alacağını söyledi.” demesiyle yaşadığım şaşkınlığı hatırlıyorum. Benim babam, takdir belgesinin altındaki bir sonucu kabul etmiyordu. Bu durumda, sadece zayıf getirmemek (takdir belgesinin yokluğu) benim için son derece istenmeyen, korkutucu bir durum (tehlike) iken, Furkan için tam tersine, bir ödüldü. Umarım bu örnekle, öznel deneyimin ne demek olduğunu ifade edebilmişimdir.
Korkunun bir diğer özelliği, iç dünya ve dış dünya tarafından tetiklenebilmesidir; yani biz, içsel bir tehlikeyle (huzursuzluk, can sıkıntısı gibi) karşı karşıya kaldığımızda da, dışsal bir tehlikeyle (üzerimize doğru gelen bir araç, deprem vb.) karşı karşıya kaldığımızda da korkabiliriz. İç dünya ve dış dünya ayrımını hesaba katarsak, yukarıda dile getirdiğim
“Ben televizyon karşısında otururken, ortada hiçbir tehlike yokken, bir anda panik atağı geçirebiliyorum. Bunu nasıl izah edeceğiz?” sorusuna bir cevap üretebiliriz.
Televizyon karşında oturan birisi, dışsal bir tehlikeyle karşı karşıyaymış gibi görülmemektedir; ancak, söz konusu kişinin, seyrettiği filmde, bir terk edilme (bırakılma) sahnesine denk geldiğini düşünelim. Şayet, kişinin hayatında (geçmişinde veya yakın zamanında) terk edilmek, bırakılmak hassas bir konu ise, kişi bir anda huzursuzlanmaya başlayabilir. Yaşadığı huzursuzluğun (buna anksiyete -bunaltı- diyebiliriz) belirtilerini bir tehlike sinyali olarak algılaması, onun panik atak tüneline girmesine yol açabilir.
Yeniden, panik atağı nedir?
Buraya kadar, “Panik atak ne demek?” sorusuna, ilgili kelimelerin sözlük karşılıklarından hareketle cevap vermeye çalıştım. Şimdi de isterseniz, panik atak (panik atağı, panik nöbeti) psikiyatri (psikoloji) literatüründe ne anlama geliyor, ona bakalım.
Panik atak, aniden başlayan, klasik “savaş ya da kaç” semptomlarının ve göğüs ağrısı, ürperme, sıcak basması, tıkanma, nefes darlığı, hızlı veya düzensiz kalp atışı, karıncalanma, uyuşma, aşırı terleme, mide bulantısı, baş dönmesi ve titreme (tremor) gibi başka birkaç semptomun daha eşlik ettiği korku ve dehşet duygusudur. (DSM-5’i Kolaylaştıran, Nobel Yayınları)
Panik nöbeti işaretleri nelerdir?
Psikiyatri dünyasında yaygın olarak kullanılan tanı kitabı DSM-5, 13 panik nöbeti belirtisi listelemektedir. Yaşadığınız deneyim, söz konusu 13 işaretin 4’ünü veya daha fazlasını karşıladığında, “panik nöbeti” olarak isimlendirilmektedir.
DSM-5’te yer alan 13 panik nöbeti işareti şunlardır:
- Çarpıntı, kalp atışlarını duyumsama, kalbin yerinden fırlayacakmış gibi olması, göğüste basınç, bazen sol kola yayılan ağrı ve uyuşmalar
- Terleme, sıcak-soğuk boşalımlar, bazen üşüme, bazen alevlerin basması hissi
- Titreme, sarsılma, itilme hissi
- Boğulma ve nefes alamama hali (Boğazda düğümlenme veya bir yumru, tıkanma hissi)
- Soluğun kesilmesi (Derin nefes alma ihtiyacı, havanın yetmemesi hissi)
- Göğüste daralma, sıkışma, ağrı duyumsama
- Bulantı, karında ağrı, şişkinlik, gaz oluşması, geğirti (Bazen mideden başlayıp boğaza doğru yayılan kalkışma, rahatsızlık hali)
- Baş dönmesi, sersemlik hissi, (Düşecekmiş ya da bayılacakmış olma hali)
- Olayları bir sis perdesinin gerisinden algılama, cisimlerin küçülmesi, her şeyin bulanıklaşması (derealizasyon); veya, benliğinden ayrılmış hissetme (depersonalizasyon). Depersonalizasyonda, bedenle ruh ayrılmış hissedilir; kişi kendini hissetmekte, algılamakta zorlanır ve kendine yabancılaşır.
- Çıldırma, kontrolü kaybetme (Kendine veya etrafındakilere zarar verme) korkusu
- Ölüyormuş gibi hissetme (ölüm korkusu)
- Ellerde, kollarda, bacaklarda, başta ve birçok yerde uyuşma, yanma, karıncalanma, diken üzerinde olma hali
- Üşüme, ürperme veya ateş basması.
Dikkat: Yukarıda da belirttiğim gibi, listelenen 13 maddenin 4’ünü veya daha fazlasını yaşıyorsanız, panik nöbeti geçiriyor olabilirsiniz.
Panik atakla ilgili bazı önemli noktalar
- Panik atak, zannedilenin aksine oldukça yaygın bir deneyimdir. Yetişkinlerin %30’u hayatlarında en az bir kez panik atağı deneyimlemişlerdir.
- Kişinin, sakinken de endişeli veya huzursuzken de panik nöbeti tetiklenebilir.
- Kadınların panik atak yaşama oranı erkeklerinkinden daha fazladır.
- Pek kişi, panik atağı geçirmesine rağmen bunu bir hekimle paylaşmaz; bu durumda da bir tanı almaz.
- Panik ataklar yaşanma sıklığı açısından değişkenlik gösterebilir. Bazıları, hayatları boyunca birkaç panik atak yaşarken, bazıları haftada birkaç panik atak yaşayabilir.
- Panik ataklar tedavi edilmezse, insan hayatı için ciddi düzeyde zorlayıcı olabilirler.
- Panik ataklar göz ardı edilmemesi gereken deneyimlerdir. Bazı panik atakların, kolayca üstesinden gelinebilirken, bazı panik ataklar, duygudurum bozukluğu ve kalp krizi gibi ciddi hastalıkların göz ardı edilmesine yol açabilir.
- Panik ataklar birbirinden farklı şekillerde yaşanabilir: Belirtili ataklar, belirtisiz ataklar ve durumsal eğilimli ataklar. (Bunlar, yazının devamında, “Panik Atak Türleri” başlığı altında açıklanacaktır.)
- Panik atak, bir bozukluk veya hastalık değil, belirtidir. Panik ataklar, diğer belirti ve bulgularla birlikte, panik bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, depresyon gibi bozukluk ve/veya hastalıkların varlığına işaret edebilirler.
Panik atak çeşitleri (türleri) nelerdir?
Panik atak, zannedilebileceğinin aksine, birden fazla şekilde yaşanabilmektedir. Psikoloji literatüründe, panik atağın türlerinden (çeşitlerinden) ve alt tiplerinden bahsedilmektedir. İsterseniz bunları ayrı ayrı ele almaya çalışalım.
Panik atak türleri
Panik atak çeşitleri, panik atak yaşayan kişinin, yaşanma şekli açısından 3 kategoride ele alınmaktadır:
1. Beklenmedik Panik Ataklar: Beklenmedik şekilde, aniden ortaya çıkan, kişinin neden olduğuna dair bir fikir öne süremediği panik ataklarıdır
2. Beklenilebilen Panik Ataklar: “Belirli” bir durumda ortaya çıkan, dolayısıyla da tahmin edilebilen panik ataklardır. Korkulan bir nesne (kedi, köpek vb.) veya durumla (kalabalıklar vb.) karşı karşıya kalındığında yaşanılan panik atakları ifade eder.
3. Durumsal Yatkınlık Gösteren Panik Ataklar: Genellikle tetikleyici bir faktörün olduğu, ama bu faktörün her zaman tetikleyici olarak işlev görmediği panik ataklardır. Mesela, araba kullanırken yaşanabilen, ama araba kullanırken
bazen de yaşanmayan panik ataklar bu grupta değerlendirilebilir.
Panik atak alt tipleri nelerdir?
Panik atak yaşayanlar, üç aşağı beş yukarı panik atağın benzer belirtilerini yaşarlar. Bununla birlikte, farklı sebeplere bağlı olarak, yaşanılan panik ataklar bazı farklılıklar gösterebilirler. Bu açıdan bakıldığında, panik atağın alt türlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
1- Klasik Panik Atak: Daha çok solunum ve kalp sistemindeki belirtilerle kendini gösteren panik atağıdır. En sık karşılaşılan panik ataklar bu grupta yer alır.
Klasik panik atağı yaşıyorsanız; önce kalbinizin çarptığını ve heyecanlandığınızı fark edersiniz. Göğsünüzde bir sıkışma, sol kolunuz vuran bir ağrı ve uyuşma hissedersiniz. Hızlı soluk alıp verirsiniz, ve boğazınız düğümlenir. O esnada, kalbiniz duruyormuş, nefesiniz kesiliyormuş ve kap krizi geçiriyormuşsunuz gibi gelir size.
Klasik panik ataklar, ortalama olarak, yakınları kalp krizi geçirenlerde daha fazla görülebiliyor.
2- Kognitif (Bilişsel) Panik Ataklar: Bu panik atak türünde belirtiler daha çok kognitif (bilişsel), yani düşünce yapısıyla ilgili alanda ortaya çıkmaktadır.
Kognitif odaklı bir panik atak yaşadığınızda, kendinizi tam ve bir bütün olarak algılamakta zorlanır, ruhunuzun bedeninizden ayrıldığını, boşlukta olduğunuzu hisseder; etrafı bulanık (sisli) görmeye, cisimleri uzak (farklı) algılamaya başlarsınız ve başınız dönmeye başlar. Bununla birlikte, kontrolünüzü kaybedeceğinizden, elinizde olmadan kötü şeylerin olacağından, aklınızı kaçırabileceğinizden ve öleceğinizden korkarsınız.
3- Non-Kognitif Panik Atak: Bu panik ataklar, zihinsel belirtilerin olmadığı panik ataklar olarak kabul edilirler.
Non-Kognitif bir panik atak yaşadığınızda, daha çok, bir fenalık hissi, göğsünüzde bir baskı ve çarpıntı hissi ile karşı karşıya kalırsınız.
4- Nokturnal Panik Atak: Uykudan, ani bir kalp çarpıntısı ve korku ile uyanılan panik ataklarıdır.
Nokturnal panik atak yaşadığınızda, muhtemelen, hemen pencereyi açarak veya başka bir yolla hava almaya çalışırsınız.
5- Aleksitimik Panik Atak: Daha çok, nöbetler halinde bedensel belirtilerin yaşandığı panik atak türüdür.
Aleksitimik bir panik atakta daha çok, ateş basması, terleme, uyuşma, nefes darlığı, baş dönmesi, ve ağrı yaşayabilirsiniz.
6- Gastro-İnstentinal Panik Atak: Mide ve/veya karın odaklı panik atak çeşididir.
Gastro-İnstentinal panik atağı geçirdiğinizde, mide ve/veya karında başlayıp göğse doğru dalga dalga yayılan bir fenalık hissi yaşarsınız. Boğazınız düğümlenir ve boğazınızda bir yumru hissi oluşur. Bunlara, mide bulantısı, midede şişkinlik, gaz ve ishal eşlik edebilir.
Not: Gastro-İnstentinal panik atağın, bir çeşit sara hastalığı olan abdominal epilepsiden ayırt edilmesi önemlidir.
7- Korkusuz (Non Fearful) Panik Atak: Bu, panik bozukluğu denilen bir psikolojik bozukluğun belirtilerini karşılayan panik atak çeşididir.
Korkusuz bir panik atakta, korku veya anksiyete deneyimlemezsiniz. Bazı şikayetlerle, nörolog ve/veya kardiyologlara başvurursunuz; ancak, muayene ve tahlillerde, ilgili bölümlerle ilgili bir veriye ulaşılmaz.
Panik atak döngüsü
Panik atak döngüsü kavramı, yaşadığınız panik atak deneyimini anlamanız açısından size son derece önemli ipuçları sunabilir. Aynı zamanda, panik atak tedavisi için ilk adım, panik atak döngünüzü keşfetmeniz olacaktır. Bu yüzden, bu yazıyı üzerinde dura dura, belki birkaç kere okumanızı öneririm.
Panik atak yaşantılarına baktığımızda, belirli bir döngünün varlığını görüyoruz. Ayrıntılara girmeden önce, döngü kelimesinin anlamını hatırlatmakta fayda görüyorum. Çünkü, panik atak terapisi uygulamalarımda, pek çok kişinin döngü kavramıyla, yaşadıkları arasında ilişki kurmakta zorlandığını görüyorum.
Döngü kelimesinin sözlükteki bazı karşılıkları şunlardır:
– Herhangi bir olayın birden fazla tekrarlanması (Güncel Türkçe Sözlük)
– Aynı ses sinyalinin kopyalama yoluyla sürekli tekrar etmesi (Gitar Terimleri Sözlüğü)
– Termodinamikte, aynı hal içinde başlayan ve sona eren değişimlerin sırası (Kimya Terimleri Sözlüğü)
Panik döngüsünü anlayabilmek için, giriş-gelişme-sonuç yaklaşımını kullanabiliriz. Nasıl ki herhangi bir hikayenin genel olarak, giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden bahsedebiliyorsak, panik atağın da başlamasından, devam etmesinden ve sona ermesinden bahsedebiliriz.
Panik döngüsü, işte bu başlama, devam etme ve sona ermelerin tekrarını ifade eder.
Panik atak döngüsünün evreleri
Aşağıda, panik atak yaşayan birinin geçebileceği evreleri almaya çalışacağım. Söz konusu evreler mutlak ve değişmez değillerdir. Ben, okuyucunun en iyi şekilde anlamasına yardımcı olmak için böyle bir tasvirde bulunuyorum.
Birinci Evre: Panik Atağın Tetiklenmesi
Bu evre tabiri caiz ise, panik atak tüneline girdiğimiz evredir. Bu evreyi aynı zamanda, endişe (veya korku) duygusunun tetiklenme evresi olarak da düşünebiliriz. Bu evrede şu ya da bu şekilde, panik atak geçirecek kişinin korku ve/veya endişe duygusu tetiklenmiş olur.
Çok fazla ayrıntıya girmeden, korku ile endişe arasındaki bir farkı dile getirmek istiyorum: Korku, bir tehlike ile karşı karşıya kaldığımızda yaşadığımız bir duygu iken, endişe, bir tehlikenin gerçekleşme ihtimaline odaklanma halidir.
Evet, bu evrede korku duygunuz tetiklenmiş oluyor. Panik atağınızı anlamanızda kilit noktalardan biri, korku veya endişenizi neyin tetiklemiş olduğunu doğru tespit edebilmenizdir. Panik atak sorunuyla bana gelen pek çok danışanım, korku veya endişesini tetikleyen şeyi tespit etmekte zorlanıyor.
Korkunuzu (Endişenizi) Tetikleyen Şeyi Tespit Edebilmek
Endişenizi tetikleyen faktörleri anlayabilmeniz için endişenin psikolojik analizine kısa bir göz atalım isterseniz.
Endişe her zaman, bir tehlike algısının göstergesidir. Yani, endişeye kapıldığınızda, bir tehlikenin varlığına odaklanmış oluyorsunuz. Endişe veya korku duygusu son derece insani ve işlevsel (gerekli) bir deneyimdir aslında. Çünkü sizi olası tehlikelere karşı uyanık tutar. Ancak, panik atağı tetikleyen, çoğunlukla gerçekçi bir tehlike olmaktan ziyade, abartılan bir tehlike olasılığı oluyor.
Bu yazıyı yazdığım şu anda, İstanbul’da ciddi bir kar yağışı bekleniyor. Pek çok kişi, bu kar yağışını büyük bir felaketin işareti olarak algılayıp ciddi bir endişe duygusu yaşayabilir. Mesela bir anne şöyle düşünebilir: “Ya kar yağışı çok fazla olur, yollar kapanır ve çocuğum da hasta olursa, onu hastaneye nasıl yetiştiririm?”
Kişiyi endişeye sevk eden ve panik atağını tetikleyen söz konusu tehlike, çok değişik olabilir. Bazı tehlike örneklerini şöyle sıralayabilirim:
- Hastalanma, yaralanma vb. yollarla bedenine bir zararın gelmesi. Bu zararın sonraki aşaması, ölüm ihtimali.
- Aşağılanma, eleştirilme, beğenilmeme gibi yollarla kendiliğin zarar görme ihtimali.
- Sevilmeme, terk edilme, yalnız kalma, dışlanma, aldatılma gibi olasılıklar.
- Başarısız olma, yetersiz görülme, beceriksiz olarak algılanma gibi olasılıklar.
- Adli bir meseleye karışma ve hapse girme gibi ihtimaller.
- Deprem, yangın ve sel gibi doğal afet ihtimali.
- Üzülme, pişman olma, çaresiz hissetme gibi duygusal olasılıklar.
Bu örnekler çok daha fazla artırılabilir. Ana nokta, panik atağınız tetiklendiğinde, muhtemelen bir tehlike ile karşı karşıya olduğunuzu düşünüyor olmanızdır. Bunu keşfedebilmek için, aklınızdan geçenlerin doğru ya da yanlış, akıllıca ya da aptalca oluşlarına bakmadan kendinize şu tür soruları sormanızdır:
- Endişeli hissettiğim esnada aklımdan ne geçiyor olabilir? Zihnimde nasıl bir görüntü oluşmuş olabilir?
- Şu anda ne olacağından endişe ediyorum?
- Yaşadığım korku duygusu ne ile izah edilebilir? Aşağılanma korkusu, dışlanma korkusu, yetersizlik korkusu, yaralanma korkusu, ölüm korkusu, başarısızlık korkusu, terk edilme korkusu, enayi yerine konma korkusu vb.
Endişeler son derece kişiseldir. Bu yüzden yaşadığınız endişenin genel geçer, kabul edilebilir bir endişe olması gerektiğini düşünmeyin. Mesela, herkesin çok eğlendiği bir anda (halay çekmek gibi) siz bir anda panik atak yaşayabilirsiniz. Çünkü zihninizde şöyle bir kurgu olabilir: “Her gülmenin sonu ağlamaktır. > Ben şu anda çok mutluyum ve gülüyorum. > O halde her an ağlayabilirim. > Demek ki bilemediğim bir tehlike ile karşı karşıyayım.” Bu düşünce zinciri sizi bir anda panik atak tüneline sokabilir.
Panik atak döngüsünde birinci evreyi özetlersem, “içsel bir uyaran” ile karşı karşıya kalırsınız, ve bu uyaranı bir tehlike işareti olarak algılarsınız. Bu da sizin korku ve/veya endişe duygunuzu tetikler. Bu “içsel uyaranları” fark etmek panik atak tedavisi için son derece önemlidir.
İkinci Evre: Bedensel Tepkilere Odaklanma Evresi
İnsan ve hayvan bir tehlike algıladığında doğal olarak korkar. (Endişe ise sadece insanın yaşayabileceği bir şeydir. Çünkü hayvanlar, bildiğimiz kadarıyla gelecekle ilgili tasarımlarda bulunamazlar.) Son derece doğal bir duygu olan korkunun bedeninizde bazı karşılıkları olur: Mesela kalbiniz hızlı atmaya başlar, terlemeye başlarsınız, elinizde ayağınızda titreme, vücudunuzun bazı bölgelerinde kasılmalar vb. olabilir. Bedeninizin yavaş yavaş, anlam veremediğiniz bir sürece girdiğini ve kontrolünüzü kaybetmeye başladığınızı düşünürsünüz.
Üçüncü Evre: Bedensel Tepkilerin Felaket Olarak Yorumlanma Evresi
Bir önceki paragrafta ele aldığım nokta son derece önemlidir. Çünkü, panik atak döngüsü ve dehşetpanik atak yaşayan pek çok kişi, bedeninde ortaya çıkan tepkilerin doğal bir korku tepkisi olduğunu düşünemez. Bu belirtileri daha çok bir felaketin işaretleri olarak algılar. “Acaba kalp krizi mi geçiriyorum?”, “Eyvah, vücudumda tuhaf şeyler oluyor!” gibi düşünceler, sizi korku sarmalına iyice sokar. Siz korktukça bedensel tepkileriniz artar, bedensel tepkileriniz arttıkça da korkunuz tetiklenir. Bütün bunların sizi getirebileceği nokta şudur: Bedenim (ve/veya zihnim) benim kontrolümden çıkıyor.
Büyük bir tehlikeyle karşı karşıya gelmiş olma ve kendinizle ilgili kontrolü kaybetme düşüncesi sizi bir “dehşetin” içine sokar. Bu dehşetengiz yaşantıya ise literatür “panik atak” diyor.
Dördüncü Evre: Panik Atağı Evresi
Hissettiğiniz duyguların bedeninizde duyumsadıklarının etkisiyle 10 dakika gibi bir sürede panik atağınız zirveye ulaşır. Bu evrede, panik atağın korkutucu ve zorlayıcı belirtilerini yaşarsınız.
Beşinci Evre: Atak Sonrası Evre (Beklenti Anksiyetesi ve Kaçınma)
Sorularla panik atak
Panik atak yaşayan kişi, bedeninde ortaya çıkan ani değişiklikleri çoğunlukla bir tehlikenin işareti olarak yorumlar. Bu yorum kişinin korkmasına ve bu korku da algılanan tehlikeye daha fazla odaklanma gibi bir sonuca yol açar. Bu şekilde bir panik atak tetiklenmiş olur.
Panik atakla ilgili, insanların zihninde pek de gerçekçi olmayan, düşünce ve bilgiler yer alabilmektedir. Bu bölümde, panik atakla ilgili, sıkça sorulan soruları ve onların bilimsel cevaplarını (kısaca) bulacaksınız.
Soru: Panik atak kalp krizine yol açar mı?
Panik atak esnasında kalbin normalden çok daha hızlı atması, pek çok kişi tarafından bir kalp krizi işareti olarak algılanır.
Tıbbi Gerçek: Panik atakları kalp krizine yol açmaz. Panik atak esnasında çekilen elektrokardiyogramlarda (EKG), sadece kalp atış hızında artış gözlemlenir. Kalp krizi belirtileri gözlenmez. Gerçek bir kalp krizinin işaretleri, göğüste basınç duyumu, şiddetli bir göğüs ağrısı ve seyrek olarak ortaya çıkan çarpıntıdır. Kalp krizi belirtileri çoğu zaman kişinin dinlenmesi ile azalır. Panik atak yaşayan kişinin belirtileri ise, kişi dinlense bile devam eder.
Soru: Panik ataklar inmeye (felce) yol açar mı?
Panik atak esnasında yaşanan uyuşukluk, kaskatı kesilme, karıncalanma, güç kaybı hissi (özellikle vücudun belirli bir bölümünde), ve sırttan yukarı doğru hissedilen ateş basmaları, kişi tarafından inme (felç) işareti olarak algılanır.
Tıbbi Gerçek: Panik ataklar bir felce yol açmaz. Panik esnasında kan basıncı biraz yükselse bile bu durum hiçbir zaman bir inmeyi tetiklemez.
Soru: Panik atak boğulmayla sonlanır mı?
Nefes almakta yaşana güçlük, yeterince hava alamama (soluksuz kalma), boğazda daralma ve boğazın tıkanması duyumları ve göğüste basınç duyumu kişide “Boğuluyorum galiba.” düşüncesini tetikleyebilir. Kapalı, sıcak ve kalabalık ortamlar kişide, yeterince hava alamıyor hissi yaratabilir.
Tıbbi Gerçek: Henüz, panik atağı esnasında boğularak ölen birisi literatürde tanımlanmamıştır. Her ne kadar kişi, panik atak esnasında soluk alıp veremediğini hissetse de, aslında soluk alıp veriyordur. Ancak kişi, soluk almak için kendini ne denli zorlarsa, soluk alıp verme hızı o denli artacağından yeterince hava alamadığını hissedecektir.
Soru: Panik atak, bayılmaya yol açar mı?
Kişinin yaşadığı sersemlik hissi, baş dönmesi, bayılacakmış gibi olma duygusu, uyuşukluk, bulanık görme, odaklanmakta zorluk, ateş basması ve soluk alıp verememe kişide bayılma endişesini tetikleyebilir. Bu korkuya “düşecek gibi olma” deneyimi de eşlik edebilir. Pek çok kişi, yaşadıklarını “bayıldım” diye tabir etse de, yaşantı analiz edildiğinde, ortada gerçek bir bayılmanın olmadığı fark edilir.
Tıbbi Gerçek: İstisnai durumlar dışında, kişiler panik atak esnasında bayılmazlar. Bayılmanın gerçekleşebilmesi için kan basıncının aniden düşmesi gerekir. Oysa panik atak esnasında kan basıncı az da olsa yükselir.
Soru: Panik atak geçirenler çıldırır mı?
Panik atak esnasında gerçekdışılık veya benliğinden ayrılmış olma deneyimi, odaklanamama ve düşünceleri toparlayamama, düşünce uçuşmaları vb. söz konusu olabilir. Bu tür deneyimler kişinin zihnine “Acaba çıldırıyor muyum?” gibi bir sorunun düşmesine yol açabilir. Bu soru da korkuyu ve paniğin şiddetini artırır.
Tıbbi Gerçek: Net olarak bilinmesi gereken şey şudur: Panik atak çıldırmaya yol açmaz! Literatürde şu ana kadar, “Panik atak dolayısıyla çıldırdı.” denilen kimse olmamıştır. Yaşanılan korkunu birtakım rahatsız edici sonuçları olabilir. Ama bu tıbben bir çıldırma işareti olarak değerlendirilmez.
Soru: Panik atak geçirdiğim için insanlar beni aşağılar mı?
Panik atak yaşayan pek çok kişi için başkaları tarafından nasıl görüldüğü, hayatını zorlaştırıcı derecede önemlidir. Onlar için, yaşayacakları zorlu deneyimden ziyade, başkalarının onun hakkında ne diyeceği önemli olabilir. Söz konusu kişiler, “Benim çok zayıf biri olduğumu düşünecekler.”, “Beni acınası bulacaklar.”, “Benim, duygularını kontrol edemeyen biri olduğumu düşünecekler.” tarzında düşünce yapısına sahip olabilirler. Bu düşünce yapısı da, kişilerin başkalarının yanında rahat olamamasına yol açabilir. Bu yüzden insanlar alışveriş yapmakta, başkalarının yanında yemek yemekte, bir ortamdan kalkıp gitmekte vb. zorlanabilirler.
Tıbbi Gerçek: Bu tür düşünceler gerçeği yansıtmaktan çok, bizim durumu algılama şeklimizi ifade eder. Yolda yürürken, herkesin (bu yüzlerce kişi de olabilir) tek derdinin sizin olmanız ne kadar gerçekçi olabilir? Biz bu kadar önemli olmadığımız gibi başkaları da bu kadar acımasız değildir belki de.
Soru: Panik atak uyuşma yapar mı?
Pek çok kişi, panik atağı, uyuşmalara yol açan bir “sebep” olarak görmektedir. Oysa uyuşma, panik atağın yol açtığı bir sonuç değil, panik atak işaretlerinden biridir. Yani, insanlar panik ataktan dolayı vücutlarında uyuşma yaşamazlar; vücuttaki uyuşmalar, başka pek çok (yazının ilk kısımlarında dile getirilen) işaretle birlikte ortaya çıktığında, duruma panik atağı denir.
Örnek bir panik atak vakası
Sertan, 45 yaşında, evli ve üç çocuk babası bir adamdır. İyi eğitimli ve başarılı olmasına karşın, Sertan’ın hayatında on beş yıldır panik atakların yol açtığı zorluklar vardı. Sertan her ay ortalama iki ile beş arasında panik atak yaşıyordu.
Sertan bir önceki hafta, ailesiyle bilgisayar mağazasına giderken, direksiyon başında panik atak yaşamıştı. Panik ataktan hemen önce, arka koltukta çok gürültü yapan çocuklara sesini yükselttiğini hatırlıyordu. Panik atak, çocuklara uslu durmalarını söylemek için hızla arkaya döndüğü anda ortaya çıkmıştı. Yola bakmak için kafasını çevirdiğinde, başının döndüğünü hissetmişti. Bunu hisseder hissetmez terleme, kalp atışlarının hızlanması, ateş basması ve titreme gibi ani ve yoğun yaşantılar da sökün etmişti. Kaza yapmaktan korkan Sertan, arabayı hemen sağa çekmişti.
Panik atak yaşantısı
Sertan ayda yalnızca birkaç panik atakyaşıyordu. Ancak her an bir panik atakyaşama olasılığına odaklandığı için ger gün yüksek düzeyde kaygı yaşıyordu. Dolayısıyla araba kullanma, uçakla seyahat, asansöre binme, açık alanlarda bulunma, uzun süre yalnız yürüme, sinemaya gitme ya da şehir dışına çıkma gibi konularda yoğun bir endişe yaşıyordu, ya da bu durumlardan kaçınıyordu.
Panik atak geçmişi
Sertan ilk panik atağını on beş yıl önce yaşamıştı. Gece saat bir sularında, arkadaşlarıyla içtikten sonra eve dönmüş ve salondaki divanda uyuyakalmıştı. Dört buçuk gibi uyandıktan hemen sonra midesinde acı, ensesinde yoğun bir kan basıncı hissedecekti. Birdenbire kalbinin de deli gibi atmaya başladığını fark etmişti. Ne olup bittiğini bilmiyordu ama öleceğinden emindi.
Sertan, yaklaşık iki ay sonra ikinci bir panik atak yaşadığını anımsıyordu. Bundan sonra panik ataklar daha düzenli bir şekilde ortaya çıkmaya başlamıştı. Ataklar tekrarlanınca Sertan da, atakları yaşadığı durumların yanı sıra, panik atak yaşamaktan korktuğu diğer durumlardan da kaçınmaya başlamıştı. Panik atakların ilk birkaç yılında yaşadığı üç olayda hastanenin acil servisine gitmiş; çünkü belirtilerin kalp krizine işaret ettiğinden eminmiş. Ancak yapılan tetkiklerde herhangi bir kalp krizi belirtisine rastlanmamış.
Kaynakça
- Kring, A.M., Johnson, S.L., (2015). Anormal Psikolojisi. 1. Baskı. Ankara: Nobel.
- Köroğlu, E., (2011). Kaygılarımız korkularımız. 3. Baskı. Ankara: HYB