Öğrenilmiş çaresizlik, psikolojideki, özellikle de psikoterapi alanındaki önemli kavramlardan biridir. Bu yazıda, öğrenilmiş çaresizlik hakkında ayrıntılı bilgilere ulaşabileceksiniz.
Çaresizlik nedir?
Çaresizlik, bireyin isteği dışında meydana gelen olay veya durumlar karşısında müdahalede bulunamaması ve birey için seçeneklerin olmaması nedeniyle çözüm geliştirememesi hali olarak tanımlanmaktadır. Bireyin çaresizlik yaşadığı olaylara; karşılıksız sevgi/ilgi, ekonomik yönden yaşanılan sıkıntılar, tedavisi zor olan veya mümkün olmayan hastalıklar ve bir yakınının ölümü gibi olaylar örnek olarak gösterilebilmektedir. Bu türden acı veren durumlar karşısında bireyin çaresiz olması yaşamını olumsuz yönde etkilemektedir.
Çaresizlik ve öğrenilmiş çaresizlik aynı şey mi ?
Gerçekte çaresiz olunmadığı halde çaresiz olduğunu zannedip ve bu nedenle de aslında çözülebilecek olan sorunu çözmek için hiçbir çabanın harcanmaması durumu öğrenilmiş çaresizlik olarak nitelendirilmektedir. Çaresizlikte ise birey çaresiz olduğunun farkında olup çare üretmek için pasif kalmamakta ve çözümler üretmeye çalışmaktadır. Bu nedenle çaresizlik ve öğrenilmiş çaresizlik birbirlerinden farklı şeylerdir.
Öğrenilmiş çaresizlik nedir?
İnsanoğlu gelişim gösterdiği andan itibaren öğrenmeye meraklı ve her şeyi öğrenebilen bir varlıktır. Diğer bir ifadeyle öğrenme isteği isteği insanın doğasında vardır. İlgili bir literatürde insanın refleks hareketleri dışında tüm davranışları öğrendiği veya öğrenmiş olduğu belirtilmektedir. Önce öğrenilen her bilgi veya olgu daha sonra öğrenilecek olan bilgi veya olguları etkilemektedir. Çünkü insan sadece olumlu/pozitif bilgileri değil olumsuz/negatif ve hatta kendisine zarar verecek bilgileri veya davranışları da öğrenebilmektedir. Bu bağlamda insanın öğrenmiş olduğu olumsuz olgulardan birinin öğrenilmiş çaresizlik olduğu literatürde belirtilmektedir (Düzgün ve Hayalioğlu, 2006). Öğrenilmiş çaresizlik bireyin herhangi bir durum karşısında birçok kez denemesine rağmen başarısız olması ve yeniden denese bile başarısız olacağını düşünmesi, başarısızlığı başka olaylar karşısında da genelleştirmesi, deneme cesaretini artık kendinde görememesi, yeni çözümler aramaktan vazgeçmesi ve pasif bir duruma geçmesi halidir.
Öğrenilmiş çaresizlik kavramının tarihçesi
Öğrenilmiş çaresizlik kavramının, 1960’lı yıllarda Martin Seligman ve arkadaşları tarafından Pennsylvania Üniversitesi’nde köpekler üzerine yapılan deney ile birlikte köpeklerde gözlenilen davranış sonucunda ortaya atıldığı belirtilmektedir. Seligman’a göre, köpeklere verilen şoklar üzerine köpeklerin bir süreden sonra tepki vermemeleri öğrenilmiş çaresizlik ile açıklanmaktadır. Yani köpeklerin şok verme eylemine karşı bir kabullenme geliştirdikleri ve bu nedenle de tepki vermedikleri söylenmektedir.
Köpeklerin acıdan kaçma davranışlarını ölçme amacıyla yapılmış olan bu deneyde yirmi dört köpek üç gruba ayrılarak (kaçış grubu, çaresizlik grubu, kontrol grubu) iki aşamalı bir şekilde gerçekleşmiştir.
İlk aşamada kaçış grubundaki köpekler teker teker içinde kendilerine uygulanacak elektrik şoku içeren ve burunlarıyla dokunduklarında bu elektrik şokunun kesileceği bir butonun bulunduğu bir kabine yerleştirilmiştir. Eğer butona burunlarıyla dokunmadıkları bir durum yaşanır ise elektrik şoku otuz saniye içerisinde otomatik olarak kesilecektir.
Çaresizlik grubundaki köpekler de aynı şekilde bir kabine yerleştirimiş fakat farklı olarak köpekler elektrik şokunu kesecek olan butona bassalar da buton bozuk olduğundan elektirk şoku kesilmeyecektir.
Kontrol grubundaki köpekler ise bu aşamaya dahil edilmemiş çünkü ilk iki gruptaki köpeklerde gözlenen davranışlar ile elektirk şokuna maruz kalmayan kontrol grubundaki köpekler arasındaki davranışlar gözlemlenerek yorumlanmıştır.
Uygulamaya geçildiğinde kaçış grubundaki köpeklere bir anda verilen elektrik şoku sonucu köpekler düğmeye basmaya başlamışlardır ve düğmeye basmayı öğrenmişlerdir. Çaresizlik grubundaki köpekler ise elektrik şoku verildiğinde butona basmışlar fakat buton bozuk olduğundan elektrik şoku kesilmemiştir. Butona basmanın şoku kesmeyeceğini öğrenen köpekler bir süreden sonra butona basmaktan vazgeçmişlerdir.
Deneyin ikinci aşamasına ise bütün köpekler dahil edilmiştir. Bu aşamada deney kutusu elektrik şoku verilen ve elektrik şoku verilmeyen yani güvenli bölge olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Bir bölümünde elektrik şoku verilen kısım bulunmakta ve köpekler ilk önce bu alana yerleştirilmiştir. Köpeklere dışarıdan elektrik şokunun geleceği sinyali vermek amacıyla beyaz bir ışık kullanılmıştır. Bu beyaz ışık sinyali verildiğinde köpeklerden güvenli bölgeye atlamaları beklenmiştir. İkinci aşamanın sonucunda ise ilk aşamada butona basıp elektrik şokundan kurtulmada başarılı olan kaçış grubundaki köpekler ve ilk aşamada deneye dahil edilmeyen konrtol grubundaki köpekler kısa sürede kendilerine verilen elektrik şokundan kurtulmak amacıyla güvenli bölgeye atlamışlardır.
İlk aşamada buton bozuk olduğundan dolayı butona basmaktan vazgeçen çaresizlik grubundaki köpeklerden sadece ikisi güvenli bölgeye atlayabilmiş ve diğer altı köpek ise elektirk şokundan kurtulabilmeleri mümkün iken çaresizliği öğrendikleri için çaresiz bir şekilde pasif kalmayı tercih etmiştir.
Seligman ve arkadaşları tarafından yapılan bu deney ile ‘öğrenilmiş çaresizlik’ davranışı bilimsel bir boyut kazanmıştır. Seligman’a göre canlılar bir olay veya durum karşısında sergiledikleri davranışlarının bir etkisi olmadığına inandıklarında, yani bu etkisizlik halini kabul ettiklerinde öğrenilmiş çaresizlik tepkisi göstermektedirler.
Öğrenilmiş çaresizlik konusu ile ilgili kediler, fareler ve balıklar gibi canlılar üzerinde de deneyler yapılmış ve çoğunda köpeklerde gözlenilen öğrenilmiş çaresizliği bu canlılarda da görmek mümkün olmuştur. Öğrenilmiş çaresizlik üzerine yapılan bu deneyler 2 sonucu gözler önüne sermektedir:
- Canlıların bir durum ile karşı karşıya kaldıklarında bir kontrol sağlayamadıkları veya sonucu değiştiremediklerini gözlemlemeleri çaresizliği kabul etmelerine yani öğrenmelerine ve bu çaresizlik halini genelleştirmelerine neden olmaktadır.
- Çaresizliği öğrenen canlıların karşı karşıya kaldıkları durumun sonucunu değiştirmeleri mümkün iken daha önceden edindikleri başarısızlık veya çaresizlik nedeniyle bu canlılar durum karşısında pasif kalmakta ve durumu değiştirmek için herhangi bir çaba göstermemektedir.
Alan ile ilgili yazılar incelendiğinde öğrenilmiş çaresizlik üzerine birçok tanım gözlenmektedir. Örneğin Donald A. Norman’a göre öğrenilmiş çaresizlik, bir canlının bir olay karşısında davranışlarıyla olaya müdahale edememe halinin daha sonra müdahale edebileceği olaylar karşısına çıksa bile sonucu değiştiremeyeceğini kabul etmesinden dolayı olaya karşı tepkisiz kalma durumu olarak tanımlanmaktadır.
Mümin Sekman’a göre öğrenilmiş çaresizlik, canlının bir konu hakkında defalarca denemesine karşılık başarısızlık ile yüzleşiyor ise bu canlıda ‘bir daha deneme cesaretini kaybetme’ yani ‘ne kadar denersem deneyeyim sonuç her zaman beni başarısızlığa götürecek’ düşüncesi yer edinir olarak tanımlanmaktadır.
Doğan Cüceloğlu farklı olarak öğrenilmiş çaresizliği ‘öğrenilmiş acizlik’ olarak nitelendirmekte ve bu terimi ‘Herhangi bir hayvanı bir saat boyunca ne yaparsa yapsın sonuç olarak bir elektrik şok ile karşı karşıya getirin, sonra hayvanın bu elektrik şokundan kurtulabilmesi için farklı bir modül deneyin. Hayvan bu bu yeni modülün kendisini elektrik şokundan kurtaracağını öğrenemediği için hiçbir şey yapma gereği duymaz.’ olarak açıklamaktadır.
Hasan Tutar da öğrenilmiş çaresizlik yerine ‘öğrenilmiş acizlik’ terimini kullanmakta ve canlının daha önceden edindiği başarısızlık durumunu başarılı olabileceği durumlara aktarmakta yani ‘Ben daha önceden başarısız oldum ve yeni gelişen durumlarda da başarısız olacağım.’ düşüncesinin hakim olduğunu belirtmektedir. Ayrıca canlının başarılı olabileceği durumlarda özsaygı azalması, depresyon ve kaygı problemlerinin yaşandığını da söylemektedir (Aktan ve Yay, 2016).
Öğrenilmiş çaresizliğin nedenleri nelerdir?
Öğrenilmiş çaresizlik davranışına sürükleyen nedenler konusunda birçok olgu veya durum ileri sürülmektedir. Örneğin Marks, öğrenilmiş çaresizliğin ortaya çıkmasında başaramama endişesi, başlangıç eksikliği, motivasyonel eksiklik ve kontrolü elinde bulunduramama gibi kişinin kendisinden kaynaklanan etkenleri saymaktadır. Diğer taraftan kişinin içinde bulunduğu toplum da yani sadece kişinin kendisinden kaynaklanan etkenler dışında bulunan faktörler de öğrenilmiş çaresizliğe neden olabilmektedir.
Yeniliklere ve farklı düşüncelere açık veya değişime açık olan toplumlarda yaşayan bireylerde öğrenilmiş çaresizlik davranışının görülmesi çok düşük bir ihtimaldir. Fakat değişime ve yeniliklere kapalı olan toplumlarda yaşayan bireylerde öğrenilmiş çaresizlik davranışının görülmesi olası bir durumdur. Özellikle çaresizliği öğrenmiş olan bireylerde ‘pasiflik’ ön plandadır (Aktan ve Yay, 2016). Tüm bunların yanı sıra genel olarak öğrenilmiş çaresizliğin nedenleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- Kişinin süreki aşağılanma ve hor görülme durumu
- Kişinin çevresine veya çevresindeki insanlara karşı olan güvenini yitirmesi
- Kişinin benzer veya farklı olaylar/durumlar karşısında pek çok kez başarısız sonuçlar elde etmesi
- Kişinin çevresinde gördüğü olumsuz yaşamları/koşulları gözlemlemesi
- Kişinin kendi iç dünyasında yaşadığı psikolojik sorunları
- Kişinin kendisine karşı geliştirmiş olduğu güvensizlik sorunları
- Kişinin sosyal yaşamda bir etkileşiminin bulunmaması, yani sosyal yaşamdan yoksun olması durumu
- Kişinin başarı elde ettiği durumlar karşısında takdir/motive edilmemesi veya destek görmemesi
- Kişinin çevresi tarafından sürekli eleştiri malzemesi olarak kullanılması
- Kişinin ebeveynleri tarafından geliştirilen baskıcı tutumlara maruz bırakılması
- Kişinin içinde bulunduğu sıkıntılı/stresli bir iş ortamının veya aile ortamının olması
- Kişinin kendisini yeniliklere veya farklı görüşlere kapatması durumu gibi olgular öğrenilmiş çaresizliğe neden olabilmektedir.
Öğrenilmiş çaresizliğin 2 temel göstergesi
- Kişi yaşamında karşılaştığı veya karşılaşacağı olaylar sonucunda sürekli olarak olumsuz sonuçlar elde edeceğine inanır. Yani karamsarlığın ön planda olduğu söylenebilir.
- Kişi inanmış olduğu bu olumsuz sonuçları değiştiremeyeceğini ve bu nedenle de yapacak bir şeyinin olmadığını iddia eder.
Öğrenilmiş çaresizliğin yol açtığı bozukluklar
Öğrenilmiş çaresizlik davranışının ciddi anlamda neden olduğu bozuklukların bulunduğu ileri sürülmektedir. Örneğin Seligman ve Maier’e göre bu davranışı gösteren bireylerde motivasyonel, duygusal ve bilişsel alanlarda bozukluklar yaşanabilmektedir. Motivasyonel bozukluk yaşayan bireylerde durumlar karşısında tepki vermeye yönelik isteksizlik, geri çekilme ve kaçınma söz konusudur.
Duygusal bozukluk yaşayan bireylerde ortamı ne yaparlarsa yapsınlar değiştiremeyecekleri yani çabalarının sonuçsuz kalacağı düşüncesinin yaratmış olduğu stres, depresyon, güvensizlik, umutsuzluk, anksiyete, kalp ritminde bozukluk ve kan basıncında artma söz konusudur. Bilişsel bozukluk yaşayan bireylerde ise göstermiş oldukları davranış ve davranışın sonucu konusunda bir ilişki kuramaması ve kontrol kaybı gibi durumların söz konusu olduğu belirtilmektedir (Aktan ve Yay, 2016).
Diğer taraftan öğrenilmiş çaresizlik yaşayan bireyler ‘nasıl olsa ben bu işi beceremeyeceğim’ diye düşündüklerinden düşünme ve bellek yetenekleri zayıflama göstermektedir. Ayrıca bu bireylerin bir süreden sonra duygularının da zayıfladığı söylenmektedir.
Öğrenilmiş çaresizlik yaşayan çocuklar
Anne ve babalar çocuklarından her zaman başarılı olmalarını beklerler. Buna karşın çocuğun günlük yaşamında başarısızlık yaşamasına neden olabilecek birçok etken bulunabilir. Bu etkenlerden biri, çocuğun yaşamış olduğu olay karşısında bu olayı nasıl algıladığı ve sonucunda nasıl yorumladığı önemlidir.
Diğer bir ifadeyle çocuğun bir olay/durum karşısında yaşamış olduğu başarı veya başarısızlık onun algılama biçimini etkilemekte ve bu algılama biçimi çocuğun yeni olaylar/durumlar karşısında bir genelleme yapmasına neden olabilir. Bu bağlamda genelleme yapan çocuğun, yaşamış olduğu başarısızlığı değişmeyecek bir problem olarak görmesi kaçınılmaz bir durumdur. Böyle bir sorun yaşayan çocukta düşük benlik algısı ve geleceğe yönelik kaygılar görülebilir.
Tüm bunlara karşın çocuğun başarılı olması neredeyse mümkün görülmemektedir. Bu sorunu yaşayan çocuk yaşayacağı durumlar karşısında ‘zaten başarısız olacağım’ düşüncesiyle hareket eder yani çocuk için sonuç hep olumsuzdur. Çocuğun bu olumsuzluğu çaresiz bir şekilde kabullenmesi ve bu olumsuzluğun ortadan kalkmasını sağlayacak girişimlerde bulunmaması hali ‘öğrenilmiş çaresizlik’ olarak değerlendirilir. Bu derece zarar veren bir problemin görmezden gelinmemesi ve önleminin alınması gerekmektedir (Düzgün ve Hayalioğlu, 2006).
Anne ve babalar çocuklarının başarabildikleri konular hakkında onları küçük adımlarla destekler ise daha sonradan bu çocuklar diğer konularda başarı göstereceklerdir. Eğer çocuğa direkt boyundan büyük bir şeyi yapması söylenilirse ve sonucunda çocuk başarısız olursa öğrenilmiş çaresizlik devreye girecektir. Bu konuda anne ve babalar çocuklarına iyi bir rol model olmalıdır. Çocuğun küçük başarıları olsa bile bu takdir edilmeli ve desteklenmelidir. Eğer çocuk hata yapıyor ise bu hatası düzeltilip doğrusu gösterilmelidir.
Öğrenilmiş çaresizlik ile ilişkilendirilen bazı konular
Öğrenilmiş çaresizlik ve depresyon
Öğrenilmiş çaresizliğe yol açan olumsuz durum veya olaylar aslında birer stres yaratan etkenlerdir. Bireyin günlük hayatta veya iş hayatında karşılaştığı problemler kendisi üzerinde baskı kurup sıkıntı ve strese girmesine neden olabilmektedir. Bu sürecin uzun olması da depreyona yol açabilmektedir. Depresyon ve öğrenilmiş çaresizlik aslında benzer özelliklere sahiptir. Her ikisinde de bireyde kaygı, stres, iştahsızlık, sosyal hayattan uzaklaşma, uyku bozukluğu ve en önemlisi de öğrenilmiş çaresizlikte görülen kontrol kaybı ve isteksizlik depresyonda da görülmektedir.
Öğrenilmiş çaresizlik ve korku
İnsan yaşamında yalnızlık, yakınını kaybetme, işini kaybetme, hastalık, saygı görmeme, sevilmeme, güvensizlik, başarısızlık gibi korkular bulunmaktadır. Bu korkular bazen hayati önem taşıyabilmektedir. Önemli olan kişinin bu korkular ile karşı karşıya kaldığında vereceği tepkidir. Korkudan kurtulmada en etkili yöntem onunla yüzleşebilme yani ondan kaçmama ve onu özümseyebilme olduğu söylenmektedir.
Öğrenilmiş çaresizlik ve başarısızlık
Birey kendi yeteneklerinin, elindeki kaynakların ve fırsatların farkında olmalıdır. En önemlisi de bireyin yeteneklerini keşfedip onları kullanabilme cesaretini göstermesidir. Güç bir durum ile karşılaşıldığında motivasyonu yüksek tutup gerekli yöntemler geliştirmek durumu kolaylaştırır. Diğer taraftan güçlükleri yenmenin bir yolu da güçlük karşısında pasif olmamak, yenmek için istekli olmak ve yılmamaktır.
Öğrenilmiş çaresizlik ve engellenme
Birey yaşamında birçok zorlukla karşı karşıya kalabilir ve engellendiğini düşünebilir. Fakat burada önemli olan bireyin bu zorluklarla nasıl başa çıktığı yani başa çıkmada kullandığı yöntemlerdir. Bazen bireyler ‘ne yaparsam yapayım nasıl olsa başarısız olacağım’ düşüncesiyle hareket eder. Bu düşünce biçimi bireyin kendisine olan inancını ve tepki verme gücünü elinden alır. Diğer bir ifadeyle bu bireyler öğrenilmiş çaresizlik davranışı gösterirler. Bu davranışı gösteren bireyler olumsuz düşünce kalıplarını bir kenara bırakıp her zaman aynı olumsuzluğu yaşamayacaklarına inanmalı ve tekrar deneme cesaretini göstermelidir.
Öğrenilmiş çaresizliğin üstesinden gelmek
Öğrenilmiş çaresizlik davranışının erken farkına varılıp müdahale edilmesi bu sorunu başarıyla ortadan kaldıracaktır. Elbette ki uzun süre öğrenilmiş çaresizlik davranışı gösteren bireylerde de tedavi sonucu bu durum düzeltilebilmektedir. Düşünce ve davranış kalıplarının üstesinden gelmede başarılı bir terapi türü olan Bilişsel Davranışçı Terapi öğrenilmiş çaresizliğin ortadan kaldırılmasında etkili bir psikoterapi şekli olmaktadır. Bu terapinin amacı öğrenilmiş çaresizlik davranışının gelişmesine neden olan etkenleri belirlemeye yardımcı olmak ve sonra bu etkenleri meydan okurcasına rasyonel düşüncelerle yok etmektir.
Öneriler
Çaresizliği öğrenmiş bireyler olaylar karşısında pasif kalmayı tercih ederler. Pasif kalmasındaki nedenler arasında hem bireyin kendisinden kaynaklanan hem de bireyin içinde bulunduğu toplumdan yani dış etkenlerden kaynaklanan sorunlardandır. Daha önce belirtildiği gibi değişime kapalı olan toplumlarda öğrenilmiş çaresizlik davranışının görülmesi kaçınılmaz bir durumdur. Böyle toplumlar çaresizliği ortadan kaldırabilmek için değişime olan inancı ve önemi aşılamalıdır. Çünkü değişime açık olan bireylerin pasif direnç göstermesi çok düşük bir ihtimaldir. Diğer taraftan öğrenilmiş çaresizlik, çaresizlikten daha çok önem arzeder. Çünkü birey çaresiz bir durum ile karşılaştığı zaman çaresiz olduğunu bilir. Oysa ki birey çaresizliği öğrenir ise bu çaresizlik süreci daha da uzar ve içinden çıkamayacağı bir duruma dönüşür. Dahası birey, yaşayan ölü diye nitelendirilen bir hale bürünür. Fakat birey pozitif düşünceler yardımıyla ‘benim aşamayacağım bir durum yok’ diyerek beynine bu pozitif düşünceleri yerleştirir ise çarenin aslında kendisinde olduğunun farkına varabilir.
Ya ümitsizsiniz ya da ümit sizsiniz.. Ya çaresizsiniz ya da çare sizsiniz.. (Behçet Necatigil).
Kitap Önerileri
- Öğrenilmiş Çaresizlik – Funda Özsoy Erdoğan
- Çalışma Hayatında Öğrenilmiş Çaresizlik – Burcu Kümbül Güler
Martin Seligman’ın TEDx Konuşması
Referanslar
- Aktan, C. C., & Yay, S. (2016). Öğrenilmiş Çaresizlik ve Değişime Karşı Pasif Direnç. Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, 8(2), 58-71.
- Düzgün, Ş., & Hayalioğlu, H. (2006). Öğrencilerde Öğrenilmiş Çaresizlik Düzeyinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi. Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi, 13, 404-413.
- https://2abi.com/ogrenilmis-caresizlik-nasil-yenilir.html
- http://blog.milliyet.com.tr/ogrenilmis-caresizlik/Blog/?BlogNo=42938
- http://www.olaganustukanitlar.com/ogrenilmis-caresizlik-nedir/
- http://hayatkendiniarayistir.blogspot.com/2016/03/ogrenilmis-caresizlik.html
- https://bilgibirikimi.net/2013/06/20/ogrenilmis-caresizlik/
- http://www.muthispsikoloji.com/ogrenilmis-caresizlik/