“Hipnoz nedir, ne demektir?” sorusuna cevap arayan bu makale, Herkese Bilim Teknoloji dergisinin, 13 Aralık 2019 tarihli, 194. sayısında, Yağmur Kan tarafından kaleme alınmıştır. Dergiye şu linkten ulaşabilir ve abone olabilirsiniz: herkesebilimteknoloji.com/
Hipnoz nedir?
Hipnoterapinin tarihi, hipnozu kötüye kullanan dolandırıcıların başrol oynadığı öykülerle doludur. Fakat, aslında hipnoz; kilo vermeye yardımcı olmak, ağrıyı yönetmek gibi örneklerle çoğaltılabilecek faydalar sağlayabilir.
Hipnoz dendiğinde akla hemen, sallanan bir cep saati veya animatörün seyircilerden bir gönüllüyü kendisinin çıplak olduğuna ikna ettiği bir gösterisi gelebilir. Hipnozun geçmişi büyücülük, sihirbazlık ya da dolandırıcılık konulu hikayelerle doludur. Hipnoz uygulayan kişiler nadiren doktor veya psikolojik danışmanlardır. Klinik araştırmaları ise finanse edilmez ve henüz hipnoz uygulamalarını denetleyecek herhangi bir kurum yoktur.
Yine de, tüm bu sorunlara rağmen, insanlar doğum sancılarından sıcak basmalarına, anksiyete ve kronik ağrıya kadar birçok şeye destek tedavi olarak hipnoz tekniğine yöneliyorlar. Son zamanlarda bu konularda arta araştırmalar ise hipnozun faydalarını yavaş yavaş doğrulamaya başlıyor. Ayrıca, hipnozun prensip olarak nasıl çalıştığını ve hipnoz halindeyken beyinde neler olduğunu da yeni anlamaya başladık.
Bu gibi gelişmeler sonucunda hem hipnoz için yapılan tanımlamalar değişti hem de hipnozun tıpta kullanımına dair örnekler arttı. Artık mesela Birleşik Krallık’ta, ebelik alanındaki tek profesyonel kuruluş olan Royal College of Midwives, “hipno-doğum” kursları akredite ediyor ve bu tekniğin eğitimini almak isteyen ebeveynlere de burs sağlıyor. Bazı anestezi uzmanları hipnozu kendileri için yardımcı bir yöntem olarak görüyor ve hatta opioid bağımlılığı için bir çözüm yolu olarak bahsediyorlar.
Kısacası hipnoz her derde deva olmasa da nelerin işe yaradığını, neden işe yaradığını ve hipnozu kendimizde nasıl uygulayabileceğimizi öğrenmek, bazı zorlu sağlık sorunlarıyla savaşmada zihin gücünü kullanmamıza yardımcı olabilir.
Kızının doğumundan bahsederken anne şöyle söylüyor: “Doğruyu söylemek gerekirse, aslında ben doğum yapıp yapmadığımı sorguladım, çünkü kesinlikle benim başıma gelen şeyin, daha acı verici bir tecrübe olması lazımdı.” Kendisini şüpheye düşüren bu kadar az sancılı doğumun sırrı: Hipnoz. Hamileliği süresince kendini, doğum ağrılarını en aza indirecek ve kendi deyimiyle “her şeyin tadını çıkarmasına” izin verecek bir zihin durumuna sokmayı -yani kendini hipnotize etmeyi- öğrendi.
Milattan önce başladı
Hipnozun tıpta bilinen ilk kullanımı MÖ 1550’ye kadar dayanıyor. 18. yüzyılda Alman hekim Franz Mesmer gezegenlerin insanlar üzerindeki fiziksel etkisini mıknatıslarla değiştirerek transa neden olmak ve hastalıkların tedavisinde kullanmak için bir fikir ortaya atıyor. Mesmer’in daha sonra sahtekarlık yaptığı ve insanları kandırdığı anlaşılsa da insanların davranışlarını trans yoluyla değiştirme fikri var olmaya devam etti. 19. yüzyılda ise İskoç cerrah James Braid’in “trans ahali”nin hangi fizyolojik şartlar altında gerçekleştiğini araştırmaya başladığında bu konu daha fazla güvenilirlik kazandı.
Günümüzde hipnoz çeşitli sağlık sorunlarını gidermek için kullanılmaktadır. Ancak kullanımı daha yaygın hale gelse bile, tıp içindeki nüfuzu çok sınırlıdır. Çeşitli araştırmaların görüşlerini bir araya getirdiğimizde hipnotik trans hali, çevrenizdeki diğer her şeyin farkındalığının kaybıyla birlikte üzerine odaklanılmış bir dikkat, konsantrasyon be dalınç hali olarak tanımlanabilir. Bu, daha önce, zamanın nasıl geçtiğini ve etrafınızdakileri hiç fark etmediğiniz bir etkinlikle meşgulken yaşamış olabileceğiniz bir durumdur. Peki kendimizi nasıl hipnotize edebiliriz? Bu konuda standart bir yöntem yoktur. Kendinize göre sakinleştirici bir görüntü düşünüp, tüm duygularınızı uyaran huzurlu bir ortamda kendinizi hayal etmekle devam edebilirsiniz. Bu işlemler kendiniz veya ikinci bir kişi tarafından gerçekleştirilebilir ve hedefinize ulaşmanıza yardımcı olaca olumlu telkinlerle daha da derinleştirilebilir.
Hipnozda birkaç klinik uygulama
Hipnozun İngiliz sağlık sistemi NHS tarafından bir tedaviden ziyade “tamamlayıcı” tedavi olarak sınıflandırılması “İngiliz Klinik ve Akademik Hipnoz Derneği”nden Jane Boissiere’e şartları zorlaştırıyor. Çünkü NHS’den klinik araştırmalar için fon almak, eğitim vermek veya başka şekillerde hizme vermek neredeyse imkansız.
Buna rağmen, İngiltere Ulusal Sağlık ve Klinik Mükemmellik Enstitüsü (NICE) bir sağlık sorunu için hipnoz önermektedir. İrritable barsak sendromu (IBS). IBS, ağrılı kramplara, şişkinliğe, ishal ve kabızlığa sebep olan, ortaya çıkış nedeni bilinmeyen ve tedavisi olmayan bir hastalık. Ancak bazı ilaçlar ve beslenmede yapılacak değişikliklerle belirtileri kolaylaştırılabilir. Tedaviye dirençli IBS için hipnozun yaşam kalitesini iyileştirebileceğini ve şikayetleri azaltabileceğini gösteren çok büyük kanıtlar var. Hollanda’daki Utrech Üniversitesi Tıp Merkezi’nden Carla Flik, “Hastalar, hipnoz sırasında, denizin yumuşak dalgalarını hayal edebiliyor ve bağırsaklarının da buna benzer düzenli, sessiz biri ritimle hareket ettiğini hayal edebiliyorlar.” dedi.
ABD’de, hem Amerikan Psikologlar Birliği hem de Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) kronik ağrı için standart tedavilerin bir parçası olarak hipnozu öneriyor. Birçok araştırma, bel ağrısı ve kanser tedavilerinin yan etkileri gibi çeşitli kronik problemleri hipnozun iyileştirebileceğini göstermiştir ve hastaları genellikle sadece fiziksel tedavi ve bir psikoterapi yaklaşımı olan bilişsel davranışçı terapiden (BDT) daha fazla rahatlatır.
Kendinizi nasıl hipnotize edersiniz?
Nefes alıp verirken, en sevdiğiniz rengin üzerinizi yıkadığını veya bir havuzda su üstünde kaldığını düşünün. Bunun gibi sakinleştirici görüntüler düşünürken 5 dakika boyunca nefesinize odaklanın.
Sonra, kendinizi mutlu, duyularınızı harekete geçiren huzurlu bir yerde hayal edin. Hayalinizdeki şeylerin farklı yönlerini koklayın, dokunun, duyun ve görün. Örneğin, plajda bir gün hayal ediyorsanız, üzerinizdeki parlak gökyüzünü gözünüzde canlandırabilir, cildinizdeki güneşin sıcaklığını hissedebilir, havanın içindeki tuzu tadabilir ve koklayabilir ve dalgaların gelgit seslerini duyabilirsiniz.
Son adımda, daha derine inebilirsiniz. Kendinizi daha da rahat hissetmek için, örneğin, döner bir merdivende indiğinizi düşünün. İstediğiniz sonucu elde etmenize yardımcı olan olumlu telkinleri tekrarlayın.
Ağrı yönetiminde hipnoz
Hipnozun ağrı yönetiminde ne kadar etkili olduğunu 1992’den beri genel anesteziye alternatif olarak biyopsi, laparoskopi ve plastik cerrahi dahil olmak üzere birçok cerrahi prosedürde kullanılmasından anlayabiliriz.
“Teknik basit.”, diyor Paris’teki Curie Enstitüsü’nden Aurore Marcou. “Hastaya lokal anestezi ve hafif sedasyon verilir. Yanlarında oturur ve iç dünyalarına, nefeslerine odaklanmalarına ve dikkatlerini kendi güvenli alanlarına çekmelerine yardımcı oluruz. Geçmişteki anılarını yeniden canlandırmalarına yardım ederiz. Beyinlerinin tamamı bu hatıralara odaklanır.” diye ekliyor. Marcou’ya göre en önemli faydası ise daha az yan etki. “Hastalar kendilerini uyuşuk veya genel anesteziden dolayı rahatsız hissetmiyor.” diye belirtiyor.
New York Mount Sinai Hastanesi Tıp Fakültesi’ndeki Guy Montgomery, meme kanseri ameliyatından önce hipnoz tedavisi gören kadınların ameliyat sonrası daha az ağrı, anksiyete, bulantı ve yorgunluk şikayeti olduğunu tespit etti. Üstelik hipnozdan alınan fayda sadece fiziksel de değil; Montgomery’nin ekibi, ABD’de meme kanseri biyopsisine ihtiyaç duyan kadınların yüzde 90’ının hipno-sedasyon geçirmesi durumunda ülkenin yılda 135 milyon dolardan fazla tasarruf edeceğini öngördü.
Zihinsel ve fiziksel şikayetlerdeki bu azalma göz önünde bulundurulduğunda hamile kadınların hipno-doğum derslerine akın etmesi hiç de şaşırtıcı değil. Yine de, 2011’de yayınlanan bir raporda 13 farklı araştırmanın incelenmesiyle, hipno-doğumun doğum sancısı için faydalı olabileceği sonucuna varıldı.
Öte yandan, incelenen bu klinik araştırmaların çoğunun zayıf noktaları olduğu ve kesin bir cevap veremedikleri belirtildi. 2015 yılında yapılan bir klinik araştırma ise, hipno-doğum tekniğinin kadınların doğum sırasında ağrı kesici talep edip etmemesi konusunda çok az fark yarattığını; ancak korku ve kaygı düzeylerini önemli ölçüde azalttığını buldu.
Kaygı bozukluğunda hipnoz faydalı
Hipnozun ruh sağlığı tedavilerinde kullanılmasına sıcak bakılıyor. Kaygı bozukluğu (anksiyete), ABD’de insanların ruh sağlığını en çok etkileyen ve en sık karşılaşılan durumlardan biri. Bu yıl ilk defa Hartford Üniversitesi’ndeki Keara Valentine ve çalışma arkadaşları, bu alandaki tüm kontrollü araştırmaları analiz ederek, hipnozun anksiyeteyi azaltma üzerindeki etkisini belirledi ve çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı: Hipnoz tedavisi alan ortalama bir katılımcı, almayanların yüzde 84’ünden daha fazla gelişme kaydetti. Üstelik, kendi kendini hipnoz edenler veya rehberli hipnoterapi verilenler arasında aldıkları yarar açısından bir fark yoktu.
Elbette ki hipnoz, sadece ağrı yönetimi ve kaygı bozukluğunda kullanılmıyor. İnsanların kötü alışkanlıklarını bırakma ya da yenilerini kazanma süreçlerinde de destekleyici tedavi olarak gittikçe daha çok tercih ediliyor.
Haziran ayında, Oxford Üniversitesi’ndeki Jamie Hartmann-Boyce ve meslektaşları, insanların sigarayı bırakmalarına yardımcı bir araç olarak kullanımını analiz etti. Bu konuda yapılan 14 çalışmayı inceleyen ekip, hipnozun kötü alışkanlıkları bırakmada herhangi bir etkisi olduğunu öne sürmek için yeterli kanıt bulamadıklarını belirtti. Fakat yine, bu çalışmalardaki sorunun, “hipnozun etkisi olması değildi” diyor Hartmann-Boyce, “Ya çok yanlılardı ve özensizdiler ya da çok az katılımcı vardı.” diye ekliyor. “Daha büyük ve daha kaliteli klinik araştırmalar yapmamız gerekiyor.”
Diğer alanlarda, araştırma sonuçlarının daha tutarlı olduğu görülüyor. Örneğin, 1990’ların başlarında kilo verme konusundaki araştırmaların bir analizi, bilişsel davranışçı terapiye (BDT) hipnozun eklenmesi durumunda katılımcıların verdiği kiloların iki katına çıktığını göstermiştir.
Hipnozun lehine çoğalan kanıtlara rağmen, nasıl işe yaradığı hakkında birçok soru var. Ancak bu durum da değişmeye başlıyor.
Yazar: Yağmur Kan / Herkese Bilim Teknoloji