İnsan ruhsal gelişiminin en önemli alanlarından biri -Öncelikle Freud’a göre- cinsel gelişimdir. Bu yazıda, çocuklarda cinsel gelişim süreci ele alınıyor.
Cinsel gelişim nedir ?
Cinsiyet -aşağıda da belirteceğim üzere- bir bireyin erkek ya da kız olması durumudur. Cinsel gelişim ise, bireyin üreme organlarının gelişim süreci ve hormonlarının aktivasyonuyla geçirdiği bir dizi değişim ve bu değişime dönük davranışlar gösterdiği bir süreçtir.
Cinsellik tarihi, insanların var oluş tarihi kadar eski olmasına rağmen konuyla alakalı özellikle de bizim toplumumuzda bir direncin var olduğunu söyleyebiliriz. Cinsellik, özellikle de aile içerisinde konuşulmaması gereken bir konuymuş gibi davranılır. Cinsellikten bahsedildiğinde konunun değiştirilmeye çalışıldığı görülür, detaylıca konuşamadığımızdan yanlış anlaşılmalara açık bir konudur. Cinsellik, doğumumuz ile başlar ve tüm yaşamımız boyunca devam eder.
Etrafımızdaki bireylerin düşünceleri, tutum ve değerleri, ebeveynlerimiz, akrabalarımız, öğretmenlerimiz, ailemiz ve onların fikirleri bizdeki cinsellik kavramının gelişimine yön verir. Aynı zamanda cinselliğin medya , kültür ve ekonomik etkenlerden de etkilendiğini söyleyebiliriz.
Cinsellik kişilik gelişimi ve yaşamımızın önemli bir bileşenidir. Yetişkinlikteki cinsel anlayışımız, diğer pek çok görüşümüzde olduğu gibi çocukluktan itibaren şekillenmeye başlar.
Anne karnında cinsel farklılaşma
Sağlıklı bir organizmada yumurtanın sperm ile döllenmesi sonucu oluşan embriyonun uterus (rahim) duvarına tutunmasıyla birlikte cinsel gelişimi de başlar.
Anneden gelen XX kromozomları ile babadan gelen XY kromozomları yine XX kromozomuna sahip bir birey ya da XY kromozomuna sahip bir birey oluşturacak şekilde bir araya gelir. Eğer XX kromozomları bir araya gelirse organizmanın cinsiyeti kız olurken; XY kromozomları bir araya gelirse organizmanın cinsiyeti erkek olur. Bu farklılaşma döllenmeden sonraki ilk 1-2 ay içinde olur. Bu sayede de bebeğin anne karnından büyüyüp gelişimine dek salgılanacak hormonların aktivasyonu başlar. Cinsiyet hormonlarının aktive olmasıyla 3. ve 4. aydan itibaren cinsel organlar kendine özgü anatomik gelişim dizisi içine girerler. Bu dizi, bazı hormonal bozukluklar tarafından bozulabilir veya bazı çevresel faktörlerden etkilenebilir.
Çocuklar ne zaman cinsel organlarının farkına varırlar ?
Bebekler doğdukları andan itibaren nesnelere dokunarak, temas ederek, kavrayarak, sıkarak, döndürerek diğer uyaranlarla iletişime geçmeye çalışırlar. Bu bebeklerin dünyayla en temel ve ilkel iletişim kurma biçimidir. Önce buldukları çoğu nesneye dokunurlar, ağızlarına alıp onu keşfetmeye çalışırlar ve bu sayede de o nesne hakkında bir takım çıkarımlar yaparlar. Çevreyle etkileşime girerek gelişimsel süreçlerini devam ettirirler.
Gelişimsel süreçlerinin bir parçası olarak, erkek ve kız çocuklar kabaca bir yaşlarından önce kendi cinsel organlarını fark etmeye başlarlar. Bu fark ediş büyük çoğunlukla alt değiştirme esnasında olabileceği gibi idrar yollarında ya da genital bölgede bir hastalık sonucu, dar pantolon giydirme sonucu, iç çamaşırının çocuğu rahatsız etmesi sonucu, bazı lokal irritasyonlar, sünnet sonrası gibi etkenler dolayısıyla da olabilir.
Çocukların cinsel organlarını keşfetmesiyle beraber onunla daha fazla vakit geçirme istekleri olabilir çünkü bu onlar için kendi vücutlarında daha önce hiç keşfetmedikleri bir uzvun keşfidir ve elbette ki onlar için merak uyandırıcıdır.
Cinsel organların keşfedilmesi ve ardından incelenmesiyle beraber erkek çocuklarında peniste sertleşme, kız çocuklarında vajinal salgılarda artış görülebilir, ancak bunların hiçbiri cinsel uyarım ile ilişkili değildir. Bu dönemde yaşanan cinsel uyarımlar yetişkinlerin cinsel uyarımlarından çok daha farklıdır ve herhangi bir patolojik boyutu yoktur. Bu da onların yine gelişimsel süreçlerinin bir parçasıdır.
Ebeveynler çocuklarında gördükleri değişimi endişeli bir şekilde yorumlayıp işlevsel olmayan bazı tepkiler verebilirler ancak bu dönemde çocuklar henüz çok küçük oldukları için onlara anlayamayacakları soyutlukta uyarılarda bulunmayın. ‘’Ayıp, terbiyesizlik, bir daha asla yapmamalısın.’’ gibi cümleler çocukların çok da anlamlandıramayacağı cümlelerdir, çünkü çocukların bu tarz ahlaki kuralları anlayabilmeleri için 6 yaşlarını geçmiş olmaları, soyut kelimeleri kavrama becerilerinin de gelişmiş olması beklenir.
Çocuklarla cinsiyet ayrımları 3 yaşından itibaren konuşulmaya başlanmalıdır ve bazı uzuvlarımıza ilişkin sınırlar net olarak ortaya konmalıdır. Ancak bu sınırların bazı durumlarda ve bazı kişilerde (hastalık durumlarında doktordan, banyo esnasında ebeveynlerden gibi) ortadan kaldırılabileceği noktası da unutulmamalıdır.
Bu yaşlarda cinsel gelişimin en önemli parçası ise çocuğun anne ve babası ile kurduğu ilişkidir ve bu ilişki beraberinde bazı çatışmaları da doğurabilir. Bir psikoloji kuramı olan psikanalizde bu çatışmalara ödipal kompleks/ çatışma ismi verilmektedir.
Psikanalistlere göre bu dönemde erkek çocukları anneyi elde edebilmek için (anneyle daha fazla vakit geçirebilmek, annenin ilgisini çekmek gibi nedenlerle) babayla özdeşim kurarken (Özdeşim kurma: Bireyin gelişim süreci içinde beğendiği ya da etkisinde kaldığı bir modelin davranışlarını örnek alarak kendi davranış dağarcığına katması durumu olarak tanımlanabilir.) kız çocukları da babayı elde edebilmek için (babanın onunla ilgilenmesini isteme, babaya daha samimi davranma) anneyle özdeşim kurmaktadırlar.
Üç yaş civarlarında kız çocukları anneleri gibi makyaj yapmaya, topuklu ayakkabılar giymeye, oje sürmeye çalışırlar. Erkekler ise daha babaları gibi davranmaya, baba tıraş olurken onunla birlikte tıraş olmaya çalışırlar. İşte bu davranışlar özdeşim kurmanın birer sonucudurlar.
Kız ve erkek çocuklar bir yandan hemcinsleriyle bu özdeşimi yaparlarken bir yandan da karşı cinse hayranlık duymaya başlarlar. Anne ve babanın arasına girmeye ve dolayısıyla dikkatleri kendi üstlerine çekmeye çalışırlar.
Bu yaşlarda oyuncak seçimi, arkadaş seçimi, renk seçimi gibi konularda hemcinsleriyle ortak hareket edebilirler. Kendi cinsel kimliklerini ve dolayısıyla benliklerini oluşturabilirler. Erkek çocuklarda daha geç görülmekle birlikte çıplak bedenlerinden utanma duygusu görülmeye başlar.
Bu yaşlarda cinsellik, doğum, cinsiyet farklılıkları gibi konularda bazı şeyleri merak edip sorular sorabilirler. Çocukların sordukları bu sorulara yaşlarına uygun düzeyde ve sorulan sorunun fazla dışına çıkmadan cevap vermeye özen gösterilmelidir. Ve yine şundan da bahsetmek isterim ki, 3-6 yaşlarında cinsel gelişim ön planda olduğu için, özellikle erkek çocuklarda penislerini kaybetme korkusu görülebilir. Bunun için bu yaş aralıklarında toplumumuzda maalesef ki yaygın olarak gördüğümüz çocukların penisleriyle alakalı şakalar yapılmamalıdır. Bu dönemin, sünnet için de kritik bir dönem olduğu unutulmamalıdır.
Sigmund Freud’a göre psikoseksüel gelişim aşamaları nelerdir?
Psikanalizin öncüsü Sigmund Freud (1856 -1939) çocuklarda psikoseksüel gelişimi 5 aşamada tanımlamıştır. Bu tanımlama çocukların hangi evrelerden geçerek bir cinsel anlayış örüntüsüne sahip olduklarını anlamamız açısından önemlidir. Söz konusu aşamaları şu şekilde sıralayabiliriz:
- Oral Dönem
- Anal Dönem
- Fallik Dönem
- Latent (Gizil) Dönem
- Genital Dönem
1- Oral Dönem: Bu dönemde çocuklar için en önemli haz bölgesi ağızdır. Etrafta buldukları nesneleri genelde ağızlarına götürerek emme, ısırma, çiğneme yoluyla keşfetmeye çalışırlar. Çünkü bu dönemde çocuklar yeme ve içme ihtiyaçlarını anne memesini emerek karşılarlar. Dolayısıyla diğer nesneleri de bu şekilde incelemeye çalışırlar.
Çocukların duyu-motor dönemi diyebileceğimiz döneme denk gelen bu evrede onların bir şeylere dokunarak keşif yapmaları bilişsel gelişim açısından da son derece büyük bir öneme sahiptir. Bu dönem yaklaşık olarak 0-18 ay arası olarak tanımlanabilir.
2- Anal Dönem: Bu dönemde haz bölgesi ağızdan anüse kayar. Tuvalet eğitimi almaya başlayan çocuk cinsel organını keşfetmesiyle beraber özgüven duygusu da geliştirir. Tuvalet eğitimi aldığında çişini ve kakasını istediği zaman yapabilmeyi öğrenen çocuk kendi kasları üzerinde hakimiyet kurarak onların kontrolünü ele almayı da öğrenmiş olur.
Çocukta, vücudunun kontrolünü elinde bulundurabildiği için bağımsızlık, bireysellik, özgüven duyguları da gelişmeye başlar. Ancak çocuğa tuvalet eğitimi verirken bakım verenin davranışları da son derece önemlidir. Bakım verenin aşırı inatlaşma, katı görüşlülük ve aşırı düzen gibi bazı özellikleri çocukta bazı davranış problemlerine yol açabilmektedir.
Çocuk bu dönemde kız–erkek cinsiyeti farklılıklarını anlamaya başlar. Çocuklara, kendi cinsel kimliklerine uygun olarak hareket edilmesi gerekir. Cinsel kimliğe uygun olan sıfatlarla (kızım, oğlum gibi) seslenilmelidir. Çocuğunuz bu dönemde “Bu neden kız?”, “Bu adamın saçları neden uzun?”, “Bu kızın saçları neden kısa?” gibi sorular sorabilir. Bu sorulara uygunlukla cevap verin. Çocuğun kendi cinsine ait davranış kalıpları üzerinde dururken karşı cinse ait davranış kalıplarına ait merakını da gidermeye çalışın. Bu dönem de yaklaşık olarak 18-36 ay arasına denk gelmektedir.
3- Fallik Dönem: Bu dönemde çocuğun zevk aldığı bölge cinsel organlarıdır. Tuvalet eğitimi alarak kendi bedeni üzerinde hakimiyet kurmayı öğrenen çocuk bu dönemde cinsel organlarını keşfederek onunla ilgilenmeye başlayabilir.
Sigmund Freud normal gelişim gösteren bireylerde oedipus ve elektra komplekslerinden de bahseder. Burada vurgulanmak istenen hemcins ebeveyn ile özdeşim kurarak karşı cins ebeveyni elde etme girişimidir.
Erkek çocukların anneyi elde etme girişimlerine oedipus kompleksi, kız çocuklarının babayı elde girişimlerine ise elektra kompleksi adı verilmektedir.
Bu dönemde cinsel gelişim açısından çocuğa örnek olabilecek davranışlar sergilenmelidir. Eğer bir oyun oynarken kendi cinsiyetine uygun olmayan bazı davranışlar sergilenirse, çocuk bundan doları aşağılanmamalıdır. Karşı cinsin tipik davranış kalıplarını merak ediyor olabilir, konuyla alakalı yaşı düzeyinde yardımcı olmak gerekir.
Bu dönemde zihinsel gelişim de devam eder ve çocuk sıralama, sınıflama becerilerini gösterebilir. Hayatta karşılaştığı bazı şeyler çocuk için soyut kaldığından bu dönemde ebeveynlere çok fazla soru sormaktadırlar. Çocukların sordukları sorularına onların anlamlandırabileceği şekilde ve onları tatmin edecek şekilde geçiştirmeden cevap vermek zihinsel gelişim için oldukça önemlidir. Bu dönem de kabaca 3-6 yaşları arası olarak tanımlanabilir.
4- Latent/ Gizil Dönem: Freud bu dönemde çocukların cinselliğe olan ilgilerinin azaldığından bahseder. Bir nevi önceki dönemlerde elde edilen bilgilerin özümsendiği dönemdir. Bu dönemde cinsel ilgi uykudadır.
Çocuk bu dönemde çevresini gözlemlemeye başlar. Genelde hemcins arkadaş gruplarına katılarak onlarla vakit geçirmeye çalışır.
Yaşamında karşılaştığı daha soyut olayları anlamaya çalışır. Okullarda da bu dönemde daha karmaşık bilgiler verilmeye başlanır. Bu dönem yaş olarak, 6-11 yaşları arasına denk gelir.
5- Genital Dönem: Bu dönemde çocuklar artık kendi benliğini keşfeder ve hayatına ait kararlarını vermeye başlar. İçinde yaşadığı toplumun değer ve yargılarını içselleştirmeye çalışır. Hemcinslerinin ve karşı cinslerinin bulunduğu gruplara ve ortamlara dahil olmaya çalışır. Bir gruba aidiyet geliştirmek amacıyla onlara uyum sağlamaya çalışır ve bazen bu doğrultuda arkadaş grubuyla benzer davranış örüntülerine de sahip olduğu gözlemlenebilir.
Bireyin ergenlik olarak adlandırdığımız döneme girişi tam olarak bu evrede meydana gelir.
Ergenlik dönemi, bireyin çocukluktan yetişkinlik dönemine geçişi sağlayan tampon dönem olarak kabul edilir.
Bu dönemde bireyde hormonal aktivasyonların artmasıyla beraber fizyolojik bazı değişiklikler meydana gelir. Cinsiyete özgü olan bu değişiklikler çocukla konuşulmalı ve gelişiminin olağan bir evresi olduğu vurgusu yapılmalıdır.
Çocuklar ergenlik dönemlerinde girdiklerinde vücutlarında ve dolayısıyla görünümlerinde meydana gelen hızlı değişime ayak uydurmakta zorlanabilirler. Bu durumda onlara destek olunmalıdır. Ergenlik döneminde görülen bazı psikolojik problemler de yaşanabilir. Bu dönemde çocuklar daha hassas ve kırılgan olabileceğinden çocuğa nasıl yaklaşmamız gerektiği konusu oldukça önemlidir. Bu dönem yaklaşık olarak 11-22 yaşlarını kapsar.
Cinsel kimlik gelişimi
Kimlik gelişimi, insan gelişiminin önemli bir parçasını oluşturur. Cinsiyet, biyolojik alt yapımıza uygun olarak doğuştan getirilirken, cinsel kimlik bireyin sonradan oluşturduğu davranışsal örüntüleridir.
Kimlikler “Ben kimim?” sorusuna verilen cevaplardır. Bebekler büyüdükçe önce sen ve ben arasındaki kimlik farkını ayırt ederler ve daha sonra “babam erkek”, “annem kadın” gibi cinsel kimlik farklılıklarını ayırt ederler. İlerleyen yaşlarında ise içinde bulunduğu topluma ait kendi kimliğini fark eder, daha soyut kavramları kavrayabilecek düzeye geldiğinde ise dini kimliğini fark eder ve hayatta karşılaştığı hemen her olayda kendi kimliğini sorgulamaya çalışır. İlerleyen yaşlarda ise meslek seçimi yapması gerektiğinde yine “Ben kimim?” sorusunun cevabını bulmaya çalışır.
Kimlik gelişiminin önemli bir parçası da cinsel kimliktir. Cinsel kimlik bireyin kendi bedeninin belirli bir cinsiyet içine dahil etmesi ve kabul etmesidir. Daha yalın haliyle erkeğin kendi bedenini erkek bedeni olarak isimlendirmesi ve buna uygun davranış normlarıyla hareket etmesi olabilir.
Çocuklar çok küçük yaşlardan itibaren kendi cinsel kimliklerini tanımlayıcı açıklamalar yapabilirler. Kendi cinsel kimliklerini tanımak ve adlandırabilmek adına çeşitli sorular sorabilirler. İlerleyen yaşlarda kadın-erkek ayrımını yapabilirler ve oyuncak seçimi, renk seçimi, kıyafet seçimi, davranış seçimi, arkadaş seçimi gibi bazı seçimleri kendi cinsel kimlikleri doğrultusunda yapabilirler.
Cinsel kimliğin ana belirleyenlerinden birisi de bizim biyolojik yapımızdır. Anne karnından itibaren cinsiyetin şekillenmesiyle beraber oluşan hormonlar ergenlik döneminde aktif hale gelir ve bireyin cinsiyetine uygun cinsel gelişim sağlanır. Ancak bazen bu fizyolojik mekanizmalarda meydana gelen bir sorun bireyin cinsel kimlik gelişiminde de bazı farklı sonuçlara yol açabilmektedir. Kişinin biyolojik altyapısı ile kendi inşa ettiği cinsel kimlik örüntüleri eşleşmediğinde cinsel kimliğinden hoşnut olmama denen durum yaşanabilmektedir.
Cinsel kimliğinden hoşnut olmama belirtileri nelerdir?
Ruh sağlığında görülebilen patolojilerin sınıflandırıldığı DSM-5’e göre, bir çocukta aşağıdaki 8 maddeden 6’sı görüldüğünde ‘cinsel kimliğinden hoşnut olmama’ durumunun varlığından söz edilebilir :
- Karşı cinsten olmayı çok isteme ya da karşı cinsten olduğu konusunda diretme
- Erkeklerde, karşı cinsin giysilerini giymek isteme ya da kadınsı giyime ileri derecede öykünme vardır, kızlarda, yalnızca erkek giysilerini giymek isteme, kadınsı giysiler giymeme konusunda çok diretme vardır.
- İmgesel ve düşlemsel oyunlarda karşı cinsin yerine geçmeyi çok ister.
- Genelde karşı cinsin oynadığı oyuncakları, oyunları ya da etkinlikleri oynamayı çok ister.
- Oyun arkadaşlarını karşı cinsten seçmeyi çok ister.
- Erkeklerde erkeksi oyuncaklara, oyunlara ve etkinliklere karşı çıkma ve itiş̧ kakış̧ oyunlarından belirgin kaçınma vardır; kızlarda, kızların oynadığı oyuncaklara, oyunlara ve etkinliklere belirgin karşı çıkma vardır.
- Cinsel anatomisinden hiç hoşlanmama.
- Kişinin yaşadığı cinsel kimlikle eşleşen birincil veya ikincil cinsel özelikleri çok isteme.
Eğer siz de çocuğunuzda bu 8 durumdan 6’sının varlığını gözlemlerseniz bir uzmandan profesyonel destek alabilirsiniz.
Sağlıklı bir cinsel gelişim için ailelere öneriler
- Çocuğunuz cinsel organını keşfetmeye başladığı dönemde ona “Elini hemen oradan çek, çok ayıp, sakın bir daha görmeyeyim, bunu yaparsan sana ceza vereceğim, cısssss.’’gibi cümleler kurmayın. Bu onun gelişimi açısından olması gereken kriterlerdendir.
- Çocuğunuzu dudağından öpmemeye çalışın. Onun da vücudunun kendine özel olduğunu hissettirin. O izin vermediği sürece bu siz olsanız dahi kimsenin onun bedenine dokunmasına izin vermeyin. Çocukların sağlıklı bir benlik duygusu geliştirebilmeleri için bu süreç oldukça önem arz etmektedir.
- Çocuğunuz size cinsellikle alakalı sorular sorduğunda sorunun çok dışına çıkmadan ancak onu tatmin edecek cevaplar verin. Ona öğrenmek istediğinden daha fazlasını verdiğinizde çocukta bazı kafa karışıklıkları oluşabilir. Ve bu sorulara verilen cevapların çocuğun yaşına uygun olmasına, onun anlayabileceği cümlelerle kurulmuş olmasına dikkat edin.
- Çocuğunuz cinsel kimliğini keşfetme sırasına etrafında bulunan bazı insanlara “Ben büyüyünce seninle evleneceğim.” gibi cümleler kurabilir. Böyle bir durumla karşılaştığınızda “Ben de seninle evleneceğim, büyü de ona bakarız, şşş öyle şeyler söylenmez çok ayıp.” gibi onu ürkütücü cümleler kurmayın. Böyle bir durumda “Ben babanla evliyim, sen de bizim çocuğumuzsun. Sanırım bu beni ne kadar sevdiğini gösterebilmek için kurduğun bir cümleydi.” deyip onu yatıştırabilirsiniz.
- Çocuğunuzu cinsiyetiyle veya cinsel organıyla asla övmeyin. “Ooo, oğlumun pipisi de varmış, yerim senin poponu, göster amcalara pipini.” gibi onun cinsel organını yüceltici ve vurgulayıcı cümleler kurmayın. Unutmayın o da tıpkı kol, göz, kulak, bacak gibi sadece bir organ!
- Çocuğunuza “Aşkım, sevgilim, hayatım” gibi hitap kelimeleriyle seslenmeyin. Aynı zamanda hem eşinize hem de çocuğunuza aşkım diyor oluşunuz onda bir kafa karışıklığı yaratabilir.
Çocuklara cinsel eğitim nasıl verilmelidir ?
Cinsel eğitim, bireyin fiziksel, duygusal ve cinsel gelişimini anlaması, olumlu bir kişilik kavramı geliştirmesi, insan cinselliğine, başkalarının haklarına, görüş ve davranışlarına saygılı bir bakış açısı edinmesi ve olumlu davranış biçimi, değer yargıları geliştirmesi eğitimidir. Cinsel eğitim yaşam boyu devam eden bir öğrenme sürecidir ve bu süreç ilk olarak aile ortamında başlar, öğretmen, arkadaş grubu, uzmanlar, bu alanda çalışan meslek grupları, doktorlar ve medya ile de şekil alır. Bu durumda ebeveynlerin çocuklarına vereceği cinsel eğitimin önemi çok büyüktür.
Cinsel eğitim herkes tarafından verilmemelidir, ilk olarak ailede başlayan cinsel eğitim önce anne baba ile hala, amca, dayı, teyze gibi birinci dereceden yakın akrabalar, okullarda da belirli öğretmenler ve danışmanlar tarafından verilmelidir. Çocuk cinsel merakla ilgili sorularını kime yönelttiyse cevabı o ebeveyn vermelidir. Ancak maalesef ki, ülkemizde bu konu ebeveynler tarafından detaylıca ele alınıp incelenememektedir.
Çocuklarından gelen herhangi bir cinsellik sorusu karşısında ebeveynler panikleyebilmekte, bazen ne cevap vereceklerini bilmedikleri için konuyu değiştirmeye çalışmaktadırlar. Ancak bu çocuğun kafasındaki soru işaretlerini hiçbir zaman geçirmeyecektir. Önemli olan çocuğun sorduğu soru çerçevesinde yaş düzeyine uygun ve doğru cevaplar verebilmektir.
Çocuğunuzun bugün sorduğu soruya cevap vermekten utanırsanız ya da kaçınırsanız çocuğunuz daha farklı yollardan doğru olmayan bilgilere erişebilir. Çocuğunuzun cinselliği merak etmesi, cinsel içerikli sorular sorması, nasıl dünyaya geldiğini merak etmesi ya da cinsel organıyla alakalı sorular sorması gayet normaldir. Bu durumda çocuğu susturmaya çalıştırmayın, tüm bu sorular onun sağlıklı gelişiminin birer parçası niteliğindedir.
Çocuklarına nasıl cinsel eğitim vereceğini bilemeyen anne babalar konuyla alakalı bir uzmandan destek alabilirler. Cinsel eğitimle alakalı uzmanlarca (psikologlar, psikolojik danışmanlar, okul öncesi öğretmenleri) konuyla alakalı bilgilendirme seminerleri düzenlenmesini talep edebilirler. Unutmayın: Çocuğun ilk bilgi ve becerilerini kazandığı ve ilkleri deneyimlediği yer aile ortamıdır.
Çocukların cinsel istismardan korunabilmeleri için de cinsel eğitimin önemli bir işlevi olabilir. Çocuklarınıza kendi bedenlerinin sadece onlara ait olduğunu ve kendileri izin vermedikleri sürece onun bedenine kimsenin dokunamayacağı bilgisini verin. Aksi bir durumla karşılaştıklarında çığlık atmasını öğütleyin ve mutlaka çocuğunuzun yaşadığı deneyimleri rahatlıkla size aktarabileceği bir aile ortamı sağlayın. Onu asla ama asla anlattıklarından dolayı küçümsemeyin, ona önem verin ve ona zaman ayırın. Ona, gerçekten onu dinlediğinizi hissettirin.
Çocuğunuza cinsel eğitim verirken kız-erkek genital organları arasındaki farklılıklardan, özel bölgelerinin temizliği ve hijyeninden, hamilelik ve doğum süreçlerinden, cinsel istismardan yaşına uygun olacak şekilde mutlaka bahsedin.
Konuyla alakalı konuşabilmeniz için ona rahat bir ortam sağlayın. Çocuğunuzun cinsiyet farklılıklarından ve vücudundan, üremeden, merak ettiği sorular üzerinde etraflıca konuşmaktan lütfen çekinmeyin.
Özetle…
Çocuğunuzun fizyolojik gelişimi kadar cinsel gelişimin de önemli olduğunu unutmayın. Çocuğunuza yetiştiği ortamda vereceğiniz cinsel eğitim onun yetişkinlikte de cinselliğe ait kafasında oluşturacağı tablonun sütunlarını çizer. Çocuğunuz doğduğu andan itibaren cinsel gelişimi başlayacaktır ancak bazı zamanlarda (ergenlik dönemi gibi) bu gelişim gözle görülebilir düzeyde olabilecekken bazı dönemlerde daha sessiz seyredebilir.
Yaşı ilerledikçe ve bazı şeyleri anlamlandırmaya başladığında çocuğunuz, size cinsel konularla alakalı merak ettiği soruları soracaktır. Bu sorulardan kaçınmayın, onun yaşına uygun bir düzeyde ve soru çerçevesinin dışına çıkmadan cevaplar vermeye çalışın. Çocuğunuzla bu konuları konuşabileceğiniz ortamın varlığını ona mutlaka hissettirin. Çocuğunuz farklı gelişim dönemlerinde farklı cinsel gelişim örüntüleri yaşayacaktır. Size bunlara uygun olarak çocuğunuza yaklaşın ve ona özel olduğunu hissettirin. Unutmayın: Doğru bir cinsel eğitim çocuğunuzun daha farkındalıklı bireyler olmasını sağlar.
Kaynakça
Aydın, M., Yılmaz, H., Kabakuş, N., Açık, Y., Ertuğrul, S. (2007). Erken Çocukluk Dönemi Mastürbasyonu Tanısı Alan Olgularımızın Sosyo-Demografik ve Klinik Özellikleri. Türkiye Klinikleri J Pediatr, 16 (1), 8-13.
Özakar, S., Gözen, D. (2012). Erken Çocukluk Döneminde Mastürbasyon Sorunu Olan Çocuğa Hemşirelik Yaklaşımı. Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi, 28 (1), 113-122.